A. Raif ÖZTÜRK
  • 11/02/2014 Son günceleme: 01/11/2014 23:11
  • 5.911

Kamuoyunu günlerden beri meşgul ve rahatsız eden bu olay; Acaba ihtiyaç olmadığı halde, Dîni istismar adına gereksiz bir cami inşaatı girişimi mi?

Yoksa yıllardır işgal ettikleri, Devletin tapulu arsasını otopark olarak kullananların, bir rant kavgası mı? Acaba bir cami, Ezan, Din ve Mukaddesat düşmanlığı mı? Veya, GEZİ olayı gibi ortalığı karıştırmak için bir provokasyon mu? Yoksa, gerçekten son derece ihtiyaç olduğu için, o bölge halkının yıllarca yaptığı resmî taleplerin haklı bulunması nedeniyle, başlatılmış gayet meşrû bir cami faaliyeti mi?

Bu konuyu enine boyuna araştırdık. Bu araştırmayı, hem şu güzide halkın yanıltılmasını önlemek, hem bir basın mensubu olarak haksızlıklar karşısında susmamak, hem de gerçekleri belgeleriyle inceleyerek sizlere doğru bilgiler sunmak adına ifşâ edeceğiz…

  • Öncelikle şunu çok iyi bilelim: CAMİ NEDİR? Yani, neyin kavgası yapılıyor?

Her Cami; Kâbe’nin yani Beytullah’ın bir şubesidir. Camiler İslâm’ın sembolleridir ve şiârıdırlar. Camiler, “..Ben Müslümanım” diyen herkesin, övünç ve gurur kaynaklarıdırlar. Kur’ân-ı Kerim, camiler ve camileri engelleyenler hakkında bakınız ne buyuruyor: Allah’ın mescitlerinde Allah’ın adının anılmasını engelleyip, oraların ıssız ve harap hale gelmesine çalışanlardan daha ZÂLİM kim olabilir? … ... (Bkz. Bakara suresi, 114. Âyet.)

  • Şimdi gelelim Üsküdar, Validebağ camiinin hukukî durumuna:

Bizzat Belediye Bşk. Av. Hilmi Türkmen’den alınan bilgilere göre, o bölgenin halkı yıllardan beri resmi müracaatlarla, “..(Cuma, teravih v.b.) toplu ibadetlerini bir apartmanın alt katında ibadet etmeye çalıştıklarını, camiye son derece ihtiyaç olduğunu” belediyeye defaetle bildirmişler. (TV ana haberlerde de gösterildi.) Bu müracaatlar tamamen hukukî süreç içinde olup, Üsk. Müftülüğünün ve Kaymakamlığın onayı ile gerçekleşmiştir. Başkan Türkmen: “Tespit edilen cami alanı, asla bir yeşil alan değildir, yıllardır işgal edilerek ve hiçbir ücret ödenmeden otopark olarak kullanılan beton ve toprak bir zemin olup, Üsküdar belediyesinin tapulu arsasıdır. Valide bağ korusuyla da hiç alâkası yoktur ve o korunun da dışındadır. Üstelik hukukî hiç bir engeli de yoktur. “Durdurma kararı” diye gösterdikleri belgenin, bu parsel ile hiçbir alakası yoktur ve tamamen sinsi bir hedef şaşırtmadan ibarettir. Hâlbuki bir takım kişilerin açtığı bu dava, aynı yerde olan, fakat 178. parselle ilgili bir davadır. Cami arsası ile ilgili değil. Enteresandır ki bu dava 2013 yılında açılmıştı, yeni bir dava da değil. Bu davada biz Üsküdar Belediyesi olarak taraf da değiliz, davayı Büyükşehir Belediyesi'ne karşı açmışlar… O bölgede cidden cami yoktur ve mahalleliler çok uzun mesafelerdeki camilere gidip veya bodrum katlarında ibadetlerini yapmaktadırlar. Maalesef günlerden beri, mahalle ile hiç alakası olmayan, fakat malum medya aracılığıyla toplanan yabancı kişiler tarafından protesto edilmektedir." ..şeklinde açıklamada bulunmuştur.

