Saadettin KILIÇ
  • 01/08/2020 Son günceleme: 04/08/2020 13:14
  • 10.335

Bu topraklarda binyıllar önce Etiler, (Akalar,) Firikler, Urartu, Asur Kolonileri, Lidyalılar, Truvalılar, Arzawalılar, Cenevizler, Romalılar, Bizanslılar, Osmanlılar ve çok sayıda medeniyetler yaşamıştır.

Osmanlı Padişahı yüz aklarımızdan Fatih Sultan Mehmet Han da M.S. 1453 yılında, İstanbul’u fethetmiştir.

Ama II. Murad’ın bu dahi oğlu muhteşem kumandan Fatih Sultan Mehmet de; kusursuz bir fani değildi. Hâşâ; Allah’tan başka kusursuz bir varlık da yoktur bu dünyada…

Fatih Sultan Mehmet muzaffer bir komutandır, tamam da; her nedense hiç kimse onun da kusurlu olabileceğini bir kere bile telaffuz etmemiştir.

Ayasofya’nın yeniden dinsel bir argüman olarak kullanıldığı bu günlerde yerel ve ulusal medyada her önüne gelen Fatih Sultan Mehmet’in ömrü boyunca yaptığı en büyük yanlışını referans edindiler. Ayasofya Vakıf Senedini neredeyse Kutsal ayetlermiş gibi bellediler…

Eğri oturalım ve mertçe konuşalım:

Ayasofya Cami olsa da, olmasa da bu millet; Ali Erbaş gibi düşünenler dışında hem Fatih Sultan Mehmet ve hem de Mustafa Kemal Atatürk’e her zaman şükran duymuş ve her zaman da şükran duyacaktır. Bu muhteşem şehirde ömür boyu soluk almayı nasiplendirdikleri için…

Fakat elma ile karpuzu karıştırmayalım; yüce yaratan Müslümanlara sadece tek kutsal yer olarak Kâbe’yi göstermiştir.

Azize Sofya Kilisesi ise İstanbul'da Bizans İmparatoru I. Justinianus tarafından, 532-537 yılları arasında beş yılda Hıristiyanların kendi inançları için inşa ettiği bir mabettir.

İstanbul'un tarihî yarımadasındaki ilk Hıristiyanlara ait bu dini mabet; bazilika planlı bir patrik katedrali olup, 1453 yılında İstanbul'un Osmanlılar tarafından fethedilmesinden sonra Fatih Sultan Mehmet tarafından camiye dönüştürülmüştür.

İşte zurnanın zırt dediği yer burasıdır ama söz konusu Osmanlı Padişahı Fatih Sultan Mehmet olunca, zurnaya üfleyecek cesaret ve hümanistlikte Mustafa Kemal Atatürk’ten başka hiç kimse olmamıştır…

1918 de yeniden Hıristiyanlarca işgal edilen İstanbul’u, Atatürk ve silah arkadaşları, 1924’te geri alıp, Müslüman Türklere kazandırdıktan 10 yıl sonra 1934 yılında yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile Ayasofya; başka inançlara da saygı göstergesi olarak bir insanlık eseri olarak kabul edilmiş ve müzeye dönüştürülmüştür.

Yoksa toprakları, tapusu zaten Türkiye’nin olan Ayasofya cami de namaz kılındı diye yeniden İstanbul’u Fatih Sultan Mehmet, ne de Mustafa Kemal ve Silah Arkadaşları gibi fethetmiş olmadık. Ne Hıristiyanlara, ne de Bizansa karşı yeni bir zafer kazanmadık.

Kimse kendini yalandan avutmasın, gerçek hayata gelelim:

Atatürk döneminde 1929 yılında Dolar 2,08 Tl ye,1930'da 2,12 liraya çıkmıştı.

Çünkü ABD' de ve Dünyada Büyük Ekonomik Kriz vardı.

*Cumhuriyet tarihinde Ak Partiden önce 57 hükümetin TC Devleti bütçesinden harcadığı para 714 milyar dolardır.

Sıkı durun18 yıllık Ak Parti döneminde ise kullanılan para 2 trilyon 400 milyar dolardır ve bankalara borcu olmayan neredeyse hiç bir vatandaşımız yoktur bugün ülkemizde… *(İlhan Kesici)

18 yıldır ne istediyse yapan, vatandaş hakkı kanunları çöpe atıp, binlerce yeni kanun çıkaran yani Türkiye’yi yöneten ve bir ABD Dolarını 2003 yılında 1,348 den alıp, bugün 6,987 noktasına taşıyan Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan olan Ak Partidir.

Ayasofya’nın resmen Cami olması bu gerçeği değiştirir mi acaba?  Yoksa tuğlalarıyla mı doyacak inançlı vatandaşlar?

18 yılda ülkemizde rekor düzeyde Yunanistan’ın tamamı nüfusundan daha fazla (10 milyon) işsiz vardır. Ayasofya’nın resmen Cami olması bu gerçeği değiştirir mi?

Ülkemizde 110 binden fazla cami var ve üstelik pek çoğu sadece üç beş kişiye hizmet veriyor.  Ayasofya’nın resmen Cami olması bu gerçeği değiştirir mi?

Şu sıralar Ak Partililer dahil herkesin hedef tahtasında olan  Diyanet Başkanının altında son model Mercedes, hem de kurşungeçirmez. Bütçesi Sağlık Bakanlığı, Eğitim Bakanlığı ve Savunma Bakanlığı bütçeleri dâhil hepsinden kat, kat fazla.

