Kader GÜR
  • 22/03/2022 Son günceleme: 24/03/2022 22:45
  • 6.019

Süre olarak baktığınız zaman yarım asırdır şu fani dünyada yaşıyor, kendimizce bir şeyleri analiz etmeye çalışıyoruz.

Benim siyasete ilgi duyuşum bir heves ya da bir davetin sonucunda ortaya çıkan bir şey değildir. Tamamen yaşadığım olaylara toplumsal bakışımın sonucudur. Toplumsal sorunlara bireysel çözümlerin aslında çözüm olmadığını düşündüğüm, sorunların çözümünün ancak toplumsal olduğu zaman ülkeye katkı sağlayacağına inandığım için siyaseti takip ederek, yorumlama gereği duydum.

Çocukluğumdan bu güne kısa bir değerlendirme yaptığım zaman, dedelerimizin yaşadığı olağanüstü zorlu süreçlerin ardından bizim dönemimize geliyorum. Dedelerimiz, babalarımız hep yoklukla mücadele ederken, birçok değerimizi de muhafaza ederek, günümüze kadar taşımışlar.

Anavatan Partisi kurulup iktidara geldiği zaman ben 11 yaşındaydım. O zamanlar askeri darbecilerden ülkeyi devralan bir hükümetin ne anlama geldiğini bilemiyorduk belki ama toplumsal konulara ürettiği çözümlerden ya da çözümsüzlüklerden hep beraber etkileniyorduk.

Rahmetli Turgut Özal Türkiye'yi kasıp kavururken, diğer taraftan yokluk ve yoksulluk şikâyetleri hiç bitmiyordu. Ben o dönemlerde gaz lambasıyla ders çalıştığımızı, unu ekmeği, çayı, şekeri bakkaldan veresiye aldığımızı dün gibi hatırlıyorum. Ve hiç unutmamam gerektiğini de çok iyi biliyorum.

Demem o ki, Anavatan Partisinden herkes şikâyetçiydi. Fakat diğer taraftan, köylere elektrik, renkli televizyon, bilgisayar ve günlük yaşantımızda ihtiyaç duyulan birçok olanağa da ülkemiz kavuşmuştu. Ben çocuk aklımla, 'bu Turgut Özal kötü adam herkese kötülük yapıyor' zannederdim. Belki de muhalefetin baskın siyaseti karşısında öyle düşünüyordum. Sonra ton ton amca Cumhurbaşkanı oldu istikrarda bozuldu.

Sonraki yıllarda ülkemiz siyasetinde gizemini hiç bir zaman kaybetmeyen o acı gün geldi çattı. Cumhurbaşkanı Turgut Özal vefat etti. Ama o kötü adam dedikleri Turgut Özal'ın cenazesinde ülkemiz insanı sel oldu aktı. Ve Turgut Özal'ın kötü adam olmadığı ve bizi kandırdıkları ortaya çıksa da Özal artık yoktu.

Bu örnekten yola çıkarsak, bütün liderlerin bu ülkeye az çok bir şeyler kazandırdığını rahatlıkla görebilir, hepsinin kıymetli insanlar olduğunu anlayabiliriz.

Turgut Özal, Süleyman Demirel, Erdal İnönü, Bülent Ecevit, Mesut Yılmaz, Tansu Çiller, Necmettin Erbakan, Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu, Binali Yıldırım ve Recep Tayyip Erdoğan bizim jenerasyonun gördüğü liderlerdir... Bu tablo içinde, Turgut Özal, Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan ve Recep Tayyip Erdoğan Türk siyasetine damga vurarak simgeleşmişlerdir. Ve bugün hala o isimleri konuşuyoruz, onlara yapılanlar veya onların yaptıklarıyla siyaset üretmeye devam ediyoruz. Her vefat yıldönümlerinde kabirleri başında onları anıyor, ülke çapında anma ve anlama programları organize ediyoruz.

Türkiye belki de, Necmettin Erbakan'ın cenazesi gibi bir cenaze görmemiştir. Erbakan'ın taşıdığı misyon itibari ile de toplumun yüreğinde ayrı bir yeri vardı. Çünkü toplum ona güveniyordu. Merhum Erbakan'ın hayatındaki her aşamanın ayrı bir sosyolojik tarafı vardır. Bu aşamalardan birisi de Erbakan Hoca'nın Balıkesir Edremit İlçesi Altınoluk Mahallesi'ndeki konutudur.

