Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK

Yabancı Bilim adamı gözüyle Risale-i NUR

Ürdün Üniversitesi'nden Prof. Dr. Me’mun Cerrar, Risale-i Nurların tamamını bilim adamı gözüyle inceledikten sonra şunları itiraf ediyor.

Çok önemli tespitler olduğu için, paylaşmak istedim. (Bu kısım H.İhsan Kasım Salihî hocamızın kitabından alınmıştır.)

Risale-i Nurlarda Dikkatimi Çekenler?

“Risale-i Nurların, açık bir akıl ve selim bir kalple okuyan ile olan ilişkisini, kısa bir şekilde şöyle özetleyebilirim:

Risale-i Nur seni dehşete düşürür, çeker ve etkiler! Hakiki bir kabul ve bilinçle Risale-i Nur okuyan kimse, İslâmî düşünce kitaplarında veya tezkiye ve sülûk kitaplarında yazılanlardan çok farklı şeyler bulur önünde! Risale-i Nurlardaki bilgiler, salt aklın ve düşüncenin ürünü değildir. Aynı zamanda belirli bir akademik araştırma amacı gerçekleştirmek üzere, belirli bir konuda yazılmış birçok İslâmi eserler gibi de değildir. Risale-i Nurlar farklıdır.

Seni zerrelerin derinliklerine daldırır, göklerin ufuklarında süzülürsün ve kendini en güzel huşu’ ve vecd anlarında bulursun. Cennetin mis kokulu bahçelerinde gezdirir, Cehennemin dehşetini hissettirir. Kendini her durumda, her an ve hatta göz açıp kapayıncaya dek bile olsa, her an Allah’la beraber olduğunu fark edersin. Risale-i Nurlarda huzûru yaşarsın.

Risale-i Nurlar, Rabbânî çağrı olan “أ لست بربكم” – Araf 172 – nidasını duyduğu andan itibaren, fıtratla rabbini tanıyabilecek olan insanın içindeki o lâtif hislere dokunur.

Seni bir köşeye itmemesi, inziva hayatına sevk etmemesi; aksine etrafındaki her şeyle hemhal olup, sosyal bir hayat sürmeni sağlaması, Risale-i Nurların nefasetindendir.

Risalelerde şakıyan, güzel sesli insanlar değil; her daim salâtını ve tesbihatını bilen kuşların şakımasıdır, rüzgârlarıyla hava şakımasıdır, yapraklarının hışırtılarıyla ağaçların şakımasıdır, şimşek ve yıldırımların sesleriyle gökyüzünün şakımasıdır, yıldızlarının parlamasıdır.

Hatta kendini; ağaçların üzerinde ve onlara kendini teslim edip, selâm verir gibi hissedersin.

Öyle bir dereceye ulaşıyoruz ki, Risale-i Nurlar her şeyin tesbihatını bize duyuran hissî pencereleri aralıyor! Risale-i Nurlar, bilindiği üzere îman hakkındaki risalelerdir, varlık gizemini ortaya koyan, fıkhü’l Ekber hakkında yazılmış risalelerdir. İnsan hayatı hakkında; “insan nereden geldi, nereye gidiyor ve niçin bu dünyaya geldi?” ..gibi esas soruların cevaplarını veriyor.

Îman; bedendeki afiyet ve sağlık gibi, insanın kanı gibi ve yeryüzünün güneşi gibi bedenin ruhudur. Îman olduğu vakit, her türlü hayır olur. îman kayboldu mu her türlü hayır ve iyilik kaybolur gider, şer gelir. Risale-i Nurlar, eski kelam ilmi üslubundaki kuruluğun olmadığı bir şekilde, Cenab-ı Hakk hakkında konuşmanı sağlar; onun esmâ-ü’l hüsnasının tecellileri, etrafındaki her türlü şeye değen izlerinde sana gözükür.

İstersen Üstat Said-i Nursi’nin, Cenab-ı Hakk’ın altı esmasının bileşeni olarak gördüğü İsmi Azam hakkındaki sözüne bir bak! Ferdün, Hayyün, Kayyumun, Hakemün, Adlün ve Kuddûsun! Bu sözler seni esma-ü’l hüsnanın tecellilerine yaklaştırır ve aklının, kalbinin yanı sıra, iç âleminde de bunları hissedersin.

Allah Resulü’nün manevi şahsiyeti hakkında sana neler anlatıyor bir bak!

Bir taraftan tarihi öğrenmen için sîret kitaplarında, bir diğer taraftan da canlı şahsiyetini öğrendiğin tarihi sîret kitaplarıyla bir kıyasla! Ahiret hakkında sana neler anlatıyor bir kulak ver! Diriliş ve Haşir hakkında, yeniden dirilmenin delilleri sana nasıl tecelli ediyor. Ve kendisinde hiçbir şüphe olmayan yeniden diriliş ve haşir delilleri etrafındaki şeylere nasıl tecelli ediyor bir bak!…

İşte böyle; Risale-i nurlarda kendini daha önce hiçbir kitapta görmediğin ve hiçbir kitaba benzemeyen bir kitabın ve anlatımın önünde bulursun. Sana söylediğini kalbinde hissedersin. Risalelerde; Cenabı Hakk'ın Üstat Said-i Nursi'ye ikram ettiği ‘ledün ilmini’ görürsün. Kıbleni birlemen, Kur’anı Kerimi rehber kabul etmen gerekir. Böylece kalbine Kur’anı Kerim'in nurları ve i’cazı dolar. Kalpleri ve akılları, Kur'an hakikatlerine yakınlaştıran Kur'an tefsirini görürsün”. (Prof. Dr. Me’mun Cerrar-Ürdün Üniversitesi)

