Kader GÜR
  • 01/01/1970 Son günceleme: 16/06/2014 00:11
  • 11.099

Aslında değişim 2004 yılında başladı... Muharrem Ergül'ün Belediye Başkanı seçilmesiyle Beykoz'da değişimin ilk sinyalleri alınmıştı.

Fakat hukuki sorunlarla etrafı çevrilen Beykoz'da fiziksel değişim hayata geçirilemeyince Muharrem Ergül'de kendi alanına yönelerek kültürel çalışmalara ağırlık vermişti.

O dönemlerde hayata geçirilen kültürel çalışmalar başarılı olabilseydi, Beykoz'da Yücel Çelikbilek'in ikinci döneminde başlayan fiziksel değişim sürecine ciddi katkıları olabilirdi. Fakat kültür hizmetleri yanlış ellere teslim edildiği için döneminin sonunda tamamen bir enkaz görünümündeydi, bununla birlikte ardında birçok şaibe bıraktı.

Sadece bu kadar mı? 2004 - 2009 dönemi gerçekten Beykoz'da çok hareketli bir dönemdi. Sorunsuz bir gün geçmiyordu. Kaçak toprak dökümü yapan plakasız kamyonlar Beykoz'un köylerinde cirit atıyor, bir başka gün İBB zabıtaları okul sundurmasını yıkıyor, kavga kıyamet gidiyor. Diğer tarafta muhalefet partilerinin eylemleri ciddi ses getiriyordu. Allah'tan iktidar partisinin başında Adem Sefer gibi sağduyulu bir insan vardı da, olaylar büyümeden önlenebiliyordu.  

O dönemde hep kötü şeyler mi oldu. Hayır, iyi şeylerde yapıldı, fakat yapılan iyi şeyler Beykoz'un üzerinde dolaşan kara ellerin yaptıklarını engellemeye yetmedi. Yani demem o ki Beykoz halkının kronikleşmiş sorunlarına bir nebze çare bulunamadı.   Yerel yönetimin Beykoz'u kendi kontrolüne alamaması ve Beykoz'da suların hep bulanık olması iktidar karşıtlarına büyük kolaylık sağlıyordu. Örneğin vatandaşın bizzat yaşadığı mülkiyet sorununa bir çözüm bulunamaması, diğer yandan yasal sorunu olmayan bazı bölgelerde yapılaşmaya izin verilmesi iktidar karşıtlarının elini güçlendiriyordu.

"Beykoz'u peşkeş çekecekler... Sizi buralardan gönderecekler" şeklinde propaganda yapan muhalefet partileri vatandaşları kolaylıkla yanına çekebiliyordu... Bunlar söylenirken aslında Beykoz'un geleceği siyasi rant uğruna heba ediliyordu...  

Bugün geldiğimiz nokta da vatandaşın hassasiyetleri üzerinden siyaset yapanların hiç birini sahnede göremiyoruz... Çünkü sorun ortadan kaldırıldı... Ama başka sorunlarla karşı karşıyayız...  AK Parti hükümetin mülkiyet sorununa getirdiği köklü çözümü Yücel Çelikbilek'in yerele özel bir uygulamaya dönüştürmesi Beykoz'da tarihi bir dönemi başlatırken, Beykoz’un geleceğine yönelik önemli bir ayrıntıyı da netleştirdi.

Beykoz’da başlayan fiziksel değişimi tarihi bir dönüşüm olarak yorumlamak mümkün, fakat, kültürel ve sosyal manada bu değişimi göğüsleyecek alt yapımız maalesef yok. Beykoz 10 yıl sonra İstanbul'un en gözde semtlerinden bir olacak... Toplu yaşam alanları, spor tesisleri havuzlu siteleri, tiyatro ve sinema salonları, eğitim kompleksleri, üniversiteleri, seyir kuleleri vs. vs. Bunlara kim sahip çıkacak. Beykoz halkı mı?

Bu gidişle Beykoz'un yerli halkı Beykoz'a yabancı olacak... Çünkü Beykoz halkı Beykoz'u terk ediyor... Dedesinden, babasından kalan araziyi parayı bulunca satıyor... Bu kesinlikle doğru bir şey değildir... Yücel Çelikbilek'in, “arazilerinizi satmayın” diye bağırmasına kimse kulak asmıyor...  Beykoz halkının bu tercihi, geçmişte mülkiyet sorunun çözümüne ilişkin yapmış olduğu mücadelenin inandırıcılığını ortadan kaldırıyor. Tapuyu aldıktan sonra her şey unutuluyor... Erken zengin olma hayalleriyle birçok vatandaşımız geleceğini heba ediyor... Zenginlik sadece para demek değildir. Kültürel zenginliklerin yaşatıldığı bir bölgede oturmak daha büyük bir zenginliktir... Beykoz'da fiziksel değişim kaçınılmazdır. Beykoz halkının çabası arazisini satıp gitmek değil, bu fiziksel değişimin içinde yer alarak Beykoz'a ortak olmak olmalıdır.

Yeni seçilen yerel yönetiminde bu değişim sürecinde işi kolay olmayacaktır… Çünkü yaşanan fiziksel değişimi kültürel çalışmalarla desteklemek gerekmektedir. Ben yaptım oldu anlayışı artık yavaş yavaş Beykoz’u bu süreçle birlikte terk etmelidir diye düşünürken, bu gelişmişlik tabii ki bir ekonomik çömerliği de beraberinde getirecektir… Onun içindir ki, süreç iyi yönetilemezse iktidar partisinin Beykoz’da ki temsilcileri de bundan sorumlu olacaktır.

Beykoz'da şu sıralar bu anlamda ciddi bir keşmekeşlik ve belirsizlik vardır... Bu belirsizlik gerçekten ciddi bir tehlikedir. Bu belirsizliğin sonunda suların durulmasıyla ortaya nasıl bir manzaranın çıkacağı tam bir muammadır… Beş yıl önce nasıl Beykoz’da değişimin başladığını ve bunun önünde durmanın artık mümkün olamayacağını söylediysek, bugünde gelecek 10 yılın sonunda Beykoz’u bekleyen tehlikeye dikkat çektik.

Yazarın Yazıları