Recep ÖNCEL
  • 14/01/2022 Son günceleme: 17/01/2022 08:46
  • 3.293

Geçtiğimiz günlerde bir yurtta üniversite öğrencisi vefat etti. Sebep ne olursa olsun, gencecik bir yavrunun ölmesi hepimizi çok üzdü.

Bizler, elbette bu işin araştırılıp gereğinin yapılmasını arzu ediyoruz.

Ancak, durumu fırsat bilen sol basın hemen vakıflar üzerinden saldırmaya başladı.

Gazete haberlerine bakın,   yurtlarda olanlar tarikatın ne kadar zararlı olduğu ve vakıf müessesinin ne kadar sıkıntısı bulunduğu üzerinde yazıp çizmeye başladılar.

Asıl meselenin bu vesile ile inananlara ve İslam’a kin kusmak olduğunu hepimiz görüyor biliyoruz.

Bizim bu sahte silahşorlara verilecek, çok cevabımız vardır!

Bunlar önce kendilerine dönüp baksınlar.

Kendi düşünce sistemlerinde neler neler olduğunu, her gün kaç tane masum insanın mahvolduğunu onlara hatırlatıyoruz.

Lise yıllarında bir hocamız vardı. Mübarek bir insandı.

‘Oğlum bu meseleyi, her terazi tartmaz!’ derdi.

Gerçekten bu güruhun terazileri bizim inancımızı, değerlerimizi ve dinimizin güzelliklerini anlamaya tartmaya yetmez.

Vakıflar İslam inancının en önemli kurumlarındandır.

Hatta gerek tarihimizde,  gerekse bu gün yapılan güzel uygulamalarda bir vakıf medeniyeti meydana gelmiş, bu kurumlar zarafet, nezaket ve güzel uygulamalarıyla isimlerini altın harflerle yazdırmışlardır.

Bu iş, gönül işidir. Bu iş aşk işidir.

Sevgiden nasibi olmayan kişiler ve her şeyi materyalist felsefe ile düşünerek fayda maliyet analizi yapanlar,  bu işi anlayamazlar.

Çünkü onların lügatlerinde ahret inancı, Allah rızası kavramları yoktur.

Günümüzde pek çok vakfımız tarihte zirve yapan bu geleneği sürdürmekte, fakir gurabaya yardım etmekte, ihtiyaç sahibi öğrencilere burs vermekte hem yurt içinde hem de yurt dışında birçok faydalı hizmetler icra ederek, Hak rızasını kazanmaya talip olmaktadırlar.

Bu vakıflardan biri olan’ Birlik Vakfımızın Genel Başkanı Avukat Mehmet Alacacı beyi geçen gün ofisinde ziyaret ettik.

Sağ olsunlar bize zaman ayırarak, güzel bir sohbet yapmamıza vesile oldular.

Bu günün en güzel hatırası Mehmet beyin ‘Vakıf Sevgili Peygamber Efendimizin sünnetidir’ tespiti oldu.

Devam ederek aşağıdaki fikirleri beyan ettiler;

“Vakıf Peygamber Efendimizin ihdas ettiği bir kurumudur.”

Allah herkese bu sünneti ihya etmeyi nasip etsin.

Ben, çok şükür ediyorum.1970 yılında Fatih Gençlik Vakfında bulundum. Vakıf hukukunu öğrendim.52 yıl içinde 100’ü aşkın vakfın kuruluşunda, Allah rızası için hizmetim oldu.

Daha dün, bir vakfın tescilini aldım. Ben vakıflara hizmet eden birisiyim. Hangi vakfın bir problemi olursa, yardımcı olurum.

1966 yılında Hukuk fakültesine geldim. Büyük Doğuyu takip ediyorum. Fakültede rahmetli Mehmet Şevket Eygi’nin Yeni İstiklal Mecmuasını şöyle göstererek okuyorum. Biri yanıma geldi, tanıştık, böylece arkadaş çevrem oldu. Birlikte Kayseri Yurduna gittik.

1967 yılında Cağaloğlu’nda MTTB binasına gittik. İsmail Kahraman abimizin seçilişine oy kullandık. 1970 yılında mezun oldum. Daha sonra 1980 yılında yapılan 12 Eylül ihtilalında MTTB kapatıldı.

İsmail abi ile beraber camiayı toplamak için , ‘Birlik Vakfının’  kurulmasına karar verildi. 40 kurucu tespit edildi. Bütün memlekete yayıldı. 29 Mayıs 1985 yılında Birlik Vakfı kuruldu. MTTB hep ‘biz’ dedi, hiç ‘ben’ demedi’.

Bendeniz vakıf konusunda çok araştırma yaptım, çok yazı yazdım.  Halen bir kitap hazırlıyorum, ama ilk defa Mehmet bey’den ‘vakıf kurmak sünnettir’ tespitini işittim ve çok etkilendim.

Malum, İslam tarihinde ilk vakıf, Hz. Muhammed (sav) Efendimizin Medine’deki hurmalıkları vakfetmesi ile başlar. Daha sonra onu takip eden Ashab-ı Kiram Selçuklu ve Osmanlı devletleri ayrıca günümüzde de pek çok kişi bu hayırlı hizmet müessesesini devam ettirir.

Sünnet kelimesinin anlamı; ‘Hz. Muhammed ‘in (sav) Müslümanlarca uyulması gerekli sayılan, şu yâda bu konuda söylemiş olduğu sözlerin tümü, koyduğu kurallar ve gösterdiği yoldur.’

Buradan hareketle, vakıf kurmak sünnettir!

Ben de Mehmet abiye; rahmetli Tahir Büyükkörükçü hocamız bakın bakalım, Cenab-ı Hak sizi nerde istihdam ediyor’ diye söylerdi. Allah sizi hep hayırlı işlerde istihdam etmiş, ne mutlu diye söyledim.

Uzun lafın kısası, Birlik Vakfı ve benzeri kurumlar memleketimizde faydalı işler yaparak,  pek çok insanın yetişmesine vesile olmuşlardır.

Şimdi bakınız, vakıflara çamur atmaya çalışan bu kişilerin doğru dürüst faydalı hizmetleri yoktur.

 Ama hem İslam’a, hem kurumlarımıza, hem de memleket yararına çalışan insanlara, düşmanlık ediyorlar.

Görevlerini yapıyorlar.

O sebepten dolayı bunlara aldırmadan gayret etmek lazımdır.

Yazımızı rahmetli Necip Fazıl’ın şu sözleriyle bitirmek istiyoruz.

“Şeriat; senin ki senin, benim ki benim. Tarikat; seninki senin, benim ki de senin. Hakikat; ne senin ki senin,  ne benim ki benim, hepsi Allah’ın ‘demektir’’.

İslami kavramlardan, korkmayın!

Biz bu ülkeyi seviyoruz.

Ve hizmete devam edeceğiz.

Yazarın Yazıları