Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Hüseyin Atilla Tüysüz, Beykoz Devlet Hastanesindeki Kovid-19 pandemisinin seyrini anlattı.
Tüysüz, 30 yılı aşkın süren doktorluk hayatında ilk kez 2 ay süresince evine gidemediğini söyledi.
Beykoz Devlet Hastanesinde Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı olarak 10 yılı aşkın süredir vatandaşlara hizmet veren Dr. Tüysüz, yeni tip koronavirüsün görüldüğü günden itibaren Kovid-19 doktoru olarak görev yaptığını ifade etti.
Mayıs ayının son iki haftasında hastane bünyesinde koronavirüs tanısıyla tedavi altına alınan kişi sayısının oldukça arttığına işaret eden Tüysüz, o dönemde genç sağlık çalışanlarının içinde bulundukları üzüntüyü çok dramatik bir şekilde belirttiklerini anlattı.
Tüysüz, Mayıs ayında pozitif olan insanların pozitif olmasının sadece ağlamalarına neden olduğunu fakat şu sıralarda tanı alan vatandaşların psikolojik olarak da gerginlik yaşadıklarını söyledi.
"Yatan hasta sayısı 130'a ulaşmıştı"
Beykoz Devlet Hastanesine koronavirüs belirtileriyle yürüyerek gelen vatandaşların tanı aldıktan bir süre sonra yoğun bakım tedavisi almak zorunda kaldıklarını dile getiren Tüysüz, "Farklı hastalıları olan kişiler ayakta gelmelerine rağmen bir süre sonra vücutları bitkin düştü ve yoğun bakım tedavisi almak zorunda kaldılar. Bizim hastane olarak bir avantajımız, 9 yataklı olarak düzenlenen yoğun bakım servisimizin dışında başka bir yoğun bakım servisine ihtiyaç duymadık. Kovid-19 servisinde yatarak tedavi gören hastalarımızın sayısı 130 olduğu zamanlarda dahi yoğun bakımdaki kapasitemizi aşmadık" dedi.
Birçok hastanenin bir zaman sonra kendi hastalarına özel tedavi çeşitleri uyguladıklarını dile getirerek devam eden Atilla Tüysüz, bir hastanın vefatından sonra yetkin kişiler arasında hastaya 'şu ilacı daha fazla verebilir miydik? Kortizonu daha erken başlasaydık' gibi fikirlerin sürekli tartışıldığını anlattı.
Tüysüz, Beykoz Devlet Hastanesinde hemşire olarak çalışan bir personelin eşinin pozitif olarak hastaneye geldiğini ve ilk müdahalesini kendisinin yaptığını anlatarak, kişinin oksijen seviyesinin oldukça azaldığını, ümitsiz bir pozisyonda olmasına rağmen yoğun bakımda da tedavi gördükten sonra sağlıklı bir şekilde tekrar hayatına devam ettiğini kaydetti.
"İki ay eşime çocuğuma gidemedim"
Yeni tip koronavirüsün Türkiye genelinde pik seviyesine ulaştığı zaman diliminde iki aylık süre boyunca evine gitmeyerek, Üsküdar'da bulunan bir öğretmenevinde konakladığını anlatan Tüysüz, şu anda ağır hasta olmadığını fakat ağır hasta olduğu dönemde sağlık çalışanlarının çok fazla yorulduğunu ve oldukça üzüldüğünü kaydetti.
Tüysüz, "Evladımla, eşimle görüşemiyordum. Arabamla evimin önüne gidip hal hatır yapıyordum uzaktan. Misafirhaneye gidiyorsun sabah tekrar aynı döngü yeniden başlıyor. Her zaman her ortamda hatırlatılan maske, mesafe ve hijyen kurallarına artık daha fazla uymamız gerekiyor. El ele verirsek, birbirimize destek olursak bu belayı da yenebiliriz" ifadelerini kullandı.
"Son yükselmeden önce 2 hastamız vardı"
Bir dönem Beykoz Devlet Hastanesinde 130 hastanın yatarak tedavi gördüğünü anlatan Dr. Atilla Tüysüz, "Biz bir ara 130 hastaya çıktık. 200'den fazla yatağı olan bir hastaneyiz. Bu Ağustos ortasından itibaren başlayan sayıların artmalarından önce bizim 2 hastamız vardı. Yatak sayımız şimdi 14'e çıktı. yoğun bakım 6-7 sayılarını gördü. Ben Beykoz'un bu iş için iyi gittiğini düşünüyorum. Daha da iyi olacak." şeklinde konuştu.
"180 kişiden 14'ü pozitif çıkıyor"
Tüysüz, sözlerini şu ifadelerle tamamladı:
"Hala 24 saatte 180 hasta muayene ediliyor. Ortalama 10-14 yatarak veya ayakta tedavi oluyor. 8-9 hastamızın da sirkülasyonu oluyor. Mesajımız her zaman söylendiği gibi çok net, maske, mesafe ve hijyene çok dikkat etmeliyiz. Beykoz'da herkes herkesi tanıyor. Kırmadan uyararak, dikkat etmeliyiz. Beykoz'da sıfır seviyesine getirebilmeliyiz."
Özel Haber/Dost Beykoz
