Doç. Dr. Mehmet YORULMAZLAR
  • 09/05/2014 Son günceleme: 20/03/2014 23:11
  • 11.741

Rekreasyon yapay kurallar olmaksızın yapılan, fiziksel etkinliğe dayalı bir eğlencedir. Rekreasyon kazanç amacı gütmeden, çoğu zaman kişinin bedeni veya ruhunu da tazeleyen bir zaman geçirme yoludur.

'Dinlence', dinlenme ve eğlenmeyi kapsar; oysa rekreasyon yapan kişi etkindir. Rekreasyon güncel etkinlikler, stresler ve endişelerden farklı olması sonucu canlandırıcıdır.

Rekreasyon alanı, sosyal ve kültürel altyapı alanları kapsamında piknik ve eğlence alanlara deniyor. Yeşil alanlar olarak da ifade edilen rekreasyon alanları hangi alanlardır, diye soruyorsanız hemen yanıtlayalım.

Rekreasyon alanlarına ilişkin tanımlamaya Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin içerisinde yer veriliyor. Söz konusu alanlar 14. maddede Kent bölgeleri tanımları ve alan kullanış şartları başlığı altında yer alıyor.

Bu yönetmeliğe göre Rekreasyon alanları şu şekilde tanımlanıyor:

 

Piknik ve eğlence (rekreasyon) alanları 

Kentin açık ve yeşil alan ihtiyacı başta olmak üzere, kent içinde ve çevresinde günü birlik kullanıma yönelik ve imar planı kararı ile belirlenmiş; eğlence, dinlenme, piknik ihtiyaçlarının karşılanabileceği lokanta, gazino, kahvehane, çay bahçesi, büfe, otopark gibi kullanımlar ile, tenis, yüzme, mini golf, otokros gibi her tür sportif faaliyetlerin yer alabileceği alanlardır. Bu alanda yapılacak yapıların emsali (0,05) i, yüksekliği (6,50) metreyi geçemez.

Rekreasyonun, yukarıda açıklanmaya çalışılan özellikleri göz ününe alındığında Beden Eğitimi ve Spor rekreasyonun en kapsamlı, çeşitli ve ilgi çeken alanlarından birini oluşturmaktadır. Spor ve rekreasyon karşılıklı olarak birbirlerini etkiler. Spor insanların rekreatif ihtiyaçlarını karşılamada önemli bir hareket alanı sağlarken, rekreasyonda, sporun toplumda yaygınlaşması, tanınması ve sportif başarılar elde edilmesinde önemli roller üstlenmiştir. Spor ve rekreasyon faaliyeti olarak genellikle iki türlü etkinlik çeşidi karşımıza çıkmaktadır. Bunlardan birincisi seyirci olarak pasif katılım, ikincisi ise sporcu olarak aktif katılımdır. Seyirci olarak pasif katılım İnsanların boş zamanlarını değerlendirme ihtiyaçlarının gündeme geldiği ilk yıllardan günümüze kadar, spor aktivitelerine seyirci olarak katılım çok yoğun bir şekilde devam etmektedir. Sporda pasif katılımın görünümü olarak tanımlanan seyirci kavramının arkasında bazı durumlarda aktif sayılabilecek özellikler bulunabilmektedir. Bu özelliklerin seyirciler arasındaki birleştiricilik psikolojik başarım sağlama, birbirini anlayan insanlar arasında olma ve bir şeyleri paylaşma duygusu olarak belirtebiliriz. Ayrıca insanların sadece seyircisi oldukları bir takım spor dallarının cazibesine kapılarak zamanla oralardan bazılarına sporcu olarak yönlenmeleri göz önüne alındığında, pasif katılımın, aktiviteye geçişi özendirici bir durum olduğu da ortaya çıkmaktadır. Sporcu Olarak Aktif Katılım yapılan araştırmalar, rekreasyonun amaçlı sportif faaliyetleri tercih eden insanların sayısının, diğer faaliyetlere katılanların sayılarından daha fazla olduğunu göstermektedir. Boş zamanlarda sportif faaliyetlere aktif katılmayı tercih etme oranının yüksek olmasında ki temel nedenler, sporun kişisel ve toplumsal özelliklerinden kaynaklanmaktadır. Ayrıca sportif faaliyetlerin katılım kolaylığı, çalışma rahatlığı, her yaşın, her cinsin ve herkesin zevk ve isteklerine cevap verebilecek tercih imkanı vardır. Sosyalleştiricidir, toplumsal birliği ve beraberliği sağlayıcıdır.

Aktif katılım çağdaş yaşamın hareketsizliği ve sorunlarından kaynaklanan Stres ile sürekli karşı karşıya kalan insanın bu hastalığın etkisini en aza indirme veya kontrol altında tutmasında önemli bir yer tutar. Düzenli yapılan sportif aktivitelerle insan güçlü bir vücuda sahip olabilmektedir. Vücudun bütün sistemleri, çalışma kasları, kalp, hormonlar, metabolik reaksiyonlar ve merkezi sinir sisteminin duyarlılığı stres reaksiyonunu azaltabilmek için önem taşımaktadır. Sporun bir rekreatif etkinlik olarak tercih edildiği ve düzenli yapıldığı durumlarda stresle başa çıkmak kolaylaşmaktadır. Her türlü fiziksel aktivite veya spor çeşitleri rekreasyon anlayışı içerisinde gerçekleştirildiğinde, salt faaliyetin içerisinde yarışma, kazanma, zorlanma ve risk gibi faktörler bulunsa bile, faaliyetten kişinin psikolojik veya sosyolojik tatmini veya eğlenmesi söz konusu olabilmektedir. Hareketsizlik yani yavaş yaşam ve bunun sonucu olan organik direnç kayıpları ile insanların psiko-sosyal stres kaynaklarından kolayca etkilendiklerini de araştırmalar ortaya koymaktadır. Böylece boş zamanlarda kişiler kendilerine rahat bir ortam içerisinde yeterli hareketi sağlayabilecek rekreatif sporlara daha fazla yönelmektedirler.

Sonuç olarak Beykoz gibi rekreatif faaliyetlerin doğal olduğu bir ilçenin daha aktif olarak kullanılması gerekmektedir. Bunun içinde bu alanla ilgili bir spor ve rekreatif yapılanma kurulması kaçınılmaz bir gerçektir. Kentsel dönüşüm içerisindeki Beykoz da böyle bir yapılanma oluşturulamazsa gelecek açısında kendi kendimize büyük zarar vermiş oluruz. Bir dahaki yazımızda buluşmak dileği ile…

Yazarın Yazıları