Peki, Ayasofya Cami oldu da; insanlar daha çalışkan, daha verimli, daha paylaşmacı, daha üretici, daha yaratıcı, daha dürüst, daha ahlaklı, daha inançlı mı oldular veya olacaklar?

Her şey ortada, ahlaksızlık hala hat safhada, kimin eli, kimin cebinde belli değil…

Seçilmiş müteahhitlerle, reklamcılar bulutların arasında; Ayasofya’nın resmen Cami olması bu gerçeği değiştirir mi?

Atatürk zamanında yapılan bütün fabrikalar babalar gibi satılmış, bu 18 yılda dışarıda saman bile ithal ettik; Ayasofya’nın resmen Cami olması bu gerçeği değiştirir mi?

Yani muhteşem Padişah Fatih Sultan Mehmet gibi aynı hata 24 Temmuz 2020 tarihinde Ak Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan Tarafından da yapılmıştır.

Ayasofya’nın tuğlalarında sinmiş binlerce ayin, duvarların, rutubetlerine kadar nüfuz etmiş ikonlara rağmen burada nasıl namaz kılınabilir ki?

Memlekette 110 binden fazla cami varken? Ayasofya yıkılıp, yerle bir olmadıkça o gerçekler hep oradadırlar…

Bugün bir Müslüman için Ayasofya’da namaz kılmak ile bir mahalle veya köy camisinde namaz kılmak arasında kıl kadar yükseklik yoktur… Kimse bu dini ve siyasi gerçeği değiştiremez.

İster Süleymaniye, ister Ayasofya olsun eğer camiler Kâbe gibi gerçekten kutsal yerler olsaydı, belediye borçlarından dolayı satılmazlar veya bir iskân esnasında bir taşı bile yıkılamazdı…

Şu Corona Virüs ve ekonomik krizli günlerde bütün insanlık dayanışma, yardımlaşma, kardeşlik, barış ve saygı içinde olması gerekirken; en az beş milyar insanın düşmanlığını kazanmak da nereden çıktı?

Kendi topraklarında elin mabedine el koyarsan, o da kendi ülkesinde seninkilere koyar, hatta belki de yıkar ve insanlığa ne tarih, ne kültür, ne de inanca saygı kalır.

Kim yaparsa yapsın; bence kusurlu bir iştir bu, kaynak da Fatih Sultan Memet’in kusurudur.

Neden bütün inançlara saygılı olanlar vakurca Fatih Sultan Mehmet, gerçekten bir cihan padişahıydı ama Hıristiyanların mabedine saygı duymayıp, Ayasofya Mabedini Camiye çevirdi” demiyor da, yanlışı, hala yanlışla doğrulamaya çalışıyorlar?

Fatih Sultan Mehmet’e elbette şükran duyuyoruz ama Ayasofya Hıristiyan mabedini saygı duymalıydı, çünkü Müslümanların tek kutsal mekânı sadece ve sadece Kâbe’dir.

Yineliyorum; Fatih Sultan Mehmet, deha düzeyinde çok büyük başarılar kazandı diye her söylediği kutsal ayet değildir. Ve Ayasofya konusunda kesinlikle hata yaptı…

Ya da hâşâ; Allah gibi kusursuzdur da benim mi haberim yoktur…

Bu fetihten tam 465 yıl sonra 1918 yılında Birinci Dünya Savaşında Batılı Hıristiyan Emperyalist ülkeler tarafından İstanbul şehri dâhil ülkemizin pek çok ili düşman askerleri tarafından işgal edildi.

Yani bir Osmanlı padişahı olan Fatih Sultan Mehmed’in işgal ettiği İstanbul Şehrini, yine bir başka Osmanlı ve Fatih Sultan Mehmed’in soyundan gelen babası Sultan Abdülmecid, anası Gülüstü Hatun Sultan olan VI Mehmet Padişah Vahdettin Han, bu mübarek şehrin anahtarını elleriyle düşmana teslim etmiş bir haindir.

1924 yılında da Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları; Padişah Vahdettin Han ve tüm işgal güçlerine karşı; “geldikleri gibi giderler” diyerek İstanbul’u geri almışlardır.

Ve bu muhteşem şehir; Türk, Kürt, Boşnak, Arnavut, Zaza, Gürcü, Çerkez, Çeçen, Gacal, Dağıstanlı, Lezgi, Pomak, Çingene, Arap, Laz, Süryani, Ermeni, Yahudi, Rum, Asuri, Bahai, Leh, Malagan ve Dürzi halklarıyla Türkiye Cumhuriyeti devletinde siyasal ve hukuksal anlamda tek millet olan biz Türklerindir.

Öyle sanıldığı gibi, Fatih Sultan Mehmed’in yaptığı insanlık adına en büyük hata gibi o hatayı tekrarlayanların şehri değildir sadece İstanbul…

Fatihse, Fatihtir, baş tacımızdır, Atatürk’se, Atatürk’tür, baş tacımızdır; akıl, namus ve dürüstlükle her faniye yapılan her eleştiri onlara da helaldir…

 

Yazarın Yazıları
Yorumlar (1 Yorum)

Abdullah Beykozlu (4 yıl önce)

Vahdettin Nasil hainki, Mustafa Kemal'i Samsun'a gonderiyor? Yahu Elma ile armutu karistiran sizsiniz. Ayasofay hatadan donuldu camiye cevrildi bu kadar. Eski defterleri acacaksaniz Sultan Abdulhamit'i devirip 2.5 Milyon karelik koca imparatorlugu 10 yilda bitiren Ittihatcilari anlatin. Selamlar

Yorum Yaz