Beykoz Belediyesi’nin bu yıl ikincisini yapmış olduğu sempozyumu vatandaşlar nasıl değerlendirdi?
Pandemi nedeniyle online olarak yapılan sempozyumu vatandaşlar evlerinde oturdukları yerde izleme fırsatı bulurken, Beykoz’un tarihini ve sosyo ekonomik durumunu bilen vatandaşlar sempozyuma yönelik çeşitli yorumlar yaptı.
Beykoz’un tanınmış simalarından Yavuz Gürkan, yapmış olduğu yorumda, Beykoz halkının bu sempozyumu anlayacak durumda olmadığını, Beykoz halkının sorunlarının ve önceliklerinin çok farklı olduğu kaydetti.
Yavuz Gürkan şunları söyledi:
Sayın sempozyum katılımcılarına,
İlk gün sunumunda Sayın Önder hocamız videonun 2. saati başlarında her hangi bir işte üç kuşak süregelen ve aktarılan bilgi birikiminin çok önemli olduğunu, Beykoz'un bunu Cam’da, Sümerbank'ta, Tekel'de koruduğu ve bunun çok önemli olduğunu ifade ediyor. Tam olarak şöyle diyor ''Beykoz'un şansı üç kuşağı kaybetmedi.'' Anlaşılan Hocamız günceli takip edememiş yeterince. Sayın hocam maalesef bu zincir yıllar önce dağıldı ve Beykoz üç kuşağı çoktan kaybetti... Ne cam ustaları kaldı, ne sayacılar, ne dekor atölyeleri, ne de rakı ustaları... Aynı Nazım Hikmet'in ''Memleketim'' şiirindeki gibi.
Beykoz'da üç kuşaktır kesintisiz devam eden bir kaç şey biliyorum ben... İmar, iskân ve mülkiyet sorunları, fakirlik ve çaresizlik, eğitimsizlik, uyuşturucu. Beykoz’un geçmişini konuşarak, eski hikâyelerini dinleyerek güzel vakitler geçireceğimiz kesin, ancak bu gün yaşanan sorunları çözme anlamında varabileceğimiz pek bir nokta yok.
Beykoz’un insanını merkeze alın
Beykoz'un kuşunu, böceğini, balığını, havasını, suyunu değil, insanını merkeze alan bir yaklaşımla böyle organizasyonların yapılması gerektiğine inanmaktayım. Tabii ki bahsettiğim insan mezarlarda yatan Beykozlular değil, şu anda bu kentte hayatına devam eden Beykozlular.
Beykoz’da giderek artan yoksulluk
Bu gün gelinen noktada yoğun işsizlik, eğitim seviyesinin aşırı düşmesi ve öğrencilerin kaliteli üniversitelere giriş yeteneğinin azalması, imar-mülkiyet sorunlarının ısrarla çözüme kavuşturulmaması ve seçimden seçime bir tehdit unsuru olarak kullanılması, gençler arasındaki uyuşturucu salgını, giderek artan yoksulluk, Boğaziçi alanlarında yaşam hakkını yok sayan imar uygulamaları, tüm bir ilçeyi kapsayan SİT kararı, buna rağmen Acarkent , Beykoz Konakları gibi sitelerde gerçekleştirilen yapılaşma ve son olarak 2000 yıllık deniz kentinde Sayın Murat Aydın'ın göreve gelmesi sonrasında gündeme getirilen denizi kullanma yasakları.
Beykoz’un denizinde yaşamak yasaklandı
Bu gün Beykoz sahili teller ile kapalı, denize iniş yasak, yalnızca kıyıda dolaşabilirsiniz. Sandal, kayık, tekne hepsinin tonozları, şamandıraları bütün devlet güçlerinin katılımı ile şu içinde bulunduğumuz günlerde sökülmekte... Yani karada yaşamak yasak iken bir de deniz yasaklandı. Teknelerimizi yasal yanaşma ve bağlama noktalarında tutmamız isteniyor ama Beykoz’da böyle yasal bir yer yok. Yok böyle bir yer yardımcı olun bir yer gösterin dedildiğinde ise ‘’Alın teknenizi gidin, biz belediyenin önünde kayık, tekne görmek istemiyoruz. Görüntü kirliğini yaratıyor ne yaparsanız yapın’’ denmekte. Deniz kenti Beykoz’da şiirlere şarkılara konu olmuş denizin süsü kayıklar, tekneler artık görüntü kirliliği. İşte yeni bir eziyet. Beykoz’un şanlı deniz tarihine eklenecek yeni bir olay.
Beykozlular kaçak yaşayan mülteci durumunda
Artık Beykozlular kendilerini iskân yasağı olan bir bölgede kaçak yaşayan mülteciler gibi hissediyor. Yasal açıdan gerçekten de Beykoz geniş halk yığınları için iskân yasaklı bir kenttir aslında.
İşte size uzun zamandır Beykoz'da ikamet etmekte olan bir Beykozlunun gözünden Beykoz'un güncel sorunları.
Bu sempozyumlar ne zaman yapılabilir?
Önce onurlu bir hayatı yaşamasına olanak sağlamak üzere herkesin mülkiyet ve imar hakları verilecek ve bu halk buraya iskân edilecek. Sonra uygun geliri yasal yollardan elde etmesine yardımcı olunacak adımlar atılacak. Sonrasında böyle sempozyumlar yapılabilir.
Beykoz İsviçre’nin bir semti değil
Beykoz'u İsviçre'nin bir semti olduğunu sananların sokaklarda biraz dolaşmalarını tavsiye ederim... Neler göreceksiniz? Doğalgaz altyapısı olduğu halde bunu kullanamayan; odun değil, kömür de değil, tekstil artığı yakan haneler göreceksiniz. Çok sayıda pilavcı, çiğ köfteci, börekçi göreceksiniz. Pazar sonlarında bedava sebze meyve almaya çalışan kadınlar göreceksiniz. Doğalgazlı hanelere torba kömür dağıtan belediye kamyonları göreceksiniz. Bol miktarda kahvehane, altılı ganyan, iddia bayi göreceksiniz.
Şimdi siz ne yapıyorsunuz? Beykoz halkının zorluklarla biriktirip 2-B çerçevesinde ödediği ve Belediye bütçesini oluşturan paraların bir kısmını Belediye'nin hoyratça harcadığı bir projeye katılıyorsunuz...
Bu hususları göz önünde tutarak güncel sorunlara çözüm yaratacak şekilde sempozyumun gerçekleştirilmesini saygılarımla rica ederim...