İngiltere Durham Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Colin Turner ise R.Nur hakkında; “İnsanın, kendi kendine bu kâinatın bir Yapıcısı olup olmadığını sorgulaması gerektiğini” belirtiyor ve şöyle devam ediyor:

Eğer kâinatta mükemmel bir ‘kemâl’ sıfatı varsa, bunun neticesinde bütün kâinat bize bir yaratıcının olduğunu işaret eder. Risale-i Nur’da Üstad bu meseleleri çok güzel ve ayrıntılı bir şekilde ele almıştır. Biz biliyoruz ki insanlığın mutluluğu ancak teslimiyet ile meydana gelir. İtaatsizlik sonucu insan, barışı ve mutluluğu kaybedecektir. Barış ile birlikte selâmet, itâat ile birlikte gelmektedir. Kendimize baktığımız zaman ve neden toplumlarda bu derece uyuşmazlık olduğunu düşündüğümüz zaman, çok uzağa gitmeye gerek yok. Said Nursi’nin söylemleri bu noktada bize yeterli oluyor. Bizlere ışık tutuyor. İnsan ya kendinin sahibi olduğunu düşünür, ya da Cenabı Hakk’ın kendinin sahibi olduğunu düşünür.”…

Ülkemizde, özellikle tek parti cuntası ve devamı olan zihniyet tarafından, üstü örtülmeye ve halktan koparılmaya çalışılan Risale-i Nurlar, 190 ülkenin bilim adamları tarafından böylesine sahip çıkılmasıyla, ülkemiz bilim adamları da Risale-i Nurlara 4 elle sarılmaya başladılar. Risale-i Nurlar Tüm üniversitelerimizin kütüphanelerine alındığı gibi, devlet eliyle ve Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından basılmaya başlandı ve din görevlilerine harâretle tavsiye edilmiştir. Şapka kanunu saçmalığına fiilen son verildiği gibi, bu eserlere karşı baskı ve tarassuta da hem fiilen, hem de resmen son verilmiştir. Elhamdülillâh…

Bundan sonra bu güzîde eserlerden istifade etmeye engel kalmadığı gibi, hiç kimsenin de nazlanmaya hiçbir mazereti kalmamıştır. Ne mutlu bu güzide eserlerle, çok önemli olan dünya sınavını en emin ve en kısa yoldan kolaylaştıranlara. Ne mutlu bu eserlerle taklîdî îmânını TAHKÎKÎYE çıkaranlara. Ne mutlu her olayda ve her eserde Sıfat-ı İlâhiyi ve Esmâ-ül Hüsnâyı müşâhade edenlere…

NOT: Bir sonraki yazımda, Hünkâr Tur ile 18.10.2017 tarihli 5 günlük “Endülüs ve İspanya Turu”muzdaki çok ilginç anekdotlarımızı ve AB üyesi İspanya’nın ülkemizle mukayeseleri arz etmeye çalışacağım, inşallah.

A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK HAKKINDA

A. Raif ÖZTÜRK... 20 Nisan 1950 yılında Tekirdağ Çorlu’da doğan Raif Öztürk, ilkokulu Çatalca’da okudu. O dönemin şartlarına göre eğitimini ve iş yaşantısını birlikte sürdürmeyi hedefleyen A. Raif Öztürk, Meslekî Ortaokulu Paşabahçe’de sürdürerek, Sultanahmet Meslek Lisesi’nde özel olarak Makine Yüksek Teknik Ressamlığa devam etti. Türkiye Şişe ve Cam fabrikalarında 26 sene ‘Robotik ve Tam Otomatik Makineler Üretim Hattı Makine Teknisyenliği’ & Fabrika Vardiya amirliği yaptı. ‘Özel Araştırma, Geliştirme ve Eğitmen’ (ARGE) görevlisi olarak 1980’de İngiltere’ye, 1986 yılında da Japonya’ya giden yazarımız, dönüşünde de Meslek Lisesi mezunlarına, (Üretim makinaları, Kalite çemberleri ve beyin fırtınası teknikleri hakkında) iş programlamaları, eğitmenlik, rehberlik ve liderlik dersleri verdi. 1990 yılında Türkiye Şişe Cam Fabrikalarından kendi isteğiyle emekli olan A. Raif Öztürk, Öz Emek Spor Ltd. Şt. Mağazalarını açarak, hâlen işletmeye devam etmektedir. 1990’lı yıllarda bir yıl Diksiyon, bir yıl Osmanlıca, iki yıl da Arapça eğitim alan Öztürk, Halen (1962’den beri) Beykoz, Kavacık’ta ikamet etmektedir. Hiç Kur’ân bilmeyen 30-40 kişiye; aynı anda ve 10 Saatte Kur’ân öğretme uzmanı olan yazarımız, 2014 yılında Sakarya Üniversitesinden “Eğitimciye Eğitim” adıyla eğitim aldıktan sonra, “DEĞERLER EĞİTİMİ UZMANI” sertifikası kazanarak, Beykoz Milli Eğitim Müdürlüğünde ve ülkenin çeşitli illerinde 6 yıldan beri konferanslar ve görsel seminerler vermektedir. Yazarımızın, 2002 yılından bu yana; ‘Fikir Bahçesinden BİR DEMET’, “Derdim bana DERMAN imiş”, ‘Biyoenerji ve Kozmik Bilimin ışığında ŞİFA OLAYI’ adlı Belgesel, tevhid ve tefekkür içerikli kitapları yayınlandı. Sn. Öztürk Ulusal ve Uluslararası Sempozyumlarda, 2015’te Kastamonu Üniversitesinde ve 2018’de Ukrayna Üniversitesindeki sunumlarda kürsü almış olup, hâlen köşe yazılarına ve Kitap çalışmalarına devam etmektedir. 2006 Yılından beri “Dost Beykoz Ailesi” mensubudur…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER