Talip ERCAN
  • 01/01/1970 Son günceleme: 04/03/2014 23:11
  • 10.100

30 Mart Mahalli seçimleri öncesinde Beykoz’da etraflıca bir araştırma-inceleme yapma imkanım oldu.

Çok ilginç yaklaşımlara, tercihlere rastladım. Benim yazılarımı takip edenler bilir ki siyasi mevzulara dalmaya fazlaca hevesli biri değilim. Ancak gerek ülke olarak yaşanılan atmosfer ve de yerel anlamda yapılan ve yapılmayan icraatlar seçimlerde belirleyici olacak gibi.
 
Her seçim döneminde ortaya çıkan ses ve görüntü kirliliği dikkatlerden kaçmazken bu materyellerin oy verecek insanlara ne derece etki edip etmediği tam bir muamma halini almakta. Yani en yüksek sesle ben anons yaparım, en çok mahalleleri ben gezerim, en çok pankartı ben asarım diye milletin gözüne, kulağına bıktırıcı bir baskı kurmak ne kadar anlam ifade etmekte takdirlerinize bırakıyorum.
 
Kendimi bildim bileli yaşanılan her seçim dönemini hatırlarım, siyasi partiler atanadaşların gönüllerine girebilmek için neler dağıtmadılar ki... Plastik futbol topu, şemsiye, atkı-bere, yağmurluk, kahve, kalem, bloknot, saat... Ha bunları alan özellikle de çocuklar mutlu olmadı mı oldu... Vakti zamanında Anavatan Partisi’nin dağıttığı plastik futbol topu ile çocuklarla az oynamadık.
 
Gelelim Beykoz’daki seçimlere... Öncelikle her bir vatandaştan ricam, en son yapılan mahalli seçimlerde partilerin aldıkları oy oranlarını bir bulup inceleyin... Google vasıtasıyla çok kolay ulaşabilirsiniz. Sonrasında şu an seçim atmosferinde propaganda yapan siyasi partilere adayları ile karşılaştırın... Mesela 2009 da 4-5 bin oy alabilmiş bir siyasi partinin, 20-30 bin aralığına yükselip Belediye Başkanlığı’nı kazanması mümkün olabilir mi diye sorun kendinize? 1000 oy dahi alamamış bir partinin adayının “30 Mart’ta Belediye Başkanıyım” demesine inanıp-inanmamak sizlerin tercihi ve de demokrasinin de güzelliği olsa gerek.
 
Beykoz’da 30 Mart seçimleri öncesinde siyasi partilerde öylesine beklenmedik geçişler yaşandı ki... Bir önceki dönem bir partinin belediye başkan adayı düşünce yapısına çok farkı bir diğer partiye geçebilmekte iken, bir siyasi partide çocukluk dönemlerinden itibaren var olan, emek zaman harcayan isimler bir anda gözlerden de gönüllerden de silinmek isteniyor. Bir siyasi partinin ilçe başkanlığını yapan, bu seçimlerde başka bir partiden listelerde olabilmekte.
 
Ben her bir vatandaşın vereceği oyu saygı ile karşılarım, kendi tercihleridir, ancak iş dayatma, kendini de aynasında görme halini almış ise bakış açı da bir anda değişebilir. Dedim, ya 1 aylık süre zarfında öylesine enteresan olaylara şahit oldum ve de işittim ki. Mesela mevcut iktidar asıtası ile sakat maaşını cebe indirip ulu orta iktidar partisine saldıran da duydum, Beykoz Belediyesi kanalı ile evini tadilat ettirip aynı şekilde hem de ağır ithamler ile iktidar partisine laf sokanları da duydum. Demek ki şu gerçek ortaya çıkmakta, öyle yıllardır dendiği gibi, “Vatandaş 1 ton kömüre, 2-3 koli erzağa oyunu ipotek ettirme” durumundan çıkmış ki özgüce hem yardım alırım hem de affedersiniz kalaylarım boyutuna erişebilmiş.
 
Olaya bir de karşı pencereden bakıldığında, sen tut yıllarca o parti saflarında varını yoğunu bedeninle, emeğinle birlikte ortaya koy ardından senin ilçe binasının kapısından içeri girmemiş, başka ilçelerde yaşayan isimler baş tacı edilsin. Yaşadıkları ve yaşamaya devam edecekleri tramvanın şiddeti sizce ne olur? Ya da o isimler oyunu 15-20 yıl peşinden koştuğu partisine verir mi?
 
Adalet ve Kalkınma Partisi ile Cumhuriyet Halk Partisi arasında geçeceği belli olan seçimlerde en belirleyici roller ise Milliyetçi Hareket Partisi’nden aday olan Alaattin Köseler’in alacağı oy oranı olacak. Diğer partilerdeki dostlarım, tanıdıklarım ve sevdiklerim şahsiyetler darılmasın gücenmesin ancak ben 2009 seçim sonuçlarına bakıp yorumlamada bulunmaktayım. Türkiyede bir önceki seçimlerdeki oyunu 5-6 kat arttırmış bir parti örneği varsa bana da diyecek bir kelime kalmaz dostlar. Acizhane benim görüşüm de budur.
 
 
 
Ha son olarak şunu da açık yüreklilik ile belirteyim ki bulunduğum her platformada parti ismi vermeden söyleyip durdum, bu satırların yazarı kardeşiniz 2009 seçimlerinde 4 ayrı kulvardaki oylarını 4 ayrı partiye vermiştir. Yani Beykoz Belediye, Büyükşehir Belediye, Beykoz ve İl Genel Meclis seçenekleri olmak üzere kiminde vefa, kiminde ülke gerçekleri, kiminde sevdiğim saydığım, değer verdiğim bir aday için bile bir partiye meclis adaylıklarında oyumu kullandım. Tek dileğim 30 Mart Sabahı Beykoz’u yönetmeye kim seçilecek ise 31 Mart Sabahı resmi olarak bir partinin Belediye Başkanı olmasına karşın bunu bir köşeye bırakıp tüm Beykoz’u kucaklayacak bir şekle bürünmeleri.
Yazarın Yazıları