Popülizm ve gösteriş merakı her geçen gün değerlerimizi biraz daha aşındırıyor.

Bir televizyon kanalında sabah kuşağı programcılarından Funda Özkalyoncuoğlu, Sabahattin Ali'nin 1943 yılında yayımlanan Kürk Mantolu Madonna romanını şarkıcı Madonna ile

Bizim mahallenin tanınan çocuklarından biridir.

Size bugün bir Ahmet Davutoğlu yazısı yazacaktım ancak gündemde sıcaklığını koruyan FETÖ itirafçıları kafamı çok kurcaladığı için itirafçılarla ilgili bir

1960'lı yıllar... Türkiye-Macaristan Milli Futbol Maçı, Macarlar tek kale oynuyor.

20'li yaşların ortalarındayım...

İş ortamı, ev ortamı, kafeterya, restaurant veya telefon muhabbeti... Konu hep aynı: “Bayramda nereye (kanki)?”

"Seni havaalanında Cemail Maksudi karşılayacak" diyordu telefondaki ses...

Profesör Dr. Hüseyin Arslan, "16. Yüzyılda Osmanlı Nüfus Hareketleri" adlı kitabında Osmanlı coğrafyasındaki sosyal değişiklikleri çarpıcı bir şekilde anlatmaktadır...

İstanbul fethi üzerine bir deneme yazmak ne kadar gerçekçi olur ve meramımı nasıl anlatabilirdim?

Amsterdam Havalimanı'ndan biran önce çıkmaya çalışıyoruz.

"Biz" dedi... "Ev satmayız!"... Sonra devam etti: "Biz, anahtarı komşuya veririz; o, istediğine satar evi"...

İstanbul siluetinin en bilindik simgelerinden biri Kız Kulesi'dir. Marmara Denizi tarafından gelenler o kuleyi görünce İstanbul'u seyre başlar.

O repliği hiç unutmam. Başrolünü Yılmaz Güney'in oynadığı Arkadaş filminde bir figüranın film boyunca birkaç kez görünüp kaybolurken söylediği o

Hiç unutmam şirin bir Karadeniz köyündeki o manzarayı...

Yakın Tarihimiz hala 'Sisler Bulvarı'nda seyreder gibidir. Herkesin, kendi beslendiği kaynak kadar doğrusu vardır.

Osmanlı coğrafyasında olduğu kadar dünyanın başka hiçbir coğrafyasında bu sözcükler bir anlam ifade etmezler.

"Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber Hiç güzel olmasaydı, ölür müydü Peygamber?" Necip Fazıl Kısakürek ölümü böyle özetliyordu. Malumunuz,

Konuyla ilgili olarak yazdığım ikinci yazı bu…

İnsanın yakın çevresini tanımadan, dünyayı tanıyamayacağına inanlardanım.

Birçoğumuz böyle bir mektebin (okulun) adını sanıyorum ilk kez duyuyoruz...

Dilimize şair ve devlet adamı Namık Kemal tarafından kazandırılan çok güzel bir deyim vardı.

Bu durum özellikle bizim coğrafyamızda mı var bilemiyorum...

Her iki ismi de yakından tanıyorsunuz sanırım... Hiç şüphesiz saygın iki sanatçı...