Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Kader Gür
Kader Gür

Yerel basının sorunları ve sorumluları

Beykoz'un sorunlarını dile getirmek elbette ki bir gazeteci olarak ödevimizdir. Ancak bizler de sorunsuz insanlar değiliz ki...

Bu devirde gazetecilik yapmak, üstelik de yerel bir gazeteyi ayakta tutmak çok zor iş. İstanbul zaten kurtlar sofrası olmuş, bırak gazeteciliği yaşam şartları dahi çok ağır. Biz ise kalkmış tam 12 yıl boyunca ve her ay düzenli bir şekilde gazete basmışız. Beykoz'da gündemin tam ortasına oturmuşuz. Ne yazsak olay olmuş, olmaya da devam edecek inşallah… Allah utandırmasın…

Geçtiğimiz günlerde Kültür Radyo Televizyonu'nda bir programa katıldım. Hatırlarsınız, daha önce de Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi yine aynı kanalda düşüncelerimi ve tahminlerimi paylaşmıştım. Bu kez ise konumuz: Yerel Basının Sorunları'ydı… Çağlar kardeşimizle birlikte sorunlarımızı enine boyuna oturduk, konuştuk. Daha anlatılacak çok şey de kaldı ya, belki bir başka programda anlatma fırsatımız olur.

Televizyon ilginç bir mecra… Öyle gazeteye falan benzemiyor. Söylediğiniz her şey aynı anda tüm dünyaya yayılıyor, yankılanıyor. Yazmak gibi konuşmak da yetenek isteyen bir işmiş. Program sonraları kendimi izledikçe ekran karşısında olmanın ne meşakkatli bir iş olduğunu yeniden anladım. Sağolsunlar arkadaşlarımız, dostlarımız bizleri böyle durumlarda yalnız bırakmıyor. Ne zaman programa çıksam, haber verdiğim ya da vermediğim çok kişi arayıp beni tebrik ediyor. Eleştiri de yapıyorlar da benim kadar değil. İnsan, ekranda kendini izlerken kendisine daha bir başka bakıyor. Ben, beni eleştirenlerden daha acımasız eleştiriyorum kendimi… "Niye orada şunu dememişim ki? Neden öyle donup kalmışım ki?" diye kendimi yiyip bitiriyorum. Kendimi geliştiriyorum ama bir yandan da… Dostlarımdan aldığım olumlu eleştirilerle de çoğu zaman rahatlıyorum. Allah hepsinden razı olsun.

Yerel basında yaşadığımız sorunları anlatırken, Beykoz'dan da bahsettim. Dost Beykoz'la geçen 12 yıl kadar Beykoz'da geçen zamanın da büyük önemi var. Ben Beykozluları seviyorum. Kendimi de bir Beykozlu gibi görüyorum desem yalan olmaz. Her ne kadar Recep Tayyip Erdoğan ile 'Güneysulu' ve Rizeli olmamız hasebiyle gururlansak da dokunduğumuz, merhabalaştığımız; iyiye birlikte sevinip, kötüye birlikte ağladığımız insanlar Beykoz'da yaşıyorlar. Paşabahçe'ye Sinan Kavrak'ın dükkânına gittiğimde esnafla şakalaşmayı, sohbet etmeyi seviyorum. Tokatköy'de Kavacık'ta cami avlularında insanlara "Selamunaleyküm" dediğimde "Aleykümselaaam Dost Beykoz" yanıtını almayı seviyorum.

