Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK

Terörist ve çapulcu, nasıl yetişir?

Hint keneviri nasıl yetişir, bilmiyorum ama terörist ve çapulcu nasıl yetiştiğini öğrendim.

Hem de âlemlere Rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed’in (SAV) vârislerinden ve asrımıza imzasını atmış olan en mühim İslâm âlimi, Bediüzzaman Hz.’den öğrendim.

Evet, gerçekten “bunlar da nerden çıktı” diye, çok merak ediyorduk değil mi?

  • Acaba bu anarşistler ve çapulcular, durup dururken mi yetiştiler?

  • Acaba onlar çok mu haksız? Veya haklı yönleri yok mu?

  • Acaba bizler çok mu masumuz?…  Titizlikle bir inceleyelim ve görelim bakalım.

Meselâ: Bağınızı, bahçenizi emanet ettiğiniz görevli, eğer gerekli bakımı ve ilâçlamaları yapmaz ise bağdaki ağaçların kurumaları, kurtlanmaları veya böceklenmeleri kaçınılmazdır. Eğer siz bu korkunç manzarayı gördükten sonra o görevliye, “bu ne hâl, niçin görevlerini yapmadın” gibi sorular sorduğunuzda, görevlinin “o kurtları ve böcekleri, ağaçların üstüne BEN Mİ KOYDUM? Beni niçin suçluyorsunuz?” demeye hakkı olur mu?

Fıtrat kanunlarında; bir şeyler ihmal edildiğinde, bazı acı neticeler elbette kaçınılmazdır.

Şu ülkelerdeki çapulcu veya anarşist meselesi de işte aynen böyledir.

“Sen Kendini HAK ile meşgul etmezsen, Bâtıl seni işgal edecektir.(İ.Şafi)

  • Yani: Fıtrat boşluk tanımaz…
  • Şimdi konuya tam odaklanarak, Bediüzzaman Hz.’ne  kulak verelim:

“Evet, ihtilâl-i Fransevîde (Fransız ihtilâlinde) hürriyetperverlik (liberalizm, geniş açılı özgürlük) tohumuyla ve aşılamasıyla sosyalistlik türedi, tevellüd etti (doğdu). Ve sosyalistlik ise bir kısım mukaddesâtı tahrip ettiğinden, aşıladığı fikir, bilâhare Bolşevikliğe (komünistliğe) inkılâp etti (dönüştü). Ve bolşeviklik dahi, çok mukaddesat-ı ahlâkiye ve kalbiye ve insaniyeyi (insanlığın mukaddesatını, ahlâkını, kalbini ve insanlığını) bozduğundan, elbette, ektikleri tohumlar hiçbir kayıt ve hürmet tanımayan anarşistlik mahsulünü verecek. (Anarşist üretecek.) Çünkü kalb-i insanîden (insanlığın kalbinden) hürmet ve merhamet çıksa, akıl ve zekâvet, o insanları gayet dehşetli ve gaddar canavarlar hükmüne geçirir. Daha siyasetle idare edilmez.

Ve anarşistlik fikrinin tam yeri ise, hem mazlum kalabalıklı, hem medeniyette ve hâkimiyette geri kalanlar, ÇAPULCU kabileler olacak…” (5. Şua, 15. Mesele.)

  • Şimdi bu hârika reçeteyi beraberce tahlil edelim:

Son paragrafa kadar hastalık, yani ülke bahçesinin yürekler acısı hâle nasıl düştüğü açıklanmış. Yani “sen Hakkı ihmal edersen, yukarıdaki aşamalarla BÂTILA dönüşerek gelinecek noktalar” tek-tek anlatılmış.

