Beykoz’da satanlar kaybediyor!

  • 2
  • 16327
Beykoz’da satanlar kaybediyor!
Beykoz’da satanlar kaybediyor!
Beykoz’da satanlar kaybediyor!
Beykoz’da satanlar kaybediyor!
Beykoz’da satanlar kaybediyor!
Beykoz’da satanlar kaybediyor!
Beykoz’da satanlar kaybediyor!
Beykoz’da satanlar kaybediyor!
Beykoz’da satanlar kaybediyor!
Beykoz’da satanlar kaybediyor!

Beykoz siyasetinin tecrübeli isimlerinden birisi… Türk siyasetinde en fazla bedel ödeyen camia içerisinde yıllarca demokrasi mücadelesi verdi.

Prof. Dr. Numan Kurtulmuş’un AK Parti saflarına katılmasıyla birlikte, teşkilatıyla birlikte Genel Başkanının izinden gitti. 30 Mart 2014 Yerel Seçimleri’nde Beykoz Belediye Başkanı Yücel Çelikbilek ile birlikte kapı kapı dolaştı. Bütün siyasi tecrübesini ve edindiği izlenimleri bu kez AK Parti’nin Beykoz’da başarılı olması için kullandı.

Salih Birinci…

30 Mart 2014 Yerel Seçimleri’nin ardından Beykoz Belediye Başkanlık koltuğuna yeniden oturan Yücel Çelikbilek tarafından Halkla İlişkilerden Sorumlu Başkan Danışmanlığı’na getirildi.

O günden bu güne kapı kapı dolaşarak, Başkan Çelikbilek’in selamını hanelere ulaştırırken, dert dinledi, vatandaşın halini yerinde görme fırsatı buldu. Bu güne kadar 2500 haneyi ziyaret eden Salih Birinci, izlenimlerini Başkan Çelikbilek’e aktararak dertlere derman yaralara merhem olmaya çalıştı.

Salih Birinci, Beykoz’da görünmeyen halleri ve AK Parti siyasetini, Dost Beykoz Başyazarı Kader Gür'e anlattı.

Salih Bey 7 Haziran Seçimleri’nden başlayalım mı?

Bizim gibi kalkınma hamlesi yapan ülkelerde yıpranan hükümetler olur. Çoğu zaman da bir dönem bile götüremeyen hükümetlere rastladık biz ülkemizde. 13 yıl gibi AK Parti'nin tek başına iktidar olduğu dönemde aslında bir mucize de gerçekleştirildi. Oyların düşmesi beklenirken her geçen seçimde biraz daha katlanarak yukarı çıktı.

Vatandaş ikaz verdi!

Son seçimleri; vatandaşın daha dikkatli olunması noktasında bir ikazı olarak yorumlamak mümkün! Hani var ya, ‘hayır bildiğinizde şer, şer bildiğinizde hayır olabilir’ inanışı. Ben şahsen bu sonuçlara öyle bakıyorum.

Yüzde 41 AK Parti için bir fırsattır bana göre… Seçmen yanlışları bir kez daha gözden geçirme imkânı verdi. Bunu sadece hizmet anlamında değerlendirirseniz yanlış yapmış olursunuz. 7 Haziran Seçim sonuçlarında manevi bir ikaz olduğunu da anlamak lazım. Allah sevdiği kullarını da zaman zaman ikaz eder. İkazları böyle olur. Bundan alabilirseniz, şerri hayra dönüştürmüş olursunuz, alamazsanız bir daha bu fırsatı bulamayabilirsinizde.

AK Parti yeni bir fırsat yakalamıştır

Bizim üzerimizde ciddi bir rehavet oluştu. ‘Her şey güllük gülistanlık’ gidiyor diye düşündük. Bu hükümetin yapmış olduğu devasa yatırımlar devasa hizmetler olmasına rağmen, Cenab-ı Hakk bu millete; ‘sizin yaşadığınız coğrafya ucuz bir coğrafya değil, sizin dimdik ayakta olmanız lazım aynı zamanda da dünyada zulme uğrayan insanların uğradığı zulme ‘dur’ diyecek millet sizlersiniz mesajını vermiştir. Bu sadece iktidarı veya hükümeti ilgilendiren bir durum değil millet olarak hepimizi ilgilendiren bir konu haline gelmiştir.

Kimse vatandaşa haksızlık yapmasın

Vatandaşta son günlerde yaşananlardan kendine dersler çıkarıyor. Türkiye’de AK Parti dışındaki partilerin tek başına iktidarı gözüküyor mu? Hayır… Benim kanaatime göre vatandaş bu olanları çok iyi izliyor ve çok güzel bir analiz yapıyordur. Hatırlar mısınız? Daha önce İl Genel Meclis Üyesi, Büyükşehir Belediye Başkanı ve İlçe Belediye Başkanı seçilirken vatandaş nasıl da ince ince eleyerek hepsini yerli yerine koyardı. Hiç kimse vatandaşa haksızlık yapmaya kalkmasın. Yüzde 41 Türk siyasetinde müthiş bir oydur aslında.