Zaten ben, bunun için bu işi yapıyorum. Bu selamın, bu tebessümün, bu muhabbetin hatırı için Dost Beykoz'dan kopmuyorum. Ama programda da söylediğim gibi halkın gerçekten gazetesine sahip çıkmasını istiyorum. Avrupa'nın hep kültürümüze ters alışkanlıklarını ithal eden ve kamuoyu önünde vicdanımızı inciten insanlara, "Neden Avrupa'nın iyi ve yararlı özelliklerini taşımıyorsunuz?" diye sormak istiyorum. Almanya'da yerel gazeteler, ulusal gazetelerden daha etkin ve daha güçlü durumdadır. Herkes kendi eyaletinden, kentinden haberlerin yer aldığı gazeteyi satın alır. Ben de bu özelliğin ülkemizde ve özellikle de büyükşehirlerimizde olmasını istiyorum. Daha objektif, daha tarafsız haberler yapmayı, Beykoz'a daha büyük faydalarla hizmet etmeyi istiyorum. Yaklaşık 12 yıldır Beykoz'da halk için habercilik yapan ve elinden geldiğince objektif olmaya çalışan; tek bir kez bile yalana, harama bulaşmayan bizler, sizce bunu hak etmiyor muyuz?

Dost Beykoz artık bir okul haline geldi. Yeniliklerimizle, kadromuzla, haberlerimiz ve 7/24 uğraşlarımızla, 20 sayfalık gazetemizi tek bir sorun çıkmadan basmaya ve Beykoz Halkımıza dağıtmaya devam ediyoruz. Bizler Dost Beykoz Ailesi olarak hak ettiğinden fazlasında gözü olmayan insanlarız. Allah'a binlerce şükür, bugünlere kadar geldik. Bundan sonra da Rabb'imin izniyle yürümeye inşallah devam edeceğiz.

Allah (cc), tek sermayemiz olan birliğimize, beraberliğimize ve kardeşliğimize zeval vermesin…  

Âmin.

Kader Gür
Kader Gür HAKKINDA

1972 yılında Rize’nin Güneysu ilçesinde doğdu… Eğitim hayatını orada tamamladı… Ortadoğu ve Avrupa ülkelerine yapmış olduğu birçok seyahatinde çeşitli araştırmalar yaptı. Libya, Cezayir, Tunus, Fas, Beyrut, Suriye, İtalya, İspanya, Rusya, Romanya, Bulgaristan ve Yunanistan gibi ülkelerde seyahatleri sırasında Türkiye ile ticari ilişkiler üzerinde çalışmalar yürüttü. Kader Gür, Refah Partisi Gençlik Kollarında siyaset yaptı. 1997 yılında Sağlık Bakanlığı bünyesinde kamuda çalışmaya başladı. 1997 yılında Akit Gazetesinde, Recep Tayyip Erdoğan’ı konu alan bir makalesi nedeniyle 28 Şubat aktörleri tarafından soruşturmaya tabi tutuldu. Daha sonra Recep Tayyip Erdoğan’ın Pınarhisar Cezaevi’nde başlatmış olduğu parti çalışmalarına Beykoz’da destek verdi. Partinin kuruluş aşmasında aktif rol oynadı. AK Parti Kurucu Beykoz İlçe Başkanı Dr. Ahmet Hulusi Batu, Salim Kararmaz ve Adem Sefer’in basın danışmanlığını uzun yıllar yürüttü… 1998 yılında yazmaya başladığı Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi hayatını konu alan, “Esaretten Zirveye” isimli kitabı 2002 yılında yayınlandı. Kader Gür'ün yine kendi yazılarından oluşan 2 kitabı bir de Yayın Yönetmenliğini yaptığı toplamda 4 kitabı raflardadır. Beykoz Rizeliler Derneği’nin kurucuları arasında da yer alan Gür, halen Beykoz Polis Hizmetlerini Koruma Derneği Yöneticisidir. Kader Gür, Anadolu Yakası Gazeteciler Derneği ve Yüzüncü Yıl Gazeteciler Derneği üyesidir. 2024 yılında kamu çalışma hayatını sonlandıran Gür, evli ve 3 çocuk babasıdır… Kader Gür, yine 2002 yılında bir araya geldiği arkadaşlarıyla Dost Beykoz’u kurdu.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER