Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Kader Gür
Kader Gür

Ülkem ağlıyor, ben ağlıyorum…

İçinde bulunmuş olduğumuz camia çok insanla iletişim kurmamızı gerektirdiği için her olasılıktan etkilenme durumunuz oluyor.

Fakat belirli bir zaman sonra etkilendiğiniz olasılıkların karakteriniz olmaya başladığını görüyor ve dağıldığınızı anlıyorsunuz. Bu gibi durumları engellemek için bir anayasa yazmanız, her şartta yazdığınız anayasaya bağlı kalmanızı gerektiriyor.

Benim anayasam kendime göre oldukça kabarıktır, disiplinli, istikrarlı keskin çizgilerle doludur. Anayasamın en özel bölümünde ise vicdan, duygu ve adaletle ilgili ruh halimi tanımlamışımdır. Duygulu ve vicdanlı insanların topluma faydalı insanlar olduğunu düşünürken, duygularımı belli etmeyi çok uygun görmeyen bir tarzım vardır. Bu sebeple taş kalpli olduğumu da söylerler. Ben onlara güler geçerim…

Oysaki hayatımızı duygularımızın istediği şekilde değil, taşıdığımız sorumluluğun bilinciyle istikralı bir çizgiye oturtmak zorundayız.  Diğer şekilde her zaman bir "sanat" olarak değerlendirdiğim yaşam kültürünü oluşturamayacağımı, oradan oraya savrulacağımı, kimseye de faydalı olamayacağımı düşünürüm.

Bir aile reisisin, bir babasın, iş verensin, amcasın, dayısın, öğretmensin, başkansın yada bir STK'nın liderisin… Taşıdığınız bu sorumluluğun devamını sağlamak yada bu sorumluluktan doğacak faydadan herkesin yararlanabilmesi için istikrarlı bir karakter oluşturmak zorunda olduğunuz gibi zayıf noktalarınıza da esir olmamalısınız. Aksi durumda, size güvenlerin hayatına ivme kazandıracak fikirler üretemezsiniz.

Yani duygularınızla hareket etme, yılgınlık gösterme ve ağlama hakkına sahip değilsiniz.

Ama gel gör ki, kudret sahibi sizi yarattığı gibi hissettiklerinizi de biliyor. O her şeyi görüyor. 

Ülkemin bir köşesinde yer yerinden oynadı… Binlerce insanım enkaz altında can verdi. Ülkemde milyonlarca acı hikaye oluştu. Yıllarca yazsan bitiremezsin…

Gel de ağlama…

Gel, 'benim hayatımda duygusallığa yer yok' de, gel 'benim çizgilerim var' de, gel 'ben dik durmak zorundayım' de. Gel, 'benim anayasam var' de…

Unuttuk benliğimizi, öyle bir felaket yaşadık ki, ayakta durabilmek için tek çaremiz ağlamak kaldı. Çünkü üzerimizdeki ağırlığı taşıyamaz hale geldik.

Ağlıyoruz, ulus olarak, millet olarak en küçüğümüzden en büyüğümüze kadar hep birlikte ağlıyoruz. Enkaz altında kalan canlarımıza, çaresizliğimize ağlıyoruz… Geçmişimize, hatalarımıza, hırslarımıza ağlıyoruz. Kardeşlerimizin o felaket anında hissettiklerini hissederek ağlıyoruz. Ağlamak için o kadar çok gereksinimimiz var ki, kudret sahibi bize ağır bir yük yükledi.

Giden canlarımızı geri getiremezsek de, O yüklediyse biz bu yükü taşıyacağız. Taşımak zorundayız. Malımız mülkümüz bir çırpıda ellerimizden kayıp gidiyorsa demek ki sahibi biz değiliz. Onun için böbürlenmeye de gerek yok. Olan olmayana verecek. Borç yok. Alacak verecek yok. Devletimize, milletimize gönül rızasıyla verdiğimiz her şey helaldir.

Ağlamak sadece yaşadığınız bir acı olayın gereksinimi değildir. Acı olayınız milleti kenetlemişse, top yekun bir seferberlik başlamışsa da ağlarsınız. İçine düştüğünüz zor durumdan sizi kurtarmak için uzanan elin düşmanınız olduğunu düşündüğünüz Yunanistan olduğunu görünce de ağlarsınız, kardeş Azerbaycan'ın mücadelesi karşısında göz yaşlarınızı tutamayabilirsiniz? Dünyanın size destek olmak için hareketlendiğini görünce ağlamakta yetmez, el açar Rabbinize dua edersiniz.

