“Vatan, Bayrak ve Ezan öyle ulvî ve öyle yüce değerlere sahiptir ki, vatan uğruna ölenler ŞEHİT, yaralananlar ise GAZİ unvanını hak ediyorlar.
”
Bu nedenledir ki vatana ihanetin cezası da çok ağır oluyor. Yani ya idam, ya ağırlaştırılmış müebbet veya sürgün olarak belirlenmiştir. Çünkü hainlik, münafıklıkla eş değerdedir. Yani münafık olmadan, hain olunamaz.
Bugün dünyanın bütün ciddi devletlerinde, vatan hainliğinin cezası ölümdür, ancak ülkemizde dış şer güçlerin baskılarıyla (I.M.F.’ten borç alan EMİR de aldığı yıllarda) idam cezası (kendilerinde uygulandığı halde) bize 1984’te fiilen kaldırtılmıştır. Ta ki ülkemize gerektiği kadar hainler kolaylıkla yerleştirilebilsin…
DİĞER YANDAN:
Bir vatan içinde yaşayan fertlere VATANDAŞ denildiği gibi, her akl-ı selim vatandaş da vatanına âşıktır ve her zaman vatanının kalkınması, yücelmesi ve selâmeti için seferber olur. Vatan borcu olan askerliğe, düğün ve eğlence coşkularıyla giderler.
Vatan hainleri, hain doğmazlar ve durup dururken de hain olmazlar.
Ya dış şer güçlerin yüksek menfaate dayalı teklifleri sonrası ihanete başlarlar veya yine dış şer güçlerin siparişleri olarak yazılan kitapları okuyarak veya özellikle malum besleme medyayı takip ederek, bu zokayı yutmuş olurlar.
Bir de herhangi bir ülkeye ağız şapırdatan şer ve istilâcı ülkelerin yetiştirdikleri ve onları kurban olarak seçtikleri ülkelere sokarak, o ülkenin insanlarını ifsat eden sipariş hainler vardır ki, en meşhuru Thomas Edward Lawrence’tir. 1916 – 1918 yılları arasında Arap ayaklanması ve Sina ve Filistin Cephesi gibi olaylarda Osmanlı İmparatorluğu hâkimiyetine karşı üstlendiği rol ile ünlüdür.
Lawrence bu dönemde öyle ikiyüzlü davranmıştır ki, inançsız olduğu halde, sarık ve cübbe ile Müslüman gözükerek, camilerde vaazlar bile vermiştir.
Ülkemizde ise MİT Kontrterör Dairesi Başkanı Mehmet Eymür; “yabancılara çalışan çok sayıda insanın olduğunu” üzüntüyle ifade etmiştir.
İfadelerine; “1946’dan beri gizli servisler Türkiye’de cirit atıyor” diye devam etmiştir. Hatta önceki yıllarda, sadece Güneydoğu’da 1000’den fazla ajan ve hain olduğu ifşa edilmişti. Bunlar kendilerini gizlemek için gazeteci, yazar, vaiz, asker, polis, öğretmen, akademisyen, hatta yargı mensubu olarak bile faaliyet gösteriyorlar.
Herkesin malumu olan bu girizgâhtan sonra, gelelim yazı başlığındaki “Vatan Hainlerinin sıfat ve özellikleri ”ne…
Vatan hainleri:
- Çok yalan söylerler. Zaten yalan söylemeseler, kendilerini gizleyemezler.
- İkiyüzlüdürler. Yani kendilerini tanıttıkları gibi değiller.
- Ülkenin kalkınması, gelişmesi ve menfaati için, her türlü hayırlı girişime muhalefet ederler.
- Ülkenin kalkınması, gelişmesi ve menfaati için, her türlü avantajlara, kazanımlara ve müjdelere asla sevinmezler ve sevinemezler.
- Ülkemizin kalkınmasına sebep olan kurum, kuruluş ve partilerin bölünmesi, parçalanması, tökezlemesi ve kapatılması için, aşırı gayret sarf ederler. Bu gayretlerini de en çok yalan beyanlarla, iftiralarla ve terörizmi desteklemelerle sürdürürler.
- Ülkenin hayrına olan tüm girişimleri, DIŞ ŞER güçlere şikâyet ederler.
- Güzel ülkemizin tabii kaynaklarını, denizlerini, sokaklarını, ormanlarını tahrip etmekten, ettirmekten veya tabi afetler ile de olsa, tahrip edilmesinden zevk alırlar. Gizlice sızmış devlet yetkilisi, hatta belediye başkanı bile olsalar, bu tür tahribatlara göz yumarlar.
Hani “hırsız içerdeyse, kapı kilit tutmaz” atasözü gibi, bunca hainler de içimizdeyken, her ân ve her türlü ihanet beklenmelidir.
Ülkemizde, 15 Temmuz 2016’da, bu konuda çok ciddi tecrübe sahibi olundu.
3 Tarafı denizlerle, 4 köşesi HÂİNLERLE çevrili olan ülkemizde, aklımızın köşesinden bile geçirmediğimiz ve zerrece tahmin etmediğimiz hainlikleri bizzat ‘253 şehit vererek’ ve binlerce GÂZİLERİMİZLE müşahede ederek yaşadık.
Bundan sonra çok daha uyanık, müteyakkız ve tedbirli olabilmemiz için, hainlerde bulunan bu kriterleri ve özellikleri öğrenmek ve bilmek şarttır. Ta ki bu tarih, bir daha tekerrür etmesin. Allah cc YÂR ve Yardımcımız olsun, âmin…
- NOT: Bu konuda ABD Bidon’undan, Müthiş İFŞÂT ve itiraflar gelmişti.
Biz uzun yıllardan beri yazıyorduk, anlatıyorduk, hatta yalvarırcasına haykırıyorduk, “bizdeki muhalefeti maalesef DIŞ ŞER güçler, yani milli olmayan ÜST AKIL yönetiyor” diye. Yoksa güzel ülkemizin mutlaka menfaatine olan her şeye karşı çıkmak, ölesiye engellemeye çalışmak, aklını zerre kadar kullananların işi olamazdı. Yüce Rabbimize binlerce kez şükürler ediyorum ki, bizi yine haklı çıkardı.
Hem de bizzat ABD’nin başkanı tarafından yapılan ifşaat ve itiraflarla. Vesselâm…
Çok beğendim