Son paragrafta ise çâre ve çözüm vurgulanmış. Yani, masum bir ülke insanlarını özellikle Güneydoğu halkını, medeni ihtiyaçlar bakımından GERİ bırakırsanız ve hâkimiyet konusunda da onları dışlarsanız, orada yetişecek olan anarşistlerden ve çapulculardan, (yani, o bağdaki kurtlanmalardan ve böceklenmelerden) sizler sorumlu olursunuz…

-“Onları ben mi yetiştirdim?”diyemezsiniz. Yoksa o bahçıvan gibi aciz ve komik duruma düşersiniz…  Çünkü dış şer güçler ve rakip ülkeler, güzel ülkemize sürekli ağız şapırdatmaktadırlar.  Sizin her türlü İHMALLERİNİZİ, çok iyi değerlendirmektedirler.

 

  • Şimdi çok iyi anlaşılan üç konu var:
  1. Bediüzzaman Hz.’nin Güneydoğu’ya “Medresetüz-zehra” adında tam teşekkülü (hem FEN ilimlerini hem de DİN ilimlerini içeren) bir Üniversite kurulması için, o günkü padişahlara şiddetle ISRAR etmesinin sebepleri, şu acı neticelerden sonra çok iyi anlaşıldı. Bilindiği gibi, bir bölgeye Üniversite kurulunca, o bölgeyi ticaret, sanayi, hizmet ve zenginlik bakımından da beslemek ve geliştirmek zorundasınız…
  2. Güzel ülkemizdeki ve özellikle Güneydoğudaki kalkınma hamlelerini, dış ŞER güçlerin, NİÇİN ısrarla engellemek istedikleri, taşeron olarak kullandıkları PKK, DHCKP vs. terör örgütlerine, iş makinelerini niçin yaktırdıkları da çok iyi anlaşılıyor.
  3. Dış şer güçlerin taleplerini ve talimatlarını yerine getirmek için, içimizden bazı kurumların nasıl beslendiğini ve niçin kullanıldığı daha iyi anlaşıldı…

Gezi olayları sonrasında Başbakan vekili Sn. B. Arınç ile görüşmeye giden heyet, özellikle gezi parkıyla ve ağaçlarla hiç alâkası olmayan;

A) 3. KÖPRÜNÜN DURDURULMASINI istediler.

B) Üçüncü HAVA ALANININ durdurulmasını istediler.

C) Boğazlar konusunda LOZAN anlaşmasını iptal edecek olan KANAL-İSTANBUL PROJESİNİN iptalini bile istediler. Evet, GEZİ olayıyla kel alâka taleplerdi, fakat esas sebep belli.

  • Yani her yönden ülkemizin kalkınmasının, mutlaka engellenmesini istediler

 Çok net anlaşılıyor ki: Ülkeye yayılmaya çalışılan olaylar, GEZİ ile hiç ilgisi yokmuş!

Demek ki; Bediüzzaman Hz.’nin teşhisi de ÇÖZÜM önerileri de TAM İSABETLİYMİŞ…

Bu çözüm önerilerine o zaman kulak verilseymiş, güzel ülkemiz 30 000 küsur şehit vermeyecek, bugün beklide “muasır medeniyetlerin zirvesinde” olacakmış.

 

  • Bu konuyu özellikle kaleme almamın çeşitli sebepleri var:
  1. Bu günlerde yeni yeni acılar ve provokasyonlar sahnelenirken, bu acı olaylardan ders alarak, hiç olmazsa bu günden sonra bu tür tuzaklara düşmeyelim.
  2. Gezi ve müteakip olarak benzer olayları bahane edilerek, ülkemize ne gibi korkunç tuzaklar kurulmak istendiğini, daha fazla bedel ödemeden net fark edelim.
  3. Dostlarımızı ve ırkçılığı körükleyen düşmanlarımızı, artık canlarımız yanmadan, şehitler vermeden ve bedeller ödemeden tanıyalım ve onlardan sakınalım.
  4. Bazı kimselerin “..ben de çapulcuyum” diyerek, bilinçli bir şekilde neleri kamufle etmeye çalıştıklarını veya bazı saf kimselerin de bilinçsiz olarak kimlere hizmet ettiklerinin bilinmesini istedim.
  5. ..Ve, Hz. Muhammed’in (SAV) en önemli vârislerinden olan, Bediüzzaman Hz.’nin, insanlık için ne kadar büyük bir NİMET olduğunu, daha iyi idrak edelim istedim…