  • Görüyorsunuz değil mi? Olay ne kadar NET ve bunlara rağmen, yine fırtınalar kopartılıyor. 31.10.2014 Ana haberlerde Sn. Kadir Topbaş da “Yeni çıkan mahkeme kararına göre de CAMİ inşaatına hiçbir engel görülmediğini ve inşaata devam edildiğini” açıkladı. …

Şimdi şu çok önemli soruya DİKKAT: Acaba, bu camiye engel olanların da başında, niçin yine CHP var? Lütfen düşünelim!... ..Biz bunları sorguladığımız zaman “siyasete girdiğimiz” söyleniyor. Şimdi soruyorum; “Benim yüce Dîn’imin sembollerine ve benim ibadethanelerime engel olanlar, hep o siyasetçiler ise doğruları söylemekten ve Hakkı ve haklıyı savunmaktan vaz mı geçeceğiz?...”

Bir başka önemli husus: Hakkın, hukukun yanında olması gerekenler, Dine ve mukaddesata karşı oldukları için, maalesef rantçıların ve provokatörlerin yanında yer alıyorlar. Meselâ; İstanbul Baro Başkanı Ümit Kocasakal ve arkadaşları, hukukçu kimlikleriyle, üstelik hukuku çiğneyerek ve izinsiz olarak, barikatların kurulduğu inşaat alanına zorla girmek istediler. Estiler, gürlediler, tehditler savurdular. Çok şükür ki Emniyet Müdürü Altuğ Verdi, 'İlgili izin belgesi olmadığı' gerekçesiyle, onların inşaat alanına girmesine müsaade etmedi…

Bu tezat girişim, HUKUK adına utanç verici bir SKANDAL değil de nedir?...

Yine TV haberlerinde ve röportajlarda izlemişsinizdir. Çadırda yatan protestocuya spiker SORUYOR; “Niçin ve neyi protesto ediyorsun?” Tek cevap: “AĞACI”!!!... Şimdi düşününüz. Bir vatandaş bu kadar da saf ve cahil nasıl olabilir? “Hangi ağacı?” ..Senin hiç mi sorgulama kabiliyetin yok?... Akıl almaz bu haksızlıkları gören halk, işte bunun için mevcut iktidara her seferinde taze güç katıyor…

Bir başka GARÂBET: Ne kadar ilginçtir ki “Bu semtte ezan sesi duymak istemiyoruz, cami yapımına HAYIR” diye haykıranlara mikrofon uzatıldığında, bu kişiler “..Biz de Müslümanız” ..diye söze başlıyorlar. Aynen G. Ev patroniçesi Manukyan’ın “ben namusumla para kazanıyorum” iddiası gibi tutarsız!... Fakat maalesef yine de taraftar buluyorlar... “Biz de Müslümanız” diyorlar, fakat Müslüman değilmiş gibi, Allah’a c.c. inanmıyormuş gibi, Ölüm, Kıyamet, Haşir, Mahkeme-i Kübra ve Cehennem yokmuş gibi davranıyorlar. Son nefeslerini verdiklerinde, her şeyin biteceğini zannediyorlar. Oysa Allah c.c. Kur’ân-ı Keriminde, acı akıbetleri senaryo şeklinde bizlere şöyle haber veriyor. Yanlış yapanları uyarıyor. Tâ ki fırsat varken tövbe edelim, kurtulalım diye…

Secde Sûresi 12. Âyet: (..Yâ Muhammed.) Bir görseydin o suçluları; Rab’lerinin huzurunda, mahcupluktan başları önlerine eğilmiş şöyle derken: "Gördük, işittik ya Rabbenâ! Ne olur bizi dünyaya tekrar bir gönder! Öyle güzel, makbul işler yaparız ki! Çünkü gerçeği kesin olarak biliyoruz artık!" ..diye yalvardıklarını... (..Bir görseydin!)

Fâtır Sûresi, 37. Âyet: Onlar orada (Cehennemde) imdat istemek için şöyle feryat ederler. "Ey Ulu Rabbimiz! Ne olur, çıkar bizi buradan, dünyaya geri gönder de, daha önce yaptıklarımızdan başka, güzel ve makbul işler yapalım!" Allah onlara şöyle buyurur: "Biz, size, düşünüp ibret alacak, GERÇEKLERİ görecek kimsenin düşüneceği kadar bir ömür vermedik mi? Hem size peygamber de gelip uyardı. Öyleyse tadın azabı! Zalimlerin hiç bir yardımcısı yoktur!"…

Biz hiç kimsenin yanlış yapmasını ve böylesine acı bir akıbete ve ebedî azaba düşmelerini istemiyoruz. İşte bunun için gerçekleri haykırıyoruz. Lâkin, bu kadar açık uyarılara rağmen hâlâ inanmayanlara, doğruların yanında yer almayanlara, elimizden başka bir şey gelmez. Vesselâm…

Yazarın Yazıları