Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Kader Gür
Kader Gür

Türkler Uzayda!

Yıllar yılı hep söyleyip durduk “Millet uzaya çıkıyor, biz sürünüyoruz!” diye. Artık bizde uzaydayız. Hayırlı olsun. Yüzde 98 Türk malı olan Göktürk 2 uydumuz sayesinde artık dünyayı gözetleyen 25 ülkeden biri olduk.

Bu ciddi ve önemli bir başarıdır. Fakat güçlenen devletimizle birlikte halkımızın bu büyük projeleri görebilmesi için psikolojik desteğe ihtiyacı var… Bu Göktürk 2 konusu bazı kesimlerin gösterdiği gibi ciddiye alınmayacak bir mesele değildir.

Bütün dünya ekonomistleri 2050 yılı için Türkiye ekonomisinin dünyadaki ilk 5 ekonomiden biri olacağını, Türkiye’nin başarısının artık görmezden gelinemeyecek olduğunu ifade ederken bazılarımız hala ağzı bozuk muhalefet yaparak günü kazandıklarını sanıyorlar.
Göktürk 2’den elde edilecek görüntüler, askeri alanda istihbarat, sivil alanlarda ise tarımsal ürün analizleri, rekolte tahminleri, zirai mücadele, çevre kirliliği, doğal afetlerin neden olduğu hasarların değerlendirilmesi gibi amaçlarla kullanılacak. Ee daha ne olsun?
Bazı kesimlerin yıllardır süre gelen “Türkler isterse her şeyi yapar” diyerek sadece popo büyütmelerine inat, bazı kesimlerin “yok canım bunlar bir şey yapamaz, olsa olsa devleti soyarlar” demelerine inat, bazı kesimlerin “aman efendiler, o uydunun adı neden Türk?”demelerine rağmen Göktürk 2 şu an uzaydan size selam yolluyor!
Kameralara el sallayın beyler! Çünkü biri sizi gözetliyor!
Göktürk 2’nin uzayda yerini almasının ve ilk görüntüleri ulaştırmaya başlamasının hemen ardından çıkan şu ifadeler şahsımı hayrete düşürmüştür. Adamlarda nasıl bir beyin işlevi varsa şöyle söylenmekteler; “Artık telefon dinlemeleri eskisi gibi rahat yapılamıyor tabii, ee şimdi bizi dinlemek hatta görüntülemek için bu uyduyu yaptılar!”
Aman Allah’ım! Bu nasıl bir düşüncedir böyle? İnsan düşünmeden edemiyor; biz bu adamlarla aynı ekmeği yiyip aynı oksijeni mi yakıyoruz? Ya da oksijen bunlarda nasıl bir kafa yapıyor?
Yahut bu zevatlar kendilerini ne sanıyor? Ne gibi işlerin peşindeler ki; bunca şüpheye gark olmuş haldeler?
Önemli olan niyet etmek ve ettiğin niyet uğruna çalışmaya başlamaktır.Unutulmamalıdır ki; hiç bir şey bir anda olmaz. Bugün fırlatma üssü olarak Çin kullanılır yarın ülkemiz bu konuda da atılım yapar. Mühim olan günlük siyasi çekişmeleri bir köşeye bırakarak ülkemiz adına kesinlikle yararlı olduğu düşünülen meselelere destek verebilmektir.
Türk yapımı uçak, Türk yapımı uydu, Türk yapımı füze, Türk yapımı füze bataryası, Türk yapımı denizaltı, Türk yapımı uzay gemisi ifadeleri artık hayatımızın içinde olmalıdır. Yıllardır Türk yapımı işlere “kesin kusuru vardır” diye yaklaşan özellikle milliyetçi kesimin artık buna benzer konularda fikir üretmesi ve üretilen fikirlere maddi olmasa dahi manevi destek sunması şarttır.
Mustafa Kemal Atatürk’ün söylemleri her seferinde konuşmalarının önsözü yapanlar unutmamalıdır ki; Atatürk sadece o sözleri söyleyen bir lider değildi. Atatürk aynı zamanda muasır medeniyet diye bir çizgi çekmiş ve “Haydi Türk gençliği şimdi bu çizgiyi geçin” diye motivasyon sağlamıştı.
Atatürk aksi halde neden “Bütün ümidim gençliktedir” desin? Yani bu durumda Göktürk 2’yi küçümseyici ifadelerle eleştirmeye kalkışanlar unutmasınlar ki en güzel cevabı bizzat Atatürk kendilerine vermiştir; “Çalışmak demek, boşuna yorulmak, terlemek değildir. Zamanın gereklerine göre bilim ve teknik ve her türlü uygar buluşlardan azami derecede istifade etmek zorunludur.”
Başbakan uydunun fırlatma töreninde yaptığı konuşmada “Bundan önce yabancı hayranlığı olan öz güvensiz nesiller yetiştirilmek istendi. Ezik nesiller yetiştirilmek istendi. Göktürk-2 uydusu ise azimli ve özgüvenli Türkiye’nin olduğunu gösterdi. Biz bir hayali, plana ve projeye dönüştürdük. Bu hayal şimdi uzayda" diye konuştu.
Yani fırlatma öncesinde şunu demek istedi; yıllarca fırlatma gibi çıkıp, genç nesli üretmemesi için demotive edip durdunuz elinize ne geçti?
Fırlatmalık yapmayın! Daha iyisi için destek olun. Onu da yapamıyorsanız ülke menfaati için bu ve benzeri başarıları alkışlamasını bilin.
Kader Gür
Kader Gür HAKKINDA

