Salih ŞİŞMAN
  • 15/04/2021 Son günceleme: 15/04/2021 23:17
  • 4.933

İsmet Akay, İkinci Dünya Savaşının bitmesi sonrası 1950’li yıllarda Makedonya’nın Köprülü şehrinden Türkiye’ye göçen bir ailenin çocuğuydu. 51 yaşındaydı.

İncirköy Mahallesine bağlı Harmantepe diye bilinen Beykoz’un tepelerinden birinde ailesiyle ikamet ederdi.

Belli bir dönem Şişecam’ın bir biriminde çalıştığı da söylenmekteydi.

“Beykoz’un gülen yüzü” , “Deli İsmet” gibi lakapları vardı. Beykoz’un neredeyse tamamı İsmet’i tanırdı ve severdi.

Bazen Paşabahçe’deki Devlet Hastanesinin otoparkında bekler, arabaların giriş çıkışına yardım ederdi. Gönlünden bir şey kopup verirsen sevinirdi.

Ertesi gün elinde davulla mahalleleri turlardı. Bir diğer gün bir bakmışsın Beykoz meydanında elinde mukavvayı rulo yapmış ve zurna niyetine onu çalardı. Ummadığın bir gün ise yine elinde şarjlı mikrofonla mahalle aralarında şarkı söylediğini de görürdünüz.

İsmet hep gülerdi, insanları da güldürürdü. Kimse ondan zarar görmedi. Onu gördüğünde insanlar mutlu olurlardı.

İsmi Beykoz sınırlarını dahi aşmış, İstanbul’un diğer ilçelerinde bile tanıyanları vardı. Hatta bir keresinde bir tanıdığım İsmet’i, Lüleburgaz’da dahi gördüğünü söylemişti.

İsmet’le ilgili burada yazmaya kalksak çok şey buluruz. Fakat o da her fani gibi geçen hafta Rabbine kavuştu.

Korubaşı diye bilinen Kemerüstü mezarlığında ninesinin ve babasının yanına defnedildi. Allah onlara rahmet eylesin.

Beykoz halkı iyi bilir ve severdi İsmet abiyi. Ölümüne de herkes çok üzüldü. Herkes ona deli derdi ama gerçekte kimin deli kimin veli olduğunu da en iyi Allah bilirdi…

Yazarın Yazıları