NOT: Çapulcu kelimesinin sözlük anlamı= Düzene aykırı davranışlarda bulunan, düzeni bozan anlamına gelen bir yerme ifadesidir. (Bkz. Vikipedi.) Çapul (Yağma, talan, plâçka, yani Vurgun.) yolu ile başkasının malını alan, talancı, yağmacı, plâçkacı. (Bkz.TDK)

ÖZET ANLAM: Hak-Hukuk, prensip, kanun, düzen tanımayan, bozguncu.

Konuya TAC: Bakara Sûresi, 11 & 12. Ayetler:

Ne zaman onlara: “Yeryüzüne fesat saçmayın! ” denilse, “Biz sadece barışçıyız, ortalığı düzeltmekten başka işimiz yok! ” derler. Gözünüzü açın, bunlar BOZGUNCULARIN tâ kendileridir, lâkin şuurları yok, farkında da değiller…(2./11-12.)

A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK HAKKINDA

A. Raif ÖZTÜRK... 20 Nisan 1950 yılında Tekirdağ Çorlu’da doğan Raif Öztürk, ilkokulu Çatalca’da okudu. O dönemin şartlarına göre eğitimini ve iş yaşantısını birlikte sürdürmeyi hedefleyen A. Raif Öztürk, Meslekî Ortaokulu Paşabahçe’de sürdürerek, Sultanahmet Meslek Lisesi’nde özel olarak Makine Yüksek Teknik Ressamlığa devam etti. Türkiye Şişe ve Cam fabrikalarında 26 sene ‘Robotik ve Tam Otomatik Makineler Üretim Hattı Makine Teknisyenliği’ & Fabrika Vardiya amirliği yaptı. ‘Özel Araştırma, Geliştirme ve Eğitmen’ (ARGE) görevlisi olarak 1980’de İngiltere’ye, 1986 yılında da Japonya’ya giden yazarımız, dönüşünde de Meslek Lisesi mezunlarına, (Üretim makinaları, Kalite çemberleri ve beyin fırtınası teknikleri hakkında) iş programlamaları, eğitmenlik, rehberlik ve liderlik dersleri verdi. 1990 yılında Türkiye Şişe Cam Fabrikalarından kendi isteğiyle emekli olan A. Raif Öztürk, Öz Emek Spor Ltd. Şt. Mağazalarını açarak, hâlen işletmeye devam etmektedir. 1990’lı yıllarda bir yıl Diksiyon, bir yıl Osmanlıca, iki yıl da Arapça eğitim alan Öztürk, Halen (1962’den beri) Beykoz, Kavacık’ta ikamet etmektedir. Hiç Kur’ân bilmeyen 30-40 kişiye; aynı anda ve 10 Saatte Kur’ân öğretme uzmanı olan yazarımız, 2014 yılında Sakarya Üniversitesinden “Eğitimciye Eğitim” adıyla eğitim aldıktan sonra, “DEĞERLER EĞİTİMİ UZMANI” sertifikası kazanarak, Beykoz Milli Eğitim Müdürlüğünde ve ülkenin çeşitli illerinde 6 yıldan beri konferanslar ve görsel seminerler vermektedir. Yazarımızın, 2002 yılından bu yana; ‘Fikir Bahçesinden BİR DEMET’, “Derdim bana DERMAN imiş”, ‘Biyoenerji ve Kozmik Bilimin ışığında ŞİFA OLAYI’ adlı Belgesel, tevhid ve tefekkür içerikli kitapları yayınlandı. Sn. Öztürk Ulusal ve Uluslararası Sempozyumlarda, 2015’te Kastamonu Üniversitesinde ve 2018’de Ukrayna Üniversitesindeki sunumlarda kürsü almış olup, hâlen köşe yazılarına ve Kitap çalışmalarına devam etmektedir. 2006 Yılından beri “Dost Beykoz Ailesi” mensubudur…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER