“Artık yereli bırakıp büyük fotoğrafa bakmak lazım… 31 Mart 2024 Yerel Seçimlerinde AK Parti’nin ağır bir yenilgi alması moralleri bozunca büyük fotoğrafı biraz ihmal ettik.
”
Zaten yerel diye de bir şey kalmadı… Muharrem Ergül’ün deyimiyle her şeyde olduğu gibi Dost Beykoz’da ulusal oldu.
Gelelim büyük fotoğrafa… Türk milleti olarak hepimizin bir PKK hassasiyeti var. Çünkü ülkemiz bu terör belasından kaynaklı çok büyük bedeller ödedi. Hem canlarımız gitti. Hem de ekonomik kaybımız çok yüksek. Geçmişi kısaca özetlemek gerekirse, FETÖ örgütlenmesi sayesinde geçmişimizde terörü temizleme konusunda çok başarılı olduğumuz söylenemez. Boş dağları bombaladığımız çok olmuştur.
Ama gel gör ki, FETÖ kumpası ortaya çıktıktan sonra, devletin kılcal damarlarında yapılan temizlikle birlikte terörle daha bir başa çıkar olduk. Savunma Sanayii konusunda da daha hızlı yol aldık. Demek ki içimizdeki hainleri temizleyebilsek güçlenmemiz daha bir hızlı olacak.
Dünyanın hiçbir yerinde sebepsiz yere bir taş yerinden oynamaz. Oynatmazlar… ABD, İsrail ve Batılı güçlerin Ortadoğu üzerinde 100 yıllık planları olduğunu Türk Milleti olarak artık bilmeyenimiz yok. Vatansever insanlar yıllarca bizi bu konunda uyarmışlardır. Artık uyarılma aşamasını geçip bizzat sürecin içinde olduğumuzu görüyoruz.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın son süreçte, İsrail’in yayılmacı politikalarının Türkiye sınırına dayanma ihtimalini sürekli vurgulaması boş bir ifade değildir. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yeni bir süreci başlattığının en somut işaretidir. Kelimelere sadece kelime olarak bakmayın.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Grup Toplantısında, PKK elebaşı Öcalan’a yönelik çağrısı da Erdoğan’ın bu açıklamalarından bağımsız mıdır? Asla değildir! Ve bu ifadeler günlük siyaseti fazlasıyla aşan ve herkesin aklının kesebileceği türün çok derinindedir. ABD ve İsrail’in bin yıldır bu topraklarda kardeşçe yaşadığımız Kürtlerle bizi düşman etme çabalarının bir sonuç vermeyeceği, PKK’nin derdinin Kürtler olmadığı açıkça ortaya çıkmıştır. Devletimiz bu bulanık suyu daha da berraklaştırmaya çalışmaktadır.
Çünkü Kürtlerin Türkiye’de hiçbir sorunu yoktur. Kürtlerin vatanı Türkiye’dir. ABD’nin Suriye topraklarında Kürt Devleti kurma politikalarının, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin stratejileri sonucunda Kürtleri vatansız bırakma politikasına dönüştüğünü birilerinin anlatması gerekiyordu.
Okyanus ötesinde üretilen politikalar, ABD’nin Ortadoğu’ya yerleşme ve Türkiye’ye gözdağı verme çabasından başka bir anlam taşımıyor artık. Vatansever Kürt kardeşlerimiz, ABD’nin içinde olduğu işlerin nasıl sonuçlandığını görerek yaşadı yüzyıllardır. ABD’nin müdahalesi sonucu ihya olan bir toprak parçası dünyada yoktur.
Devlet Bahçeli’nin sözleri, Kürtlerin vatanlarının Türkiye olduğunu temellendirmektedir. Başka bir devlete ihtiyaçları yoktur. Onun için, ‘silahları bırakın gelin’ dedi Devlet Bahçeli. Yani bu bir devlet stratejisi.
Öngörü ve devlet aklını idrak edemeyen arkadaşlarımız Devlet Bahçeli’yi utanmasalar vatan haini ilan edeceklerdi. Unutmayın, o Devlet Bahçeli ki, ülke menfaatleri gereği partisini Meclis dışında bırakarak seçim kararı alan bir siyasetçidir.
Devlet Bahçeli’ye ve MHP’ye yüklenmiş bir sorumluluk vardır. İşte Bahçeli’nin sözlerini öyle abuk subuk yorumlayanlar bu sorumluluk duygusunu kavrayabilecek tecrübeden uzak oldukları için iç siyaset kirlenmektedir. Keşke CHP Genel Başkanı Özgür Özel, açık artırma misali ‘el yükseltiyorum’ demeseydi.
Ne dedik, dünyanın hiçbir yerinde sebepsiz yere bir taş yerinden oynamaz. Devlet Bahçeli’de sözleriyle taşları yerinden oynatma gereği duyuyorsa “DEVLET”in buna ihtiyacı olduğundandır. Ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Cumhur İttifakı tarafından açılan tarihi fırsat penceresinin kişisel hesaplara kurban edilmemesini ümit ediyoruz” şeklindeki sözleri de ABD ve İsrail’in Ortadoğu üzerinde yürüttükleri 100 yıllık politikayı çürütme ve etkisizleştirme stratejisinin gereğidir.
Silahlı Kuvvetlerimiz yarın teröristina bomba yağdırdığı zaman kimse, “Türkiye Kürtleri katletti” yalanına sarılamayacak…
Bu vatan topraklarında yaşayan insanlar olarak çok uyanık olmalıyız. Batı hayranlığı ile aile yapımızı darmaduman eden zihniyet insanımıza da vurdumduymazlığı kanıksatmaya çalışıyor. Asla vurdumduymaz olamayız. Tehlike gerçekten kapımızda… TUSAŞ’a yapılan terör saldırısı canımızı yaktıysa da, emperyalistlerin ülkemizi ne kadar dikkatli izlediklerini anlamak bakımından ödediğimiz bir bedeldir. Bundan sonra bedel ödemeden güçlenmeyi de öğrenmeliyiz…
Tüm görev şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
Yolun açık olsun Türkiye Cumhuriyeti Devleti.
YORUMLAR