Testi kırılmadan uyaralım dedik, provokatör ilan edildik. Einstein’ın sözü tam da burada cuk oturuyor; “ön yargıları yok etmek atom çekirdeğini parçalamaktan daha zordur” demişti. Hoş, hakkımdaki ön yargıları yok etmek gibi bir gayretim yok. Kim ne düşünüyorsa ve nasıl düşünüyorsa düşünsün. Zira söylemediğim söz, yapmadığım eylem bana ait değildir. Her ne kadar bana ihale edilmeye çalışılıyorsa da.
Aksini iddia edip, dedikodu ve iftira mekanizmasını çalıştıranlar ve bu iftira ve dedikodulara sarılıp bana karşı tavır alanlarla daha önce de ifade ettiğim gibi büyük mahkemede hesaplaşacağız.
Ama benden yine de dostane bir tavsiye; eşimden ve benden helallik almadan inşallah bu dünyadan ayrılmazlar -ya da biz göçmeden helallik alırlar-.
Tabi bu dostane tavsiyem malum gazete ve onun zavallı tetikçileri için geçerli değil. Onlarla her iki dünyada da yasalar çerçevesinde oldukça çetin geçecek bir hesaplaşmamız olacak inşallah.
* * * *
Ülkemizde siyaset maalesef inanılmaz kaygan ve oynak bir zemin üzerinde yapılıyor. Tabi ki buna yol açanlar profesyoneller. Bunu biraz geç anladık ve bedeli bizim açımızdan oldukça ağır oldu. Ama bizim için neyin hayır ve neyin şer olduğunu muhakkak ki Allah en iyi bilir dedik ve hamd ettik. Olur ya bu siyasetçiler yazımı okur diye aşağıda Kainatın Sultanı (S.A.V.)’ndan rivayet edilen bir dizi hadisi şerif mealini naklettim. Umulur ki ders alırlar…
“Ümmetimde iki sınıf vardır ki bunlar düzeldiği zaman insanlar düzelir, bunlar bozulduğu zaman insanlar da bozulur. Bunlar ümera (amirler) ve ulemalardır (alimler)”.
“Kim insanların yönetiminde bir sorumluluk alır da onların ihtiyaçlarını ve sıkıntılarını görmez ve kulak ardı ederse, Allah da kıyamet günü onun ihtiyaçlarını ve sıkıntılarını görmez”.|
“Kıyamet günü Allah"ın en sevdiği ve ona en yakın olan insan, ádil devlet yöneticileridir. En kızdığı ve ona en uzak olan insan da zalim devlet yöneticileridir”.
“Bakıyorum yönetimde bir makam kapma hırsı gösteriyorsunuz. Ama bu hırs kıyamet günü pişmanlığa dönüşecektir, bilesiniz”.
“Allahım! Kim ümmetimin işlerinden bir görevi üzerine alır da onlara zorluk çıkarırsa sen de ona zorluk çıkar. Kim de ümmetimin işlerinden bir görevi üzerine alır da onlara yumuşak davranırsa sen de ona yumuşak davran”.
"Benim ümmetimden her kim insanların yönetiminde bir görev alır da, kendisinin ve çoluk çocuğunun çıkarını koruduğu kadar onların da çıkarını korumazsa cennetin kokusunu bile duyamaz".
"Devleti yönetenler için sadece iki tas söz konusudur: Birisi, kendisinin ve çoluk çocuğunun yiyeceği kadarı, diğeri de insanların önüne koyacağı”.
“On kişinin başına geçip de hakkı olmayanı alan bir yönetici kıyamet günü elleri kelepçeli olarak getirilecek ve onlarla hesaplaşmadıkça kurtulamayacaktır”.
“Kim daha layık adaylar varken kamu işine, forsunu kullanarak, sırf dostluğu ve akrabalığı sebebiyle layık olmayanı alırsa, kıyamet günü onunla hesaplaşacak olan bizzat benim”.
"Bir millet içerisinde adaletle hükmedilmez ve güçsüzlerin hakları güçlülerden direnç görmeden alınıp sahiplerine teslim edilmezse, o millet kutsallığını yitirir, Allah"ın desteğini alamaz".
* * * *
Ben namaza başlayıp, Kuran-ı Kerim’in emir ve yasaklarını uygulama konusunda daha dikkatli olma gayretine girdikten sonra siyasi hedeflerinden vazgeçmiş biri olarak siyasete girmek isteyen veya değişik açılımlar getirmek isteyenlere biraz radikal bir pencereden bakıyorum.
Çünkü bu ülkede siyaset iftira ve yalancılığı tescilli, ne idüğü belirsiz bir gazetenin attığı iftiralara sarılıp meclis listelerini değiştirebilecek kadar düzey sorunu yaşıyor. Hal böyle olunca tek amacı hizmet etmek olan kardeşlerimizin bu ortamda masum kalmasını beklemek açıkçası safdillik olur.
Onun için, insanların şeref ve haysiyetleriyle fütursuzca oynayan siyasetin içinde bir şekilde var olmak isteyen hassas ve duyarlı insanların bir kez daha, hem de çok dikkatli bir şekilde düşünmelerini şiddetle tavsiye ediyorum. Zira zirveye çıktıkça aşağıdaki çukur daha da derinleşiyor. Allah bizleri o çukura düşmekten muhafaza eylesin.
Ne diyeyim… Verilmiş sadakamız varmış!.