1972 yılında Rize’nin Güneysu ilçesinde doğdu… Eğitim hayatını orada tamamladı… Ortadoğu ve Avrupa ülkelerine yapmış olduğu birçok seyahatinde çeşitli araştırmalar yaptı. Libya, Cezayir, Tunus, Fas, Beyrut, Suriye, İtalya, İspanya, Rusya, Romanya, Bulgaristan ve Yunanistan gibi ülkelerde seyahatleri sırasında Türkiye ile ticari ilişkiler üzerinde çalışmalar yürüttü. Kader Gür, Refah Partisi Gençlik Kollarında siyaset yaptı. 1997 yılında Sağlık Bakanlığı bünyesinde kamuda çalışmaya başladı. 1997 yılında Akit Gazetesinde, Recep Tayyip Erdoğan’ı konu alan bir makalesi nedeniyle 28 Şubat aktörleri tarafından soruşturmaya tabi tutuldu. Daha sonra Recep Tayyip Erdoğan’ın Pınarhisar Cezaevi’nde başlatmış olduğu parti çalışmalarına Beykoz’da destek verdi. Partinin kuruluş aşmasında aktif rol oynadı. AK Parti Kurucu Beykoz İlçe Başkanı Dr. Ahmet Hulusi Batu, Salim Kararmaz ve Adem Sefer’in basın danışmanlığını uzun yıllar yürüttü… 1998 yılında yazmaya başladığı Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi hayatını konu alan, “Esaretten Zirveye” isimli kitabı 2002 yılında yayınlandı. Kader Gür'ün yine kendi yazılarından oluşan 2 kitabı bir de Yayın Yönetmenliğini yaptığı toplamda 4 kitabı raflardadır. Beykoz Rizeliler Derneği’nin kurucuları arasında da yer alan Gür, halen Beykoz Polis Hizmetlerini Koruma Derneği Yöneticisidir. Kader Gür, Anadolu Yakası Gazeteciler Derneği ve Yüzüncü Yıl Gazeteciler Derneği üyesidir. 2024 yılında kamu çalışma hayatını sonlandıran Gür, evli ve 3 çocuk babasıdır… Kader Gür, yine 2002 yılında bir araya geldiği arkadaşlarıyla Dost Beykoz’u kurdu.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER