Nuray AK
  • 18/08/2017 Son günceleme: 18/08/2017 01:23
  • 7.219

Çok uzaklardayım dostlarım.

Kekik, deniz, zeytin kokan dağlarda. Yeni nefesleri Rabbimin en yüce zirvelerinde içime çekmek ve ben bunca nimeti gözlerimle görmenin ve aldığım soluğun şükrünü nasıl öderimin muhasebesini yapmak. Hem müthiş bir tefekkür hem içe yolculuk hem de Rabbe yöneliş. Tam ihtiyacım olduğunda bu tebdili mekân... Anlatamam tarifi yok sanırım içime doğan hislerimin.

Belki sizler aşinasınızdır ama ben geçirdiğim kazadan sonra yeni yerler görme muhteşemliğine ara vermek zorunda kalmıştım. Tekerlekli sandalye ile en son Mersin'e gideyim dedim ama otobüse Kavacık'tan binerken çok zorlandım ve o son gezim olmuştu. Mevla’ma sonsuz şükürler olsun ki benim gibi ruhu göçebe ve gezinti bir aciz’e kendim gibi eş verdi ve üç yıldır vatan topraklarına dalıp çıkıyoruz kendimizce...

Offf yaaa Rabbim kudretine kurban olayım, bu vatanı nasıl özel ve mükemmel yaratmışsın? Hadi topraklarımız harika, vatan kardeşlerimizi nasıl bu denli düşünceli ve kadirşinas eylemişsin? Dostlar İBB tesislerinde boşalsa da çay içsek  diye ciğerci kedisi gibi saatlerce sıra beklediğimiz o masalar var ya; yollarda her saat üzerinden bilumum meyveler sarkarak 7/24 hizmetinizde. Billur çeşmeler olmazsa olmazı zaten. Ne para ne sıra, hiç geçmiyor yollarda. Sohbet için ise selamünaleyküm arkadaş demek yetiyor. Havanın sıcaklığından başlayıp civarda arazi fiyatlarına varıncaya kadar, sadece üç dakikada ve gülen gözlerle. Fani dünyada daha ne ister ki insan. Galiba çok aşığım ben bu vatana. Rabbim ayrılık vermesin kimseye vatanından yurdundan ve dahi tüm sevdiklerinden...

Hiç organik kafam bozulmasın diye TV, internet v.s. ne varsa kaçıyorum ama yine de kulağıma çalınıyor zırva, düzmece ve iftira haberler. Güven ve vatan. Baba baba bak hele, koca bilmem kaç km. yolu kat et Ankara'dan Maltepe'ye, en lezzetlisinden uğrak yerlerin Belediyelerinden yemeğimizi verdiler, polis asker bizi korudu, harika bir yürüyüştü de, ama ne ironi ki bu vatan topraklarında can güvenliğim yok de. Anlayamıyorum dostlar ben, bu siyasileri.

İlk öğrendiğim aile öğretimdi kol kırılır ve yen içinde kalırdı. Ev içi mahremi ev bireylerinin özeliydi. Az biraz ev tadında tuzunda eksilme olsa ne pardık, koşa koşa komşuları çaya çağırırdık. Bilirdik ev ahalisi komşunun yanında kırgınlığını çaktıramaz ve çay bitmeden birbirine tekrar kaynaşırdı. Ben bunu çocuk halimle bilir uygulardım. Fakat memleketimizi yönetmeleri için yetki verilen koca koca insanlar bizi tarih boyunca azılı düşmanımız olan ülkeye en amiyane tabirle ispikliyor. Yazık olsun böyle işe. Kim partisini nasıl yönetmiş nasıl muhalefet yapmış/yapamamış, hatta rezil olmuş bunlar benim konum değil. Ama vatanıma ve dolayısıyla içindeki halka çamur atan insanlara esefle kınayıp, kızarak kol kırıldığında yeni içerisinde saklayacak ölçülü bir dil tavsiye ediyorum. Yapma Hocam, önce kabullen ve sev, sonra zaten eleştirmenin dışında işler yapmaya karar verirsin. Hem bir sır vereyim sana tarihten: O Alaman şeysi sana bugün tabi tabi der, yarın gelir ilk seni zehirler içkinin içine katıp. Abdülhamit Han'ın hayatını ve Alaman, İngiliz bilumum keferelere nasıl savaşmadan kafa tuttuğunu öğrenmeden yola devam etme bence. Hem bu halk ajanlık siyasetini iyi tanır, ama ajan kılıklıları pek sevmez. Ben kaç gündür öyle karanlık ve insansız dağlardan geçtim, çok şükür iyiyim hoşum ve sağım. Eee sonra hiç tanımadığım insanlarla oturup halleştim, yine güvendeyim. Trafik cezama çatır çatır itiraz ettim kanuni yollardan, e hala sağım. Öldürmediler, hapse atmadılar, kınamadılar, dışlamadılar. Hepimiz kardeş olmanın ve sorunlarımızı içimizde halledebilmenin zevk ve gayretindeyiz. Hem zaten biz ölümün nasibimizse her yerde her an geleceğine, ne bir saniye ileri ne bir saniye geri olmayacağına inanan bir milletiz. O kadar takıntı stres yapar, sen de boş ver bence. Bak aşk şehri Paris'te her ay bir terör saldırısı, dev Amerika'da her gün ten rengi yüzünden bir çocuk veya engelli katliamı. Neler neler... Oralara gitsen çok mu güvende hissedeceksin? E sen bilirsin o zaman.

Hayat kısa değil, sadece boşa geçerse bereketsiz, hepsi bu. Bak dostum ne işler var hayatta yararlı yarayışlı. Ne kadar geziyor olsam da çok özlediğim Beykoz’umda bir imza ayaklanması var ki akla zarar. Sevgili Selda Selimoğlu Hocamız ve içinde bulunduğu Kent Konseyi üyeleri ve de en enerjik benim ablam, benim derneğim, benim dernek başkanım Saniye Ablamla bir verdiler coşkuyu ki sormayın gitsin. Tabi Kaymakamımız, Belediyemiz... Ne uzatayım herkes, herkes, herkes. Kurban olurum ya imza kampanyasının adı: Uyuşturucu ile mücadelede cezaların arttırılması ve imzayı benimde şahit olduğum kampanya günü imzalayan kim? "abla biz kurtulmak istiyoruz" diyen bağımlı kardeşlerimiz... Taşına toprağına, her bir insanına kurban olurum ölürüm ya... Güzel kardeşlerim benim...

Yeter ki yüreğinden sevda yemiş gruptan olalım, gerisi hikâye. Nereye gitsek duramayız ki paylaşmadan ve iyilik yapmadan, hizmet etmeden... 

İçimiz ispiyoncu olmayacak kadar temiz, mayamız vatan satmayacak kadar sağlam, yüreğimiz ölümü korkutacak kadar EREN BÜLBÜL yolunda olsun Azizim...

**

Bir tek yaşanarak öğrenilirmiş hayat

Okuyarak, dinleyerek değil

Bildiklerini bana neden anlatmadığını 

Anladım...

**

İnsanlar vardır; berrak, pırıl pırıl bir deniz

Boşa gitmez ne kadar güvenseniz

Dibini görürsünüz her şey meydanda

Korkmadan dalarsınız, sizi sarar bir anda

İçi dışı birdir çekinme ondan

Her sözü içtendir, her davranışı Candan...

Can Yücel'in köyünden selamlar dostlar.

Baki Huda’ya emanetsiniz...

Yazarın Yazıları