Hem de âlemlere Rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed’in (SAV) vârislerinden ve asrımıza imzasını atmış olan en mühim İslâm âlimi, Bediüzzaman Hz.’den öğrendim.
Evet, gerçekten “bunlar da nerden çıktı” diye, çok merak ediyorduk değil mi?
Acaba bu anarşistler ve çapulcular, durup dururken mi yetiştiler?
Acaba onlar çok mu haksız? Veya haklı yönleri yok mu?
Acaba bizler çok mu masumuz?... Titizlikle bir inceleyelim ve görelim bakalım.
Meselâ: Bağınızı, bahçenizi emanet ettiğiniz görevli, eğer gerekli bakımı ve ilâçlamaları yapmaz ise bağdaki ağaçların kurumaları, kurtlanmaları veya böceklenmeleri kaçınılmazdır. Eğer siz bu korkunç manzarayı gördükten sonra o görevliye, “bu ne hâl, niçin görevlerini yapmadın” gibi sorular sorduğunuzda, görevlinin “o kurtları ve böcekleri, ağaçların üstüne BEN Mİ KOYDUM? Beni niçin suçluyorsunuz?” demeye hakkı olur mu?
Fıtrat kanunlarında; bir şeyler ihmal edildiğinde, bazı acı neticeler elbette kaçınılmazdır.
Şu ülkelerdeki çapulcu veya anarşist meselesi de işte aynen böyledir.
“Sen Kendini HAK ile meşgul etmezsen, Bâtıl seni işgal edecektir.(İ.Şafi)”
“Evet, ihtilâl-i Fransevîde (Fransız ihtilâlinde) hürriyetperverlik (liberalizm, geniş açılı özgürlük) tohumuyla ve aşılamasıyla sosyalistlik türedi, tevellüd etti (doğdu). Ve sosyalistlik ise bir kısım mukaddesâtı tahrip ettiğinden, aşıladığı fikir, bilâhare Bolşevikliğe (komünistliğe) inkılâp etti (dönüştü). Ve bolşeviklik dahi, çok mukaddesat-ı ahlâkiye ve kalbiye ve insaniyeyi (insanlığın mukaddesatını, ahlâkını, kalbini ve insanlığını) bozduğundan, elbette, ektikleri tohumlar hiçbir kayıt ve hürmet tanımayan anarşistlik mahsulünü verecek. (Anarşist üretecek.) Çünkü kalb-i insanîden (insanlığın kalbinden) hürmet ve merhamet çıksa, akıl ve zekâvet, o insanları gayet dehşetli ve gaddar canavarlar hükmüne geçirir. Daha siyasetle idare edilmez.
Ve anarşistlik fikrinin tam yeri ise, hem mazlum kalabalıklı, hem medeniyette ve hâkimiyette geri kalanlar, ÇAPULCU kabileler olacak…” (5. Şua, 15. Mesele.)
Son paragrafa kadar hastalık, yani ülke bahçesinin yürekler acısı hâle nasıl düştüğü açıklanmış. Yani “sen Hakkı ihmal edersen, yukarıdaki aşamalarla BÂTILA dönüşerek gelinecek noktalar” tek-tek anlatılmış.
Son paragrafta ise çâre ve çözüm vurgulanmış. Yani, masum bir ülke insanlarını özellikle Güneydoğu halkını, medeni ihtiyaçlar bakımından GERİ bırakırsanız ve hâkimiyet konusunda da onları dışlarsanız, orada yetişecek olan anarşistlerden ve çapulculardan, (yani, o bağdaki kurtlanmalardan ve böceklenmelerden) sizler sorumlu olursunuz…
-“Onları ben mi yetiştirdim?”diyemezsiniz. Yoksa o bahçıvan gibi aciz ve komik duruma düşersiniz… Çünkü dış şer güçler ve rakip ülkeler, güzel ülkemize sürekli ağız şapırdatmaktadırlar. Sizin her türlü İHMALLERİNİZİ, çok iyi değerlendirmektedirler.
Gezi olayları sonrasında Başbakan vekili Sn. B. Arınç ile görüşmeye giden heyet, özellikle gezi parkıyla ve ağaçlarla hiç alâkası olmayan;
A) 3. KÖPRÜNÜN DURDURULMASINI istediler.
B) Üçüncü HAVA ALANININ durdurulmasını istediler.
C) Boğazlar konusunda LOZAN anlaşmasını iptal edecek olan KANAL-İSTANBUL PROJESİNİN iptalini bile istediler. Evet, GEZİ olayıyla kel alâka taleplerdi, fakat esas sebep belli.
Çok net anlaşılıyor ki: Ülkeye yayılmaya çalışılan olaylar, GEZİ ile hiç ilgisi yokmuş!
Demek ki; Bediüzzaman Hz.’nin teşhisi de ÇÖZÜM önerileri de TAM İSABETLİYMİŞ…
Bu çözüm önerilerine o zaman kulak verilseymiş, güzel ülkemiz 30 000 küsur şehit vermeyecek, bugün beklide “muasır medeniyetlerin zirvesinde” olacakmış.
NOT: Çapulcu kelimesinin sözlük anlamı= Düzene aykırı davranışlarda bulunan, düzeni bozan anlamına gelen bir yerme ifadesidir. (Bkz. Vikipedi.) Çapul (Yağma, talan, plâçka, yani Vurgun.) yolu ile başkasının malını alan, talancı, yağmacı, plâçkacı. (Bkz.TDK)
ÖZET ANLAM: Hak-Hukuk, prensip, kanun, düzen tanımayan, bozguncu.
Konuya TAC: Bakara Sûresi, 11 & 12. Ayetler:
-Ne zaman onlara: “Yeryüzüne fesat saçmayın! ” denilse, “Biz sadece barışçıyız, ortalığı düzeltmekten başka işimiz yok! ” derler. Gözünüzü açın, bunlar BOZGUNCULARIN tâ kendileridir, lâkin şuurları yok, farkında da değiller...(2./11-12.)
Anahtar Kelimeler: