A. Raif ÖZTÜRK
  • 01/01/1970 Son günceleme: 28/10/2012 23:11
  • 11.164

Tüm sürtüşmelerin gerçek ve ana sebepleri aslında bellidir:

        ·        “Yanlış veya eksik bilgi”.

·        “Kanaatsizlik nedeniyle menfaatperest davranış.”

·        Bir de, “art niyet ve su-i zan…”

Hangi konuyu ele alırsak alalım, şu ana kriterler, tüm sürtüşmelerin ve tartışmaların ana sebepleri olduğu görülür. Birçok tâli sebepler de eklenebilir.

Demek ki art niyet yok ise veya yanlış ve eksik bilgilendirilmiyorsak, bir de menfaatperest davranmıyor isek aramızda sürtüşme ve tartışma pek olmayacak demektir. Bunları örnekleriyle arz edeceğim.

 

Rastgele örnekler alalım:

·        İnanç ve inançsızlık çatışmaları.

Hz. Ömer inançsızken, Hz. Muhammed (SAV) ile sürekli çatışma hâlindeydi. Hattâ O’nu (SAV.’i) mutlaka öldürmeyi, gönüllü olarak o üstlenmişti. Gerçekleri doğru kaynaktan öğrendikten sonra, yani doğru bilgi aldıktan sonra ise Hz. Ömer, Hz. Muhammed SAV.’in en önemli, en yakın, en sevgili ve en güvenilir bir dostu olmadı mı?

Yeri geldiği zaman, “Yâ Muhammed, ben seni, anam, babam ve canımdan daha çok seviyorum. Canım sana fedâ olsun” demiyor muydu?...

Bu söylediklerini, her zaman ve her yerde fiiliyatıyla da ispat etmiyor muydu?... Evet, Hattab oğlu Ömer’e ne oldu da, 180 derece dönüş yaptı? Kin kustuğu, nefret ettiği ve öldürmeyi bile göze, hatta karara aldığı kişiyi, niçin bu kadar çok sever hâle geldi?

Sadece; yanlış veya eksik bildiklerinin üzerlerine bir sünger çekerek, öğrendiği doğru bilgileri uygulamaya koydu, değil mi? Olay işte bu kadar net…

Günümüzde de ileri yaşlara kadar İslâm’a, Kur’ân-a ve tüm mukaddeslere sövdüğü halde, gerçekleri öğrendikten sonra, bu uğurda canını bile feda etmekten sakınmayan bahtiyarların sayısı hiç de az değildir...

Türk-Kürt, alevi-sünnî, inançlı-lâik, karı-koca tartışmaları veya aklınıza ne gelirse, hepsinin altında yukarıda arz ettiğim üç ana faktör yatmaktadır.

Yalnız burada çok önemli bir nokta daha var:

·        Herkes, kendi bildiklerini doğru biliyor veya öyle zannediyor. Hal böyle olunca, acaba gerçek doğruları nereden öğreneceğiz?...

Cevap da çok net ve çok basit:

·        Her şeyin en doğrusunu bilen, sınırsız ilim ve Kudretiyle hiçbir şeye muhtaç olmayan, Samed, mutlak Âdil ve merhametli olan, tüm insanlığı yaratıp seven ve onlara doğruları gösteren Yüce Allah’tır. c.c.

Evet, O’nun c.c. sözleri ve yine O’nun c.c. âyet-i Kerîmelerle bildirdiği ve Yüce Peygamberinin (SAV) sözleri, doğruların en doğrusudur.

Birkaç örnek âyet-i Kerîme arz edeyim.

·        Kuşkusuz sen, gönderilmiş elçilerdensin.” (Yasin S., 3. Âyet.)

·        Biz seni; sırf Kur'ân'la müjdelemen ve uyarman için, gerçeğin ta kendisi olarak gönderdik.(Bakara S. 119. Â. & Âli İmran S., 20. Âyet.)

·        De ki: “Ey insanlar! Ben sizin hepinize Allah tarafından gönderilen Peygamberim. O ki, göklerin ve yerin hâkimiyeti O'na aittir. O'ndan başka ilah yoktur. Hayatı veren de, ölümü yaratan da O'dur.” Öyleyse siz de Allah'a ve O'nun bütün kelimelerine iman eden o ümmî Nebîye, o Resule inanın. Ona tâbi olun ki doğru yolu bulasınız. (7. Sûre, 158. Âyet.)

·        Ey Resûlüm! Biz seni bütün insanlığa rahmetimizin müjdecisi, azabımızın uyarıcısı olarak gönderdik, lâkin insanların ekserisi bunu bilmezler. (34. S., 28. Âyet, ve 35. S., 24. Âyet.) 

·        Biz resullerimize ve iman edenlere, hem dünya hayatında, hem de şahitlerin çağırılıp dinlendiği günde, elbette yardım ederiz. (40. S., 51. Âyet.)

Yukarıdaki İlâhî mesajlardan çok net anlaşıldığına göre, tüm insanlık için MODEL ve REHBER olarak gönderilmiş olan Hz. Muhammed’in (SAV) emir ve yasakları, bizler için MEHENK olacak. Ondan sapmalar nispetinde de haklılık iddia edilemeyecek. Uzlaşmalarda “BANA GÖRE” değil, “Âyet ve Hadislere göre” değerlendirmeler yapılacaktır.

·        Herhangi bir cihazın kullanım kılavuzuna göre hareket edildiğinde, nasıl ki sağlıklı verim alınıyorsa, insanlığın kullanım kılavuzlarına (Âyet ve Hadîslere)göre hareket edildiğinde de, o derece sağlıklı, mutlu, huzurlu ve sürtüşmesiz bir hayat yaşayacağız...

 

Mefhum’u muhâlife göre bakıldığında ise “Âyet ve Hadîslerden, yani model ve rehberlerden ne kadar uzaklaşır veya uzaklaştırılır isek, o derece anlaşmazlıklar ve sürtüşmeler yaşayacağız…”

·        Şimdi; iç ve dış şer güçlerin; yazılı ve sözlü medyayı, milyarlar harcayarak, niçin ele geçirdiklerini ve çok sinsi bir şekilde (yanlış haberlerle, maksatlı dizilerle ve yanıltıcı propagandalarla) halkı, bu rehber ve modelden soğutmak için kullanmalarının sebebini, daha iyi anladık, değil mi?... Vesselâm.

Yazarın Yazıları