Koalisyon ya da erken seçim olasılığını nasıl görüyorsunuz?

Cumhuriyet Halk Partisi ile yapılan görüşmelerde koalisyon için anlaşmaya gayret edildiğini görüyorum. Fakat bizim ülkemizde üst akıl diye bir kavram var… Buralara iyi bakmak lazım… Son zamanlarda yaşanan olayları, Türkiye’yi seçim ortamından çıkarma çabası olarak görüyor, sanki birileri AK Parti’yi CHP ile koalisyon kurmaya zorluyor gibi düşünüyorum. Ülkemizde yaşanan son gelişmelere baktığımız zaman hakikaten ürpermemek elde değil.

Devasa hizmetler yapıldı…

Geçen gün Anadolufeneri'ne gittim. Oradan Kılıçlı'ya kadar uzanan güzergâhta dolaştım… Sadece Yavuz Sultan Selim Köprüsü'yle ilgili yapılan çalışmaları gözlemleme imkânı buldum.  Gerçekten çok devasa şeyler oluyor. Ama insanımız zaman zaman; ‘ben kendi halime bakıyorum’ diyorsa da, yapılanları görüyor. Bu ülke hepimizin…  Burada yapılan hizmetlerden hepimiz istifade ediyoruz. Belki de dünyada ilk 3'e girecek havalimanı Türkiye'ye müthiş bir gelir getirecek.

Belediye Başkan danışmanı olmak sizin talebeniz miydi?

Biz bu zamana kadar yetişme tarzımız olarak hiçbir görevi isteme noktasında olmadık… İzleme noktasında ve lojistik konumda olduğumuz için bu prensip sayesinde önemli ölçüde tecrübe sahibi olduğumuzu düşünüyorum. Dolayısıyla danışmanlık noktasında da benim şahsen Sayın Yücel Çelikbilek Başkanımızdan bir talebim olmadı. Tabii çeşitli kademelerde görev yapmış olmamız hasebiyle, Yücel Çelikbilek’te bizim büyüğümüz ağabeyimiz, yıllarca birlikte siyaset yaptık, öyle münasip görmüş bizde davete icabet ettik.

Görev alanınızı siz mi belirlediniz?

Hayatın hiç bir aşamasında şunu unutmamak lazım… Bazı insanlar vardır koltuğa değer katarlar, bazı insanlar da vardır koltuktan güç alırlar. Dolayısıyla hangi konumda olursanız olun, hizmet esastır. Hayırda gayret noktasında çaba gösteriyorsanız, danışmanlığında, koordinatörlüğünde, toplumda pasif gibi görünen diğer alanlarında ne kadar önemli sorumluluklar olduğunu içine girdiğiniz zaman görüyorsunuz. Bu birazda insanın çalışma ve hizmet etme anlayışıyla ilgilidir. Ben şahsen Sayın Belediye Başkanımızın vermiş olduğu bu görevden memnunum. Görev alanımızın yelpazesi oldukça geniş… Zaman zaman benimde doldurabilme imkânım olmadığını düşündüğüm oldu.

Sayın Başkan’ın her yere yetişmesi mümkün değil

Takdir edersiniz ki, Sayın Belediye Başkanımız şu anda her hangi bir grubun Belediye Başkanı değil. Bütün Beykoz’un Belediye Başkanı o. Dolayısıyla nüfusa paralel olarak bütün Beykoz halkının elini sıkmak, onlarla hem hal olmak, göz göze, diz dize olmak bir belediye başkanında istediği bir şeydir.

Dolayısıyla bu alanları doldurması tek başına mümkün değil tabii… Dolayısıyla onun adına yetişemediği yerlere talimatları doğrultusunda biz gidiyoruz. Sadece mağdur olan, ya da hasta olan değil, hedef olarak ortaya konulan şey 250 bin Beykoz nüfusunu kucaklamak.  Yani Başkanımızın yetişemediği yerde halkımızla temas kurmak, ziyaretlerde bulunarak sorunları dinlemek benim başlıca görevim. Buna bir nevi halkla ilişkiler danışmanlığı diyebiliriz.

