Kader GÜR
  • 21/11/2022 Son günceleme: 21/11/2022 17:27
  • 5.677

Milli Görüş, benim yaşımda olan milyonlarca insan için sihirli iki kelimedir... Merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın Türk siyasetine kazandırdığı bir felsefe.

Çocukluğumda sokaklarda şahit olduğum, korkmadan, bedel ödeme pahasına savunulan, insanlara anlatılan bir milli yönetim biçimi... Temelinde İslam Kültürü olan, haksızlığa karşı durulan, mazlum ve mağdura sahip çıkan, hakça paylaşım, yolsuzluk, rant, çıkar, menfaat gözetilmeden, "insanı yaşat ki, devlet yaşasın" anlayışı ve Allah rızası için ülkeye hizmet etmenin adıydı Milli Görüş...

Yani diğer bir deyişle DAVA...

Bu 'dava' kelimesinin bugün itibari ile içi boşatılmış olsa da, yıllarca 'dava' diyerek bizi peşinden koşturanlara yönelik hayal kırıklığı yaşasak da, davayı kullanarak şahsi menfaat elde edenlerin sayısı çoğalsa da, 'Milli Görüş' kendi felsefesinde bitmeyen bir davadır.

Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte farklı bir siyasi kulvarda mücadele etmiş olsak ta, kültürümüz Milli Görüştür... Bunu hiç bir zaman inkar etmedik... AK Parti süreci farklı bir açıdan baktığınız zaman Milli Görüş içinde olağanüstü bir tecrübe, deneyim ve tez konusu olabilecek niteliktedir. Görülmüştür ki, Milli Görüş felsefesini her bünye taşıyamamaktadır. Her dava diyenin peşinden gidilmemesi gerektiği ortaya çıkmıştır. Hal böyle de olsa, Recep Tayyip Erdoğan felsefesi, Milli Görüşün daha etkili hayat bulacağı demokratik ortamı ülkemizde sağlamıştır. Sırf bundan dolayı bile Recep Tayyip Erdoğan'a teşekkür etmek gerekir. Bundan sonra inanıyorum ki, Milli Görüş daha sağlam, daha istikrarlı ve hakiki dava adamlarının omuzlarında oldukça kesintiye uğramadan yoluna devam edecektir.

Bu düşüncelerimin en temel taşı Merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın oğlu Muhammed Ali Fatih Erbakan'dır...

6 Kasım Günü Ankara Arena'da, Dost Beykoz Yazı işleri Müdürü Ekrem Tuncer ve yazarımız Mikail Akyıldız ile birlikte Yeniden Refah Partisi'nin 2. Olağan Kongresi'ni takip etme fırsatımız oldu. Ben şahsi adıma yıllar sonra hakiki bir Erbakancıyı dinledim. Çok keyif aldım...

Hatta doğru söylemek gerekirse gözlerim doldu... Çünkü Fatih Erbakan'ın salona girişi sırasında çalınan "Refahın Vakti Geldi" şarkısı bana Merhum Erbakan'ı, o günlerde yapmış olduğumuz mücadeleyi ve hepsinden önemlisi sokaklarda yürütülen seçim kampanyalarını hatırlatmıştı... Ve yaşlanmaya yüz tuttuğumuzu hissettim. Gençlerimizin çocuklarımızın o hissiyatı yaşamalarını çok isterdim...      

Öncelikle şunu söylemem gerekiyor... Yeniden Refah Partisi Teşkilatı kongre için çok iyi organize olmuştu... Genel Başkan Fatih Erbakan'a muhteşem bir karşılama yaptılar. Salonda muhteşem bir coşku vardı. Salonda olan insan sayısı kadar partili de dışarıda liderleri Fatih Erbakan'ı "Başkan Erbakan" sloganlarıyla karşılamıştı. Davut Güloğlu ise türküleriyle salonu günümüzün modernizasyonuna taşımıştı.

Recep Tayyip Erdoğan'ın siyasi yasaklı olduğu, AK Parti'nin yeni kurulduğu dönemde İstanbul'da yapmış olduğumuz gençlik şölenini anımsadım. Erdoğan alkış ve tezahüratlardan salonu tam bir saat selamlamak zorunda kalmıştı... Yeniden Refah Partisi'nin kongresi de bana o günün heyecanını hatırlattı.

