Kader GÜR
  • 11/06/2021 Son günceleme: 11/06/2021 15:32
  • 6.220

Bu sözü zaman zaman marjinal isimlerden duyuyorum. 'Öyle bir gün gelecek AK Partili olduklarını söylemeye utanacaklar' diyorlar bizim için.

Bu sözü söyleyenlerin dayandığı bazı argümanlar vardır elbette ki. Bunların bizde farkındayız. Aslında, bu söz; AK Partinin içine yerleşen, AK Partiyi şahsi çıkarları için kullanan AKP'liler için söylenmesi gereken biz sözdür. Ben AKP'li değilim. Onun için hiç üstüme alınmıyorum.

Yazdığım yazılara, dost sohbetlerinde söylediğim sözlere bakıldığında bugün karşı karşıya kaldığımız gerçekleri kendi ölçeğimizde hep dile getirdik. Ben AK Parti'yi hep 14 Ağustos 2001 ruhuyla savundum ve hep o noktada durdum. Hala aynı noktada, milletin menfaatini koruma mücadelemi sürdürüyorum. Haksızlığa, adaletsizliğe, adam kayırmaya, insan harcamaya, haksız kazanca karşı hep mücadeleme ettim. Ve bu mücadelenin bedelini değişik zamanlarda, değişik şekillerde ödedim. Benim bu mücadelemi AKP tayfası çıkarları gereği, 'rantı kesildi, onun için bağırıyor' şeklinde yorumladı. Ben hala yargılanıyorum. Necmettin Erbakan Kültür Merkezi'nin tadilatına yönelik yapmış olduğumuz haber nedeniyle mahkememiz devam ediyor. Binayı yapan Yücel Çelikbilek rahmetli oldu, Murat Aydın geldi binayı yıktı ama davası bitmedi.

Bu sistemin öncesinde hep söylediğimiz olumsuzlukların hazırladığı bir alt yapı zaten vardı. AK Parti ile vatandaşın arasında korkunç bir uçurum oluştu. Bu uçurumun oluşmasında en büyük etken bana göre Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi oldu. Sistem AK Partili yöneticileri vatandaştan kopardı. Bakanlar bürokrat niteliğinde olunca, sorumluluk sadece üst yönetime karşı gösterildi. Vatandaş unutuldu.

Türk milleti ayakta kalma mücadelesi verirken, birilerinin yaşam şartlarının her geçen gün değişmesi çok dikkat çekti... Belki içeriğe yönelik kamuoyuna pek bir şey yansımıyor ama tartışmaların boşuna olmadığına geniş bir kesim içtenlikle inanıyor.

Bundan sonra ne olacak sorusunun cevabı var mı? Var bence... Türk siyasetinin tüm partileri Sedat Peker'in açıklamalarının neden böyle korkunç bir ilgi gördüğünü araştırmaları lazım...  Sedat Peker'e gösterilen ilgiyi oy olarak değerlendirirseniz tek başına iktidar olacak kadar bir güç var. Bunun nedenleri bence çok önemli...

Haktan, hukuktan, haksız zenginleşmeden hep şikâyetçiyiz değil mi? Bunun boş bir söylem olmadığına ben Allah’ın bir olduğu gibi inanıyorum. Millet olarak resmen sömürülüyoruz. Bir kesim saltanat sürüp, diğer bir taraf geçim savaşı veriyorsa her şey anlamını yitiriyor ülkede. Ama bu durumdan sesli olarak şikâyetçi olamıyoruz.

Neden?

Adalete güvenmiyoruz.

Neden?

Ekmeğimizden oluruz diye korkuyoruz.

Neden?

Oğlumuz işe giremez diye endişeleniyoruz.

Neden?

Başımıza bir iş gelir diye kaderimize razı oluyoruz. 

Yıllardır devam eden bu tereddütleri maalesef hep birlikte yaşıyoruz.

Siyaset kurumunun bu tereddütleri ortadan kaldırması bir zorunluluktur.   

Onun içindir ki, Sedat Peker'in açıklamaları kamuoyundan yoğun ilgi görüyor. Demokratik, hukuk devletlerinde milletin geleceğinin teminatı siyaset kurumudur. Belki siyaset kurumu harekete geçer ve daha şeffaf bir dönem oluşabilir beklentisiyle Sedat Peker’in açıklamaları milyonlarca insan tarafından takip ediliyor.

Muhalefet partileri siyasi stratejilerini ve gelecek planlarını bu tartışmaların odak noktalarını dikkate alarak bence yeniden belirlemeli, mevcut iktidarda millete güven verecek şekilde ortalığı en kısa sürede toparlamalı.

"AK Parti Gençlik Kolları Başkanı'nın makam arabası var, belediyenin önünde aracının kapısını açtırıyor... Bu bir rezilliktir ve AK Parti kültürüne uygun bir durum değildir" diyeli yıllar oldu. Onun peşinden QADRAJ kafeler, kaçak inşaatlar, haksızlıklar aldı başını gitti. Gücümüz yettiğince yazdık, çizdik... Ben partiden ayrılıp ta konuşanlardan olmadım, olmayacağım... Konuşmaya devam edeceğim. Batarsam da yol yürüdüğüm insanlarla birlikte batacağım.

TV'lerde  AK Parti savunuculuğu yapanlar aslında AK Partiyi değil, kendi çıkarlarını savunuyorlar. Onun içindir ki, yanlışları söyleyemezler. Bugün AK Partinin sürekli tartışma konusu olmasının en önemli sebebi de onlardır. Çünkü her şeyi tozpembe göstererek, AK Parti ile vatandaşın arasının açılmasına ve güven kaybına neden olmuşlardır. Siyaset parayla bu kadar oluyor. Yaptığınız işte, savunduğunuz sözde ruhunuz yoksa bu tarz sonuçlar kaçınılmazdır.

AKP’liler AK Parti’yi, Türkiye'nin küçük bir beldesinde seçim kazanınca sevinecek hale getirdiler. Oysa AK Parti, bu kez iktidarı yüzde kaç oyla alacağının hesabını önceden bilen bir siyasi kurumdu. O günlere yeniden kavuşmayı temenni edebilmek için elimizden geleni yapıyoruz. Yani utanması gerekenler bizler değiliz, AK Partilileri saf dışı eden, çıkarları için kılıktan kılığa giren AKP’lilerdir. Ve yaşadıkları sürece bu vebalden kurtulamayacaklardır. Eninde sonunda kendilerinden hesap sorulacaktır.

Tayyip Erdoğan'ın bugünkü sakinliğine bakınca,  hiçbir şey den haberi yokmuş gibi bir duruş sergiliyor. Hiç bir şeyden haberi yoksa da, ben söylüyorum. Olan biteni yargıya havale edelim, adalet yerini bulsun. Suç işleyen cezasını çeksin. Ama hayat pahalığı ve geçim sıkıntısı tek başına AK Parti'nin belini bükmeye yetiyor. Olan bitende üstüne tuz biber oluyor.

Tayyip Erdoğan'dan bu hayat pahalılığını gizlemeyi nasıl başarıyorlar... Bunu ne ben anlayabiliyorum, nede millet anlıyor.

Her şeye rağmen Dost Beykoz ekibi olarak Türk demokrasisine hizmet etmeye devam ediyoruz.

Demokrasinin vazgeçilmezi olan eleştiri kültürünü ayakta tutarak, toplumumuzu sıkıştığı dar alandan çıkarmaya çalışıyoruz.

Yazarın Yazıları