Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK

Vay haline, o namaz kılanların!

Bu tehdit cümlesi bana ait değil, Kâinatın Yaratıcısı ve Rabbi olan Yüce Allah’a aittir.

Acaba Yüce Rabbimiz; niçin namaz kılanlara veya “namazlarını NASIL kılanlara”, bu kadar ağır bir tehditte bulunuyor?

Bunu anlamak için, sadece Mâûn süresi 4. ve 5. Ayetlere bakmamız bile yetiyor.

“Vay haline o namaz kılanların ki, Onlar kıldıkları namazdan GÂFİLDİRLER.”

Kur’ânda namaz ile ilgili 86 ayet var. Sadece 40 civarındaki ayetlerde, Namazı DOSDOĞRU kılın”, yani, “namazda gâfil olmayın” vb. gibi azami dikkatle kılınması emrediliyor.

Namazlarımızı, Tüm Kâinatının Yaratıcısının ve Rabbinin HUZÛRUNDA olduğumuzun bilinciyle; dünyevî bir menfaat beklemeden ve halka karşı gösteriş yapmadan, sadece Allah'ın rızasını ve hoşnutluğunu kazanmak için titizlikle kılmak zorundayız.

Çünkü “Vay hâline” … (veya “Yazıklar olsun”) diye başladığı tehdit ayetinin devamında “.Ki onlar kıldıkları namazlarından gâfildirler” .buyruluyor…

Efendimize SAV gelen sahabe, “ben bu şekilde namaz kılamıyorum, ne buyurursunuz?” diye sorunca; “Namaza durmadan önce, SON NAMAZINMIŞ inancıyla tefekkür et” buyurmuş…

Evet, maalesef Müminlerin çoğu, şu fâni Dünya işlerinde; patronlarının, üstlerinin ve müşterilerinin gözüne girmek için, ciddi eğitimler alarak, o konudaki görevlerini özene bezene yaparlar. Fakat namaza gelince, maalesef Yüce Yaratıcısının, Kur’ânda ısrarla önem verdiğini bildirdiği namaza karşı, aynı özeni göstermezler. İşte gafletin şeddelisi bu…

Bu nedenledir ki, insanların düşecekleri Gafletleri, Ezeli ve ebedi İlmiyle önceden bilen Yüce Rabbimiz tarafından; bizleri gafletten kurtarmak için, kıldığımız namazların REDDEDİLİP yüzümüze atılmasını önlemek için, bu ağır ikaz yapılmaktadır. Bu da bizler için bir lütuftur.

SORU: Namaz nasıl kılınırsa “DOSDOĞRU namaz” olur?

CEVAP: Bir hurma çekirdeğinden, salkım salkım ballı hurmalarıyla, mükemmel bir hurma ağacına kadar, yüzlerce mertebe ve derecesi olduğu gibi, (okuma yazması olmayan, sıradan) bir kişinin namazı ile büyük bir VELÎ zatın namazı arasında da böyle yüzlerce mertebeler ve dereceler bulunur.

Mesela: Hz. Ali (ra.) ezan okunduğu zaman korkudan sararır ve titrerdi. Sebebi sorulunca, “…Çünkü şimdi, Âlemlerin Rabbi olan Allah’ın Huzuruna çıkacağım” derdi. Namazlarda Huşûya dalarak kendinden geçerdi. Hatta ayağına bir ok saplandığı zaman, narkoz yerine ancak namazdayken o oku çıkarabilmişlerdi. İşte VELÎ zatın namazı da böyle!

Biz bu gün veli namazına kadar olan mertebe ve derecelerini değil, NAMAZIMIZIN reddedilmeden, sadece KABUL EDİLMESİ için şart olan, TA’DÎL-İ ERKÂNI ele alacağız.

TA’DÎL-İ ERKÂN: “Namazın Farz ve Vaciplerinde, ADÂLETLİ olmak” anlamına gelir. Yani “Rükünleri (Farz ve vacipleri) tam ve yerli yerinde icra etmek” demektir. Özellikle Rükûda ve rükûdan kalktıktan sonraki duruşta, secdede ve iki secde arasındaki oturuşta uygulanması zorunlu birkaç saniyelik (kan süzülünceye kadar) beklemelerdir.

Hanefî mezhebine göre, ta ‘dil-i erkân (bu beklemeler) VÂCİPTİR.

Diğer bazı mezheplere ve İmam Ebu Yusuf’a göre ise FARZDIR. 

Ta ‘dil-i Erkânın unutularak terkinde sehiv secdesiyle kurtarsa bile, çabuklaştırmak maksadıyla terkinde, SEHİV SECDESİ gerekmez. Çünkü yapılsa da kurtarmaz. ‘Büyük kusurlu bir namaz’ olur. (Fıkıh D. A.O.D. M.A. B.T. TDV.)

Oysa cami cemaatimize bile baktığımızda, neredeyse %70-80’inin TA’DÎL-İ ERKÂNI ihlâl ettiği görülüyor. Fıkıh âlimlerince, bu farz ve vacipler defalarca terk edildiği için, namazlarımızın GEÇERSİZ olacağı ‘ağır vebali’ nedeniyle, bugün bu konuyu mütalaa ettik.