Erbakan Hoca'nın siyasi hayatında en önemli kararların alındığı yerdir Altınoluk. Nice devlet adamları orada stratejiler belirlemiştir. Erbakan Hoca oralarda binlerce insana yol göstermiştir. Erbakan'ın Altınoluk'ta olduğu zaman oralarda adım atacak yer olmazdı. Kendisi olmadığı zamanda gittiğiniz de de mutlaka sizi birileri karşılar, çayınızı içer yemeğinizi yer ve öyle dönersiniz. Ve kafanızda farklı bir Erbakan aşkı ile keyifle anlatırsınız yaşadıklarınızı.

Diğer liderlerle ilgili de bu cihette kaleme alınabilecek çok şey vardır şüphesizi ki, örneğin merhum Süleyman Demirel'in kabrinin Isparta Atabey ilçesi İslamköy'de olması gibi.

Buradan anlıyoruz ki, ülkeyi yöneten her lideri ardından yıllarca konuşuyoruz. Bu gerçekleri görerek, yaşayan bir insan olarak Recep Tayyip Erdoğan'ı bizden sonraki nesillerin en az 100 yıl konuşacağını rahatlıkla söyleyebilirim.

Amma velâkin bir eksikliği düzeltme gereği duyuyorum... Erbakan'ın hocanın hayatındaki Altınoluk detayına, Süleyman Demirel'in İslamköy'üne dikkati çekerken, Recep Tayyip Erdoğan'ın Rize Güneysu ayrıntısını da bir Güneysulu olarak çok önemsiyorum.

Biz memleketimizi seviyoruz ve her fırsatta gidiyoruz. Hiç gitmezsek, rahmetli anamızın mezarlığını en az yılda iki kez ziyaret etme gereği duyuyoruz. Kurban Bayramında Güneysu'da olmaya çok gayret ediyoruz. Cumhurbaşkanı da her fırsata Güneysu'ya gidiyor. Ana baba ocağını ziyaret ediyor, bazen denk düştüğümüzde oluyor. Evlerimiz yakın olduğu için Cumhurbaşkanı'nın her gelişinde Güneysu'daki olağanüstü durumu yaşıyoruz. Tabii ki bize gurur veriyor, mutlu oluyoruz, hele de onunla bir iki kelam ettik mi, deme keyfimize, uçuyoruz.

Biz bu duyguları yaşarken, bizimle aynı duyguları yaşamak isteyen binlerce insan, gerek Erdoğan varken, gerek Erdoğan yokken Güneysu'ya akın ediyor. Erdoğan yokken gelenler çoğunlukla konutunu görmek istiyor. Bizim evin önünde o anda kim varsa, 'Reisin evi nerde' sorusuyla günde en az 10 defa muhatap oluyor. Konutu gösteriyoruz da, misafiri ağırlayamıyoruz. Gelen, konutun önünde bir fotoğraf çektirip dönüyor. Oysa Recep Tayyip Erdoğan'ın konutuna gelen bir fotoğrafla geri dönmemeli. Erdoğan'ı yaşamalı. Birileri onu karşılamalı, çay, yemek, istirahat. Bütün bunlar kendisine sunulmalı.

Çünkü Erdoğan'ın Güneysu'daki konutu kendisi olmasa da Erdoğan'ı hissettirmeli. O kapı da devletin bir kapısı.

Rize sapağından Güneysu yönüne döndüğünüzde önemli bir yere doğru gittiğinizi fark ediyorsunuz. Çünkü görsellik size bunu yaşatıyor.

Fakat Üsküdar Kısıklı Caddesinden geçerken hissettiğiniz devlet ciddiyet ve şefkatini Rize Güneysu ilçesi Estergon Caddesinden Erdoğan’ın konutuna çıkarken hissedemiyorsunuz.

Güneysu varabileceği en üst noktaya varmıştır. Eminim ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan, 100 yıl daha konuşulacak olan kendisiyle birlikte, ana baba ocağı olan Güneysu’yu da unutturmayacak hamleleri yapacaktır.

Yazarın Yazıları