Bu çerçevede Başkan yardımcısı arkadaşlarla da devamlı temas halindeyiz. Şöyle ki, Beykoz’da hangi aileye dokunursanız mutlaka bir sorunu var. Öyle insanlarımız var ki, evinde hastası var, nereye başvuracağını, hangi imkânlardan yaralanabileceğini bilmiyorlar. Mesela İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin o kadar çok hizmet alanları var ki, bunu toplumumuz bilmiyor. Ve bundan istifade edemiyor. Bu noktada yapmış olduğumuz ziyaretlerde bunlarla ilgili değerlendirme yapıyoruz.

Milletimiz devlet kapılarına hep endişeli bakmış

Yalıköy’de bir hastayı ziyaret ettik. Yakınları tarafından terk edilmiş, yaşlı bir insan, bakıma muhtaç… Evinde yangın çıkmış… O insanı komşularının isteği üzerine huzur evine yerleştirdik. O artık devletin himayesi altında yaşamını sürdürecektir. O insanın komşuları ve kendisinin duaları bizim için çok önemlidir. Daha sonra o insanımızın ziyaretine gittim, mutlu ve bakımlı olduğunu gördüm, bende mutlu oldum. Bu gibi sorunları devletimizin kolayca çözebileceği mevzuatlar var, fakat vatandaşımız bu noktadaki bilgi eksikliği nedeniyle mağduriyet yaşıyor.

Bu zamana kadar milletimiz devlet kapılarına hep endişeyle bakmış. Artık öyle değil müracaat edildiğinde her şeye çözüm üretiliyor. Devlet kimseyi sahipsiz bırakmıyor!

Sorunlar en fazla hangi alanda gözüküyor?

Biz bu görevi aldığımız zaman kış mevsimi olduğu için mağdur insanlara yöneldik. Başkanımızın 'Salih Bey, soğuk havada ocağında yemek pişmeyen, mağdur kimse kalmasın’ talimatıyla o alana yöneldik.

Yardıma muhtaç olduğu kadar yardım etmek isteyen insanımızda çok var

Bu çerçevede yine Tokatköy - Akbaba yolu üzerinde ikamet eden bir kardeşimizin hasta ve mağdur olduğu duyumunu aldık. Hemen apar topar gittik. Akşam vaktiydi. Birazda genç bir kadıncağızdı. Kanser hastalığına yakalanmış. Doktorlar da bir ay kadar ömrü olduğunu söylemişler. Bizim ziyaretimiz ve kendilerine sağladığımız destekten sonra bizlere 'siz bizi nasıl bulabildiniz' diyerek çığlık atarcasına bir sevinç yaşadılar. Burada asıl anlatmak istediğim konu şu… Yardıma muhtaç birçok insanımız var, bir o kadarda yardım etmek isteyen insanımız var…

Allah her zaman kapı açar… Yeter ki samimi olalım!

Bu konuyla ilgili ne yaparız, nasıl yardımcı oluruz diye düşünürken, daha önceden randevulaştığım bir arkadaşımla Gümüşsuyu'nda buluştuk. Bu durumu kendisine de aktardım.  Allah her zaman kapı açar… Yeter ki samimi olalım! Arkadaş hemen cebinden bir takım şeyler çıkartarak, bize uzattı ve aynen şunları söyledi: ‘Tam da benim istediğim gibi bir iş oldu ağabey. Benimde cebimde böyle yerini aradığım bir meblağ var ne olur bunu yerine ulaştır’

Kadın Kolları'nda çalışan bir hanım kardeşimizle yeniden o eve gittik. O evde yankılanan sevinç bugün hala kulaklarımda çınlıyor. Tabii sonra o vatandaşımız vefat etti. Allah rahmet etsin.

Bizim asli görevimiz veren el ile alan eli güven içinde buluşturmaktır

Sosyal çalışmaları istismar eden kesimler nedeniyle hayırsever insanlarımızda bir tedirginlik ve güven sorunu olduğunu da gördüm bu süreçte… Vatandaşımız güven konusunda bayağı yıpratılmış hissediyor kendisini. Çok şeylere muhatap olduğu için çok temkinli davranıyor. Güvenemiyor. Yapacağı yardımların nerelere gideceğinden emin olamıyor. Ben bunu yalnızca devlet kurumları olarak söylemiyorum. Genel olarak bütün kurumlara karşı vatandaşımızın bir güven problemi, doğruyu söylemek gerekirse var. Yani bizim bir nevi görevimiz; veren el ile alan eli güven içinde buluşturmaktır…

Herkesin bir tedirginliği var. İkili ilişkilerde bile bu çok oluyor. Örnek vermek gerekirse siz birisine bir miktar borç veriyorsunuz. Bunu size geri dönüşümü olacak mı? Olacaksa ne zaman olacak? Bir huzursuzluk oluyor ister istemez. Bu örnek genişletilebilir. İnsanlar sonuna kadar bu işi götürüyorlar ve yardım ediyorlar. Ben bunu özellikle bu danışmanlık göreviyle birlikte yaşadım. Veren el ile alan eli güven içerisinde bir noktada buluşturmak lazım.