Aslında; İhlâllerin, yanlışların ve hataların küçüklüğüne değil, nasıl bir SINIRSIZ RAHMETE ve KUDRETE karşı yapıldığına bakılır.

Namazı aksatanların veya kılmayanların akıbetleri, bu gerçeklere göre düşünülsün…

ÇOK ÖNEMLİ BİR HATIRLATMA DAHA:

Namazın 12 FARZININ sadece KIRAAT kısmı, Kur’ânın orijinal harf ve tahaffuzlarıyla okunması halinde, çok ciddi anlam bozukluklarına, hatta ZID manalara sebep oluyor.

Hatta medlerin kısa tutulması ve uzatılmaması gereken yerlerin uzatılması da ciddi hatadır.

Oysa Yüce Rabbimiz; Kur’ân telâffuzlarının, 73. Süre, 4. Ayette “TERTÎLEN (güzelce, tane tane, usulünce) okunmasını” emrediyor.

Hâlbuki Kamer Süresinin, 17, 22, 32 ve 40. Ayetlerinde, hem Kur’an’ın öğrenilmesinin ve TACVİD kurallarıyla okunabilmesinin “KOLAYLAŞTIRILDIĞI” vaat ediliyor. Ki gerçekten de öyledir. Bendeniz bile, Din görevlisi olmadığım halde, 16 seneden beri, GRUP ÇALIŞMASI ve HÂFIZA TEKNİKLERİYLE, sadece 10 saatte başarılı bir şekilde Kur’an okumayı öğretiyorum.

Böylesine kolaylaştırıldığı için, artık bu konuda hiç kimsenin, hiçbir mazereti yoktur.

Herhangi bir Din görevlisine müracaat edildiğinde, “hay hay efendim, hemen bir program yapalım ve başlayalım” cevabını alacaktır. Yani, asla vebalde kalmaya değmez…

Yukarıda arz edildiği gibi, KUR’ÂN-I Kerîm-i orijinal harfleriyle okumak, hem tüm ibadetlerin ana kaynağı, hem Ruha ve cisme ŞİFÂ kaynağı, hem namazlarımızın kabul şartlarından biri, hem de Cennet lisanı olduğu için, Kur’an okumayı öğrenmeye mecburuz.

Şu mübarek günler ise tam zamanıdır.

Hemen bugün veya yarın, tam bir kararlılıkla, HAYDİ BİSMİLLÂH…

A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK HAKKINDA

A. Raif ÖZTÜRK... 20 Nisan 1950 yılında Tekirdağ Çorlu’da doğan Raif Öztürk, ilkokulu Çatalca’da okudu. O dönemin şartlarına göre eğitimini ve iş yaşantısını birlikte sürdürmeyi hedefleyen A. Raif Öztürk, Meslekî Ortaokulu Paşabahçe’de sürdürerek, Sultanahmet Meslek Lisesi’nde özel olarak Makine Yüksek Teknik Ressamlığa devam etti. Türkiye Şişe ve Cam fabrikalarında 26 sene ‘Robotik ve Tam Otomatik Makineler Üretim Hattı Makine Teknisyenliği’ & Fabrika Vardiya amirliği yaptı. ‘Özel Araştırma, Geliştirme ve Eğitmen’ (ARGE) görevlisi olarak 1980’de İngiltere’ye, 1986 yılında da Japonya’ya giden yazarımız, dönüşünde de Meslek Lisesi mezunlarına, (Üretim makinaları, Kalite çemberleri ve beyin fırtınası teknikleri hakkında) iş programlamaları, eğitmenlik, rehberlik ve liderlik dersleri verdi. 1990 yılında Türkiye Şişe Cam Fabrikalarından kendi isteğiyle emekli olan A. Raif Öztürk, Öz Emek Spor Ltd. Şt. Mağazalarını açarak, hâlen işletmeye devam etmektedir. 1990’lı yıllarda bir yıl Diksiyon, bir yıl Osmanlıca, iki yıl da Arapça eğitim alan Öztürk, Halen (1962’den beri) Beykoz, Kavacık’ta ikamet etmektedir. Hiç Kur’ân bilmeyen 30-40 kişiye; aynı anda ve 10 Saatte Kur’ân öğretme uzmanı olan yazarımız, 2014 yılında Sakarya Üniversitesinden “Eğitimciye Eğitim” adıyla eğitim aldıktan sonra, “DEĞERLER EĞİTİMİ UZMANI” sertifikası kazanarak, Beykoz Milli Eğitim Müdürlüğünde ve ülkenin çeşitli illerinde 6 yıldan beri konferanslar ve görsel seminerler vermektedir. Yazarımızın, 2002 yılından bu yana; ‘Fikir Bahçesinden BİR DEMET’, “Derdim bana DERMAN imiş”, ‘Biyoenerji ve Kozmik Bilimin ışığında ŞİFA OLAYI’ adlı Belgesel, tevhid ve tefekkür içerikli kitapları yayınlandı. Sn. Öztürk Ulusal ve Uluslararası Sempozyumlarda, 2015’te Kastamonu Üniversitesinde ve 2018’de Ukrayna Üniversitesindeki sunumlarda kürsü almış olup, hâlen köşe yazılarına ve Kitap çalışmalarına devam etmektedir. 2006 Yılından beri “Dost Beykoz Ailesi” mensubudur…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER