Nöbetçi EczanelerBu gün Diyanet İşleri Başkanlığı CHP-MHP-HDP-Paralel Yapı ve Doğan Yayın Grubu eliyle tarihte görülmemiş bir karalama ve itibarsızlaştırma kampanyasıyla karşı karşıya. Ne büyük tesadüftür ki bu kirli kampanya tam da Mehmet Görmez’in tarihi Kudüs ziyaretiyle başladı.
Daha doğrusu Kudüs ziyareti bardağı taşıran son damla oldu!
Ve alçakça saldırı başladı. Öyle bir noktaya geldi ki Görmez üzerinden açıkça İslam’a saldırmaya cüret ettiler. Utanmazca, rezilce Diyanet’i ve İmam Hatipleri kapatmaktan aleni bir şekilde bahsediyorlar. Öyle bir gemi azıya aldılar ki Türkçe ibadet ve ezan zulmünü açıkça dile getiriyorlar!
Yani mesele Diyanet İşler Başkanı Mehmet Görmez ve makam aracı değil! Mesele İslam’ın yükselişini engellemektir.
Allah’ın inayeti ve tevfikiyle asla başaramayacaklar!
Washington DC’nin böğrüne Fatih Camii’nin benzerini diken Diyanet’in o dönemdeki proje sorumlusudur Mehmet Bardakçı.
Başka nereler mi var?
Haiti Buhara Camii, İngiltere Cambridge Camii, Moskova Merkez Camii, Filistin-Gazze’de 9 adet camii, Filipinler’de Tacloban Camii, Sikatuna Camii, Al-Khairiah Camii, Manisa Camii, DSWD Camii, Mabini Camii, Kazakistan Hoca Ahmet Yesevi Camii, Belarus Minsk Camii, Somali Merkez ve Abdulaziz Camii, Kırgızistan, Arnavutluk, Kırım ve daha birçok ülke.
Görmez’in Kudüs ziyareti kurulduğu günden bu yana Diyanet İşleri Başkanı olarak bölgeye yapılmış ilk ziyaret. Dolayısıyla Diyanet, tarihinde ilk defa İslam Coğrafyasında etkin ve birleştirici bir rol üstlendi. Bu hareketlilik İslam coğrafyasında gözle görülür bir sinerjiye dönüşürken bundan rahatsızlık duyanlar da az değil! Ve elbette oluşan bu müthiş sinerjinin kaynağında yukarıda saydığım dünyanın dört bir yanına dikilmiş İslam sancakları var!
Görmez’in Kudüs ziyaretinden kimlerin rahatsız olduğuna bir bakalım. İsrail, AB (daha doğrusu Avrupa Haçlı Birliği) ve tabi neoconlar.
Görmez’e saldırıyı kimin başlattığına dikkat ettiniz mi? Paralel İhanet Çetesi! Sonra Doğan Grubu, CHP ve HDP. Sözde muhafazakâr milliyetçi MHP de onlara kuyruk oldu!
Kuruma tahsis edilmiş bir makam aracı için bu kadar örgütlü saldırının temel nedeni ne olabilir?
İslam coğrafyasının en güçlü üç ülkesi Mısır, Suudi Arabistan ve Türkiye’dir. Önce Mursi’yi devirerek gücümüzün üçte birini ellerine geçirdiler!
İki yıldır olmayacak yollarla, her türlü alçaklıkla Türkiye’yi devirmeye çalışıyorlar. Suudi Arabistan’da yaşanan zorunlu değişiklik ise İslam dünyası için umut verici görünüyor.
Hani diyoruz ya Türkiye düşerse bütün Müslümanlar kaybeder, İslam kaybeder diye.
Bunu görmek için daha ne yaşamamız lazım?
İslam Âlemini Suriyeli diktatör katil Esed mi temsil edecek?
Yoksa sinsi ve içten pazarlıklı İran mı?
