Bu yorumu yapıyorum ya, kesin ben fesat düşünüyorum.
Beykoz'da bu ince siyaseti yapıp Beykoz'un çocuklarını karşı karşıya getirenler eminim ki, AK Parti'ye hiç zarar vermiyordur.
Vallahi bazen sözün bittiği yere geldiğimizi düşünüyorum. Artık o kadar ki, doğruları yazıp çizdiğiniz, yada karşınıza çıkan kahpeliklere boyun eğmediğiniz zaman Tayyip Erdoğan'a ihanetle bile suçlanıyorsunuz.
Başka çareleri kalmadı artık. Bütün argümanları tükettiler, artık istedikleri gibi kullanamadıklarına, "Tayyip Erdoğan'a ihanet ediyorsun" diyecek kadar adileşiyorlar. Ne yapsınlar, rant mücadelesini sürdürmek için şimdi de bu yaklaşımlarla ayakta kalmaya çalışıyorlar.
Benim için, "Tayyip Erdoğan'a ihanet ediyorsun" yaklaşımında bulunanların şeceresinin ihanetlerle dolu olduğunu, ben değil herkes biliyor. Bu Beykoz, Tayyip Erdoğan'ın Beykoz'da aday yaptığı Muharrem Ergül'ü canlı yayın tehditleri ile dize getirmeye çalışanları çok iyi hatırlıyor. Dernekler üzerinden siyasi partilerin nasıl basıldığını, tehditlerle sağa sola adam sıkıştırma hadsizliğini hatırlıyor bu arşivler. İhale alamadığı için ağzına geleni söyleyenleri, sövüp silenleri herhalde muhatapları bir yerlere yazmışladır. Belki de, tarih tekerrür edecektir. Kim bilir?
Kimisi, AK Partili Beykoz Belediyesi'nin FETÖ'cülere ihale verdiğini ve benimde bunu kayırarak gündeme getirmediğimi iddia ederek soluğu Beykoz Devlet Hastanesi Başhekimliği'nde alıyor. Kimisi de, Murat Aydın'ın yaptığı ihaleleri ya da Beykoz Belediyesi'nde olan biteni yazdığım için beni personeli olduğum Sağlık Bakanlığı'na şikayet ediyor. Yani ikisi de kahpece ikisi de AK Partili...
Her koldan beni ve ailemi AK Parti'den koparmak için mücadele sürüyor. Ben ve ailem oyumuzu ve desteğimizi Recep Tayyip Erdoğan'a vermeye devam edeceğiz. Öbür yandan, AK Parti üzerinden servetine servet katanları, 'Tayyip Erdoğan'a ihanet ediyorsun' diyerek kendilerine yer açmaya çalışanları ve Beykoz'un çocuklarını birbirine düşman etme mücadelesi içinde olanları eminim ki bir gün ayaklarımızın altına alıp çiğneyeceğiz. Allah sağlık verdiği sürece mücadelemizi, dozunu arttırarak sürdüreceğiz.
Ayrıca Murat Aydın'ın beş yıllık döneminde Dost Beykoz'da çıkan haberleri, dönem sonunda "Beykoz'da ince stratejiler" ismiyle kitaplaştıracağız. Herkesin ders alması için Murat Aydın dönemini gelecek nesillere aktaracağız. Buda bizim sözümüzdür. Allah şahit olsun...
Şimdi gelelim ince siyasete... Beykoz'da son üç ay içinde üç kez ince strateji sergilendi. Beykoz Kent Konseyi Kongresi, Mahmutşevketpaşa'da Muammer Kıran'ın evinin yıkılması ve Beykoz Belediyesi'nde sendika dayatması.
Önce Beykoz Kent Konseyi Kongresi'ni değerlendirelim...
Kongre de, AK Parti'nin tarihinde görülmemiş bir çirkinlik sergilendi. Ve daha önceden yaşanacak muhtemel tartışmalar dikkate alınarak kurgulanan kongrede Sadullah Kabahasanoğlu'nu kimse konuşmadı. Kim konuşuldu? Fatih Sağlam... Çünkü, orada beraber büyüdüğü, samimi olduğu, aynı havayı soluduğu aynı suyu paylaştığı arkadaşlarıyla karşı karşıya geldi. Fatih Sağlam'ın o kongrede sergilediği tavır er geç karşısına çıkacaktır. Yani kötü olan Fatih Sağlam olmuştur. Peki kimdir bu Fatih Sağlam? AK Parti'de siyasete başlayan Fatih Sağlam, Muhammed Hanefi Dilmaç'ın yetiştirdiği ve çok güvendiği adamlardan bir tanesidir. Yani Beykozludur!
Gelelim Mahmutşevketpaşa'da evi yıkılan Muammer Kıran meselesine.
Kanunen Beykoz Belediyesi'nin bu yıkımı yapma yetkisi vardır. Ama Muammer Kıran'ın ifadelerine göre; inşaat esnasında Beykoz Belediyesi yetkililerinin gidip, gelmesi, kendisine hiç bir sorunun olmadığının söylenmesi ve yıkım esnasında eski evin ortadan kaldırılması tartışmalıdır. Haksızlıktır ve ortaya bir mağduriyet çıkarmıştır...
Bu konuyu Beykoz Belediye Meclisi'nde gündeme getiren CHP'lilere cevap veren kimdir? AK Parti eski İlçe Başkanı Adem Sefer. Ne dedi? 'Kimse keyfe keder tadilat yapamaz.' Adem Sefer'in bu sözleri Beykoz'da büyük tepki çekmiştir. Çünkü, Beykoz'da Adem Sefer'inde aralarında olduğu binlerce insan bu şekilde ev sahibi olmuştur. Namazlı, niyazlı, hakkaniyetli Adem Sefer'in bir mağduriyet üzerinden siyaset yapması kendisine yakışmamıştır. Çünkü kendisinin de bir zamanların mağdurlarından olduğunu, Beykoz halkı gösterdiği tepkiyle ortaya koymuştur. Yani Burada da bir Beykoz çocuğu komşularıyla karşı karşıya getirilmiştir.
Ondan ötesi burada bir hak ihlali vardır ve helallik alınması gerekenler listesine Muammer Kıran'da eklenmiştir.
Ve Beykoz Belediyesi'nde sendika tartışması...
Beykoz'da, Hanefi Dilmaç'ın göreve getirdiği Temizlik İşleri Müdürü Nihat Mutlu'nun, sendika konusunda işçileri ikna etmeye çalıştığı ve işçilere işverenin istediği sendikaya geçmeleri yönünde dolaylı yollarla baskı yaptığı söyleniyordu.
Peki bir sendikacı ve gazeteci olarak buna inanmalı mıydım? Bunun doğruluğunu teyit edecek verilere bizzat ulaşınca inanmaktan başka çare kalmadı... Ve o zaman Beykoz'da ince bir siyaset izlendiğini ve bunun hedefinde Hanefi Dilmaç'ın olduğu kanaati vücut buldu.
Yani Beykoz Belediyesi'nde yaşanan üç olayda komşular karşı karşıya geldi. Beykoz Belediyesi'ni Zeytinburnu yönetse de kavgayı Beykozlular yaptı.
Zaten bizimde kim olduğumuz bilindiği için siyaseten manevi tazminat davası açıldı.
Her şeyi görüyoruz. Mal değiliz.
