Ülke genelinde meydanlarda, Beykoz’da ise kahve toplantılarında kıran kırana geçen yarış aynı sertlikle ve heyecanla son buldu. Merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun

CHP Ankara Milletvekili Eşref Erdem, partisinin kesin kararına rağmen 12 Eylül’de Anayasa Referandumu’na “Evet” diyeceğini açıkladı. Erdem’in “neden Evet?” sorusuna

Yanlış hatırlamıyorsam 2006’da kaleme aldığım bir makalemde Beykoz’a bir proje de ben önermiştim. “Beykoz Çayırı’ndan Yuşa Tepesi’ne oradan da Anadolu Kavağı

​“Bizi yok edecekler şunlardır; İlkesiz siyaset, vicdanı sollayan eğlence, çalışmadan zenginlik, bilgili ama karaktersiz insanlar, ahlaktan yoksun iş dünyası, insan

Sinan Kavrak, Guam Adası, Pasifik Okyanusu, PKK, Beykoz

Kader Gür son makalesinde çok net bir ifade kullanmıştı; “Beykoz halkı Yücel Çelikbilek için “Allah razı olsun” diyecektir” şeklindeydi bu ifade. Kimi

“Hayır” cephesini oluşturan CHP , MHP , DP, YARSAV, HSYK, İP, TKP ve belli bazı STK’lara rağmen Anayasa Değişikliği’ne yönelik

“Türkiye’nin Cumhuriyetçiler, gericiler ve kimliksizler olarak üç gruba ayrıldığını düşünüyorum. Ben Cumhuriyetçilerin yanında yer almaya karar verdim.” Bu sözler bir meczuba

Ben herhangi bir partinin ilçe başkanı olsam, meclis üyesi aday adayı olacaklara en az on kişinin kütüğünü Beykoz’a geri aldırması şartını

Birinci Dünya Savaşı’nda İngilizlere, 150 bin askerimiz esir düştü. Bu askerlerden bir kısmı da Mısır’ın İskenderiye şehri yakınlarında bulunan Seydibesir

12 Haziran 2011’de yapılan genel seçimlerin ülkemize armağan ettiği Çevre Şehircilik Bakanlığı’nın adını ilk duyduğumda “ilk işi Beykoz’u dönüştürmek olur inşallah” demiştim.

Cumhurbaşkanıydı, e-muhtıraydı, genel seçimlerdi derken ülkede hayat hemen hemen normale dönmüş durumda.

Muhtemelen yaşanan tüm tartışmalar sona erer, uzun süredir TSK’yı göreve(!) çağıran tüm kesimler bu olayı şampanyalar patlatarak kutlardı.

Bağımsız Milletvekili Ümmet Kandoğan’ın meclis kürsüsünde gösterdiği fotoğrafı gördünüz mü bilmiyorum, ben gördüm.