Ankara'ya gitmişken Genel Merkez binasını da dolaştık... Merhum Erbakan'ın kullandığı odaları, çalışma ofisini görme imkanını sağladılar bize... Yeniden Refah Partisi MKYK Üyesi Yunus Emre Taşçı kardeşimiz bize ev sahipliği yaptı Ankara'da, kendisine teşekkür ediyorum.

Fatih Erbakan'ın kongre konuşmasını, Recep Tayyip Erdoğan'ın siyasi hayatını yazan bir kişi olarak merakla dinledim. Ve Milli Görüş davasını yeniden tanımlayıp Türkiye'ye hatırlattığı için Dr. Fatih Erbakan'a teşekkür ediyorum...

Bu DAVA, batıla dur diyen, hakkı ve haklıyı en yüksekte tutan Milli Görüş davasıdır.

Bu DAVA, 'halka hizmet, Hakk'a hizmettir' diyen Hacı Bayram-ı Veli, 'Kudüs esaret altındayken, ben nasıl gülebilirim ki' diyen Selahaddin Eyyubi'nin, doksan yaşına rağmen cihad için İstanbul surları önüne koşan Eyyub El Ensari Hazretlerinin, 'ya İstanbul beni alır, ya ben İstanbul'u alırım' diyen Sultan Fatih'in davasıdır.

Bu DAVA, 'şehit kanıyla alınan toprak para ile satılmaz' diyerek Theodor Herzl'i huzurundan kovan Cennet mekan Sultan Abdulhamit Han'ın, korkar mı Nemrud'un ateşinden İbrahim olursa insan, hodri meydan, hodri meydan, hodri meydan, Meclis kürsüsünden, bana ne Amerika'dan, bana ne Amerika'dan diye haykıran Erbakan Hocamızın davasıdır.

Bu DAVA, Çin zulmü altında inleyen Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin, Myanmar'da bin bir işkence altında topraklarını terk etmek zorunda kalan Arakanlı mazlumların, Filistin'de Siyonist İsrail zulmüne karşı direnen mücahit kardeşlerimizin, Keşmir'de zulüm altında inleyen Müslüman kardeşlerimizin davasıdır.

Bu DAVA, Afrika'da sömürü yüzünden açlıktan ölen minicik yavruların, din, dil, ırk ayrımı gözetmeksizin kurtuluşa özlem duyan bütün mazlum milletlerin davasıdır.

Bizim sevdamız 7 milyar insanın kurtuluşuna vesile olma sevdasıdır...

Fatih Erbakan DAVA'nın tanımlamasını yapmıştır. Milli Görüş yeniden ete kemiğe bürünmüş, Fatih Erbakan'ın dürüstlüğü, mütevaziliği, beyefendiliği, hatırşinaslığı ve kurduğu gönül köprüleriyle sayesinde yeniden Türk siyasetindeki yerini almıştır... Fatih Erbakan, koltuk, makam ve saltanatı  elinin tersiyle iterek, babasının davasını yeniden canlandırmasıyla Türk siyasetinin lider arayışına da ayrıca  son vermiştir.

Recep Tayyip Erdoğan 20 yıldır yapmış olduğu mücadele ile kendisinden sonraki Milli Görüş iktidarının kapılarını da ardına kadar açmıştır. Önümüzdeki 5 yılda inanıyorum ki, bu kapı daha da açılacaktır. Fatih Erbakan, Recep Tayyip Erdoğan sonrasına hazırlandığının mesajlarını çok kuvvetli vermiştir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini benimsemiş ve bunu açıkça ifade etmektedir.

Bu duygularla dönerken Ankara'dan elimiz boş gelmedik... Mikail Akyıldız adına Milli Görüş Beykoz İlçe Başkanlığını da aldık geldik... Allah utandırmasın...   Hayırlı olsun.

Yolun açık olsun Dr. Fatih Erbakan... Yolun açık olsun Yeniden Refah, yolun açık olsun Türkiye'm.

Yazarın Yazıları