Bu çalışmalarda siyasi sorunlarla karşılaştığınız oluyor mu?

Elbette oluyor. Biz siyasetten önce hepimiz Müslüman’ız. Bu çalışmalarda öncelikle insani boyutu ön plana çıkarmak lazım ki, bu ön plana çıktığı zaman siyasi anlayış çok gerilere düşer.

İki bin beş yüz evi ziyaret ettik…

Takribi olarak 2 bin 500 evi ziyaret ettim. Taziye için farklı düşündüğümüz vatandaşlarımızı da ziyaret ettik. Giderken, oraya gitmememiz konusunda telkinler aldığımız oldu. Ama olsun. Biz insanız. İnsani değerleri ön plana çıkararak bu işi yaparsak bizim derecemiz artar. Biz bu şekilde aileyi ziyaret ettiğimizde Belediye Başkanımıza ettikleri dualar gerçekten takdire şayandı. O ziyaret daha sonra çok samimi bir şekilde son buldu. O sarılmaların sıcaklığını bugün bile hala hissedebilmek mümkün.

Başkanımız bu konularda çok hassas

Yücel Bey'in bu konuda hassasiyeti oldukça yüksek. Başkanımız özellikle kendi yetkisinde çözülmesi mümkün olan her şeye çok olumlu cevap veriyor. İlgili birimleri hemen devreye sokarak sorunu en hızlı şekilde çözüme kavuşturuyor. Mesela biraz önce bahsettiğimiz yaşlı teyzemizin huzur evine yerleştirilmesinde Başkanımızın bizzat uğraşları vardır.

Sizin kullanabileceğiniz bir bütçeniz var mı?

Malum yerel yönetim yasası; kimlere yardım edilecek, nasıl yardım edilecek, ne kadar yardım edilecek bunların her biri maddeler halinde bu yasada tanzim edilmiş. Biz de kamu çerçevesinde yardımlarımızı ulaştırmaya çalışıyoruz. Beykoz Belediyesi'nin de Beyaz Masa paralelinde Sosyal Masa adı altında bir birimimi var. Dağıtma konusunda eğer muhatap direk biz olursak bu kadar geniş kapsamlı çalışmalar yapamayız. Bu tarz durumlar olduğu zamanda Sosyal Masa birimimize havale ediyoruz. Sosyal Masa'ya aktardığımız vatandaşlarımızı da takip ediyor ve mutlaka sonuçlandırıyoruz.

2B Kanunu, Beykoz ve terk edip gidenler?

Planlar, bu kapsamda siyasi, sosyal ve diğer boyutlarıyla ele alınarak hazırlandı… Beykozlunun Beykoz’da kalabilmesi, diğer anlam da Beykoz’un önünü açmak adına ciddi çalışmalar yapıldı.

Vatandaşlarımız memnun. Beykoz çok değerli bir yer. Bizim hakikaten kıymetini bilemediğimiz bir yer. Dolayısıyla bu değerli yerlerde güç dengeleri o coğrafyanın kaderini belirler.  Bu noktada Beykozlunun Beykoz'da kalması çok önem arz etmektedir.

Yücel Bey satmayın diye adeta bağırdı

Yücel Bey'in birçok yerde yaptığı konuşma kulaklarımda çınlıyor. Çok samimi olarak söylüyor. "Ya ne olur satmayın! Ne olur satmayın!" bu çok önemli. Ama vatandaşın bir kısmı satmadı, bir kısmı da halen satmaya devam ediyor. Sizin aracılığınızla çok net bir şey söyleyeyim. Bugün ki satanların hepsi kaybediyor! Araştırın altı ay içerisinde teklifler en az yüzde 200, 300 artarak geliyor. Bende insanlardan duyuyorum. Sizlerde illa ki duyuyorsunuz. Sizin oturduğunuz yer şu anda değer kazanıyor.

 Bu gidişlerin Beykoz’a siyasi bir faturası da olacaktır illaki. Gidenlerin yerine gelecek olan insanlar gidenlerle aynı fikir de olmayabilir. Genel ve yerel yönetimler farklı olabilir. Bunları da düşündüğümüz zaman “Beykozlu Beykoz'da kalacak” diyerek ne kadar haklı olduğumuzu gösterdik.

DOST BEYKOZ / ÖZEL RÖPORTAJ

Elmalıspor Aydın Kurçenli dedi
Önceki Elmalıspor Aydın Kurçenli dedi
Beykoz Belediyesi'nin borcu belli oldu 3 milyar lira
Sonraki Beykoz Belediyesi'nin borcu belli oldu 3 milyar lira