Hepsinden önemlisi yaşadığınız felaketin karşısında devletinizin ve milletinizin büyüklüğünü görünce umudunuz artar, ağlarsınız.

Ve artık zayıf noktalarımı gizleyemiyor, hıçkıra hıçkıra ağlıyorum. Dinlediğim veya şahitlik ettiğim her felaket hikayesinde biraz daha tükeniyor, belki insanlığımdan utandığım için gözyaşlarımı serbest bırakıyorum. Yani anlayacağınız artık dik duramıyorum. Anladım ki, yıllarca imtina ettiğim ağlamak ruhumu rahatlatıyor, bana ilaç gibi geliyor.

Yüce Rabbim bir daha böyle felaketler yaşatmasın, Rabbim ülkemizi ve milletimizi bu ve bunun gibi her türlü felaketten korusun. Ölenlerimize rahmet eylesin, yaralılarımıza acil şifalar versin. Ülkemize ve milletimize geçmiş olsun.

Kudret sahibi ülkeme ve milletime yeniden ayağa kalkıp dik durabilmeyi nasip etsin.

Teşekkürler:

Yunanistan, ABD, Almanya, Arjantin, Arnavutluk, Avustralya, Avusturya, Azerbaycan, BAE, Bangladeş, Belarus, Birleşik Krallık, Bosna Hersek, Brezilya, Bulgaristan, Cezayir, Çekya, Çin, El Salvador, Ermenistan, Estonya, Filistin, Finlandiya, Fransa, Güney Amerika, Güney Kore, Gürcistan, Hırvatistan, Hindistan, Hollanda, Hong Kong, Irak, İran, İspanya, İsrail, İsveç, İsviçre, İtalya, Japonya, Karadağ, Katar, Kazakistan, Kırgızistan, KKTC, Kosova, Kuveyt, Libya, Litvanya, Lübnan, Macaristan, Malezya, Malta, Meksika, Moğolistan, Moldova, Özbekistan, Pakistan, Polonya, Portekiz, Romanya, Rusya, Sırbistan, Slovakya, Suudi Arabistan, Tacikistan, Tayvan, Tunus, Türkmenistan, Ukrayna, Ürdün ve Venezuela.

Kader Gür
Kader Gür HAKKINDA

1972 yılında Rize’nin Güneysu ilçesinde doğdu… Eğitim hayatını orada tamamladı… Ortadoğu ve Avrupa ülkelerine yapmış olduğu birçok seyahatinde çeşitli araştırmalar yaptı. Libya, Cezayir, Tunus, Fas, Beyrut, Suriye, İtalya, İspanya, Rusya, Romanya, Bulgaristan ve Yunanistan gibi ülkelerde seyahatleri sırasında Türkiye ile ticari ilişkiler üzerinde çalışmalar yürüttü. Kader Gür, Refah Partisi Gençlik Kollarında siyaset yaptı. 1997 yılında Sağlık Bakanlığı bünyesinde kamuda çalışmaya başladı. 1997 yılında Akit Gazetesinde, Recep Tayyip Erdoğan’ı konu alan bir makalesi nedeniyle 28 Şubat aktörleri tarafından soruşturmaya tabi tutuldu. Daha sonra Recep Tayyip Erdoğan’ın Pınarhisar Cezaevi’nde başlatmış olduğu parti çalışmalarına Beykoz’da destek verdi. Partinin kuruluş aşmasında aktif rol oynadı. AK Parti Kurucu Beykoz İlçe Başkanı Dr. Ahmet Hulusi Batu, Salim Kararmaz ve Adem Sefer’in basın danışmanlığını uzun yıllar yürüttü… 1998 yılında yazmaya başladığı Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi hayatını konu alan, “Esaretten Zirveye” isimli kitabı 2002 yılında yayınlandı. Kader Gür'ün yine kendi yazılarından oluşan 2 kitabı bir de Yayın Yönetmenliğini yaptığı toplamda 4 kitabı raflardadır. Beykoz Rizeliler Derneği’nin kurucuları arasında da yer alan Gür, halen Beykoz Polis Hizmetlerini Koruma Derneği Yöneticisidir. Kader Gür, Anadolu Yakası Gazeteciler Derneği ve Yüzüncü Yıl Gazeteciler Derneği üyesidir. 2024 yılında kamu çalışma hayatını sonlandıran Gür, evli ve 3 çocuk babasıdır… Kader Gür, yine 2002 yılında bir araya geldiği arkadaşlarıyla Dost Beykoz’u kurdu.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER