Sinan KAVRAKOĞLU
  • 19/03/2015 Son günceleme: 19/03/2015 10:24
  • 35.991

Şüphesiz kâinatta sayısız kapı var.

Ve maalesef çoğumuzun en büyük hatası bu kapıları salt dünyevi hırs ve amaçlara tevil etmemiz olmuştur. Zaten yaşantımız boyunca başımıza gelen açmazların kaynağında da bu aldanış yatmakta değil midir?

Sanırım duanın samimisi dünyevi kaygı ve beklentiler içinde olmayanıdır değil mi? İşte bu samimi duayı yaparken, Rabbimizden en hayırlı kapıyı açmasını niyaz ediyor ve umuyoruz.

Bu kapı kulluk kapısıdır.

Edep kapısıdır.

Kendini bilme kapısıdır.

Yani, ilim kapısıdır.

Şu bir gerçek ki, Yüce Allah’ın Fettah ism-i şerifiyle açtığı ve açacağı kapılar hep hayır kapılarıdır. Önemli olan bizlerin bu kapıların açılmasına talip olup olmadığımızdır. Daha da doğrusu, bizim neye talip olduğumuzdur… Bunu belirleyen ise elbette kararlarımız ve davranışlarımızdır.

Hocam bir gün derste; “mahşer gününde herkes kendi Rabbini arayacak” demişti. İlk duyduğumda şaşırmış, “Rab bir taneyken bu nasıl olabilir?” demiştim kendi kendime.

Hz İbrahim, rüzgâra, aya, güneşe, yıldızlara bakıp Rabbini ararken,  nihayetinde “benim Rabbim ancak tüm bu âlemleri yaratandır, Elhamdülillahi Rabbil âlemin” demiş ve tevhid direğini dikmişti. 

Bu gün insanlık maalesef nefsini Rab edinmiş ve yüreğindeki tevhid direğini yıkıp yerine adeta reklam panoları dikmiştir. Düşünüyorum da galiba bazıları için mahşer meydanı Bağdat Caddesi’nden ibaret.

Bundan 1450 sene önce insanlar kızlarını diri diri toprağa gömüp öldürürken, eline geçen her şeyi, hatta helvayı put yapıp, ona tapınıp acıkınca da yerken, Sevgililer Sevgilisinin telkin ettiği iman nuru sayesinde o zillet devri sona ermiş, dönemin o vahşi insanları, insanlığa rehber olmuştu. Bu gün baktığımızda, o vahşi insanların günümüzün en gelişmiş medeniyetlerine bile üstat olduklarını görüyoruz. Hal böyleyken, önümüzde bu denli muhteşem Sahabe örnekleri varken, Kâinatın Sultanı Kutlu Nebi (SAV) varken, içine düşülen bu şirk bataklığı ne acı. Daha da büyük bir acı ise bu bataklığın farkında olmamak ve bu zillet yürüyüşüne devam etmek.

Bizler melekler gibi saf saf Sevgililer Sevgilisinin Nuruna yürüyenlerden olalım inşallah.

“İkra!” ilahi emriyle başlayan bu kutlu yürüyüşün özünde ilim var. Mü’min ise bu ilmin peşinde koşan, onu arayan taliptir. Ne buyurmuştu sevgililer sevgilisi Kutlu Nebi (SAV); “Çin’de de olsa ilmi arayınız. Çünkü ilim öğrenmek her Müslüman’a farzdır. Melekler, yaptıkları işten hoşlandıkları ilim talebeleri için kanatlarını yere sererler.”

Ve yine, “İki günü eşit olan aldanmış; bugünü dününden kötü olan ise lanetlenmiştir.” diye buyurmuştu Kâinatın Sultanı (SAV).

Bizler bu ilahi emirlere amenna ve saddakna diyen, işiten ve itaat eden Müminler olarak Alim olan Yüce Allah’ın açtığı Hayır Kapılarına talepkar olmalıyız.

İnşallah içeriye girmeyi ve o okyanustan bir zerre de olsa nasiplenebilmeyi lütfetsin.

Vesselam…

(*) “Ey bütün kapıları açan Allah’ım, bize de en hayırlı kapıyı aç.”

Yazarın Yazıları