Mursi’li Mısır, Eroğan’lı Türkiye ve Suudi Arabistan’ın liderliğindeki İslam dünyasını İsrail, ABD ve AB elbette istemez…
CHP-HDP-Paralel İhanet Çetesi ve MHP neden istemez?
Kafalarını Cumhurbaşkanlığı Sarayının klozetlerinden çıkarıp gerçek dünyanın büyük bir kırılmanın eşiğinde olduğunu görebilseler bu ihanet sarmalının içinde olmaya devam ederler miydi acaba?
Kuvvetle muhtemel evet!
Maalesef evet!
Vesselam!
Sinan KAVRAKOĞLU HAKKINDA
Sinan KAVRAKOĞLU... 1969 yılında Rize’de dünyaya geldi. İlk, orta ve lise eğitimini İstanbul’da tamamladı. Yüksek öğrenimini İ.T.Ü SMF DMYO’nda yapan Kavrakoğlu eğitimini yarım bırakarak 1990 yılında Çin Halk Cumhuriyeti’ne gitti. Burada yaklaşık 1 yıl kalarak Photo-finishing sistemlerine yönelik teknik eğitim aldı. İyi derecede İngilizce bilen Kavrak aile şirketinde ithalat ve dış ilişkiler sorumlusu olarak görev aldı. Avrupa ve Uzakdoğu’da birçok uluslararası fuar organizasyonuna katılan Kavrak sık sık yurt dışı ziyaretlerde bulundu. 1995 yılında evlendi ve 1998 yılında Beykoz’a yerleşti. 2002 yılında Kader Gür’le tanıştı ve Dost Beykoz’un gazete formatında yayınlanmasına öncülük eden isimlerden oldu. Haber Müdürü olarak başladığı Dost Beykoz kariyerine şu an Sorumlu Yazıişleri Müdürü olarak devam ediyor. Kavrak’ın www.antoloji.com sitesinde yayınlanan bazı şiir denemelerinin yanı sıra “Yazmış Bulunduk” ve “Dost Yazılar” adlı iki kitapta derlenmiş makaleleri yer almaktadır.
Sevgili Kuzenim Sinan,
Yazini okudum ve bazi yorumlar yapmak zorunda kaldim.
Oncelikle HDP’yi bilmem ama MHP bilirsin onlar da dincidir ve zaten o yuzden Akp’yi mecliste bazi konularda desteklemislerdir ve onlarin muslumanligindan hicbir suphem yok. CHP’ye gelince Chp de muslumandir fakat Ataturk’un kurdugu bir parti oldugu icin her zaman dini devletten ayirmayi dusunmuslerdir ve Laikligi benimsemislerdir. O yuzden bu iki parti senin dedigin gibi muslumanliga karsi degil bilakis Ataturk ilke ve inkilaplarini uygun goren ve kendi caplarinda kollamaya calisan partilerdir.
ikinci konu ise Esad konusu, Senin de cok iyi bildigin gibi senin reis bu herifle kardes gibiydi, ailecek birbirlerini ziyarte ederler beraber tatile cikarlardi ve hep kendisinden kardesim Esad diye bahsederdi. ne zaman ABD araya girip senin reis’e hey kocum biz bu herifi dusurmek istoruz o yuzden kardesligi falan birak adami hasta etme dedi o zaman Esad birdenbire katil, diktator gibi laflar ile anilmaya basladi bunu hic unutma cunku boyle bir doneklik dunya tarihinde gorulmemistir. ucuncu olarak da paralel dedigin herhalde cemaatden bahsediyorsun. Onlar ile anlasma yapan, gidip onlarin elini open hayir duasini isteyen gene senin reis diye adlandirdigin sahis idi. ne zaman is para konusuna geldi o zaman birbirlerine dusman oldular.
AKp secimde oy kaybederse Turkiyeye birsey olmaz dostlar rahat olun. Akp lilerin sorunu cok farkli bence. Dostlarimizin duzeni bozulacak, sirketlerinin isleri azalacak bedava/hazir isler tehlikeye girecek.
Problem olarak gorulen bu durumdur, gerisi mubalaga!