Elif ÇELİK
  • 30/07/2019 Son günceleme: 30/07/2019 20:03
  • 8.633

Neyin tekerleği olur? Arabanın tekerleği, kamyonun tekerleği, minibüsün tekerleği, bisikletin tekerleği...

Beykoz'da yeni Belediye Başkanımız, 7 tepeli Beykoz'u hâlâ Zeytinburnu Ovası sandığından, maşallah bisiklet üzerinden inmiyor. Polis bisikletli, Belediye memuru bisikletli; yetmedi kendi bisikletli... Bir bisiklet aşkıdır gidiyor, Allah sonumuzu hayır etsin... Lakin başlıkta da yazdığım gibi tekerleğe de dikkat etmek lazım. Çünkü malumunuz, ön teker nereye giderse arkasındaki de onu takip ediyor. Beykoz'da "ata yadigârı" cam ocağını yeniden yaşatalım dedik; Sağ olsun Belediye Başkan Yardımcılarımız, "Öncelik bisiklet abla" diyor. Çünkü şu sıralar Beykozlu derdini anlatmak istiyorsa, bisikletle gezmek gerekiyor. Niye? Çünkü öndeki tekerlek nereye giderse, arkasındaki tekerlek de onu takip ediyor.

Bakın beyler!

Sizlerle Elif bacınız, Elif ablanız falan gibi değil, amcoğlunuz Nurettin gibi konuşacağım. Çünkü belli ki size nazik nazik hanım gibi anlatınca olmuyor.

Bu ocağı açtım açalı Allah şahidim, cehennemi daha gitmeden dünyada yaşadım. Aylarca boş yere kira verdim; Devlet destek olacak yerde bana sağolsun hep bir zorluk çıkarttı. Tam her şeyi tamamladım dedim; işyerimin tepesine yıldırım düştü. "Aha kızım, şimdi halloldu artık" dedim; çocuk doğdu, hastalık falan derken... Al işte 1600 derece sıcaklığa elimde demir bakıyorum şu an... 

Eksik olmasın Sayın Cumhurbaşkanımız da tuzu-biberi oluyor sürecin... AKP kaybettikçe hırsını elektriğe-akaryakıta zam yaparak almaya çalışıyor. Ama bana da geldikçe geliyor, haberiniz olsun...

Lafı geçince hemen "Hedefimiz Avrupa Birliği" derler. Avrupa'da böyle mi oluyor? Gidip araştırın bakalım: Avrupa'da cam işçiliği, en zor işler sırasında birinci sırada... Peki ne yapıyorlar? İtalya'da Hükümet cam üreticilerini destekliyor. Giderlerine ortak oluyor. Teşvik ediyor. Cam gibi ata yadigârı olan, mesleki anlamda kadını-erkeği elele verip geliştirmemiz gereken bir sektörü "yok" sayıyoruz. Seçim öncesi "Beykoz'da cam seferberliği başlayacak" diyen siyasilerin tamamının verdiği vaadleri, sözleri unutuyoruz. 

Ben kadın olarak verdiğim sözü tutuyorum beyler; sizlerde azıcık kızarma oluyor mu? "Boşver ya, Elif bırakır yakında, ortalığı karıştırdığıyla kalır" diyen ve toplumun 'adam' dediği zatlar. Size söylüyorum. Bir gram olsa utancınız var mı?

Tüm zorlukları aştım çok şükür, tüm zorlukları... Şu an bırakın Beykoz'u İstanbul'u benim cam ocağım gibi bir yer Türkiye'de yok. Daha da iyi olacağız. Önceliği Beykozlu gençlere vererek, geleceğe usta da yetiştireceğim. Sözüm sözdür benim: Dede yadigârı bu mesleği, Beykoz'un yeniden gurur duyacağı noktalara taşıyacağım. 

Peki, Beykozludan destek alacak mıyım? Alabilecek miyim? Kolay değil... Neden mi? Anlatayım:

Geçen "Abimiz" diye saydığınız adamlardan birisi geldi, "Elifcim, sen bana ver camı, ben gösterim satarsın" diyor. Beykoz'da bir Allahın kulu benim dükkâna gelirken 100 gramlık çay ya da 500 gramlık şeker getirsin; dişimi kıracağım. Cam ocağı değil de ana kucağı sanki... Maşallah memlekette ailesinden görmediği şefkati sokakta arayan, soluğu bizde buluyor.

Bakın beyler, efendiler...

Bak birader...

Bıçak kemiğe dayandı, haberin olsun. Benim kimsenin sadakasına da ihtiyacım yok. Ama bir zahmet elinde tahsilât makbuzuyla Beykoz'da kapı kapı dolanan kişiler, benim dükkânıma kadar da zahmet etmesinler. 

Devletimiz ve daha da öncesinde Beykoz Belediyemiz, "Ya, Elif Kızım... Yıllar önce Beykoz'un temel geçim kaynağı olan cam fabrikası ve buna bağlı olarak da cam sanatı yok oldu.  Kalkınma ajansı ile falan bir şeyler geldi ama ne yazık ki, har vurup harman savruldu. Şimdi yapabildiğimiz ancak marketten aldığımız bardakları suluboyayla boyamak. Sen bu süreçte elini taşın altına koydun. Allah razı olsun. Ben de senin doğalgazına indirim yapacağım, kiranın yarısını karşılayacağım; çalıştırdığın her işçinin de sigorta masraflarını karşılayacağım" demiyor; dahası üstüme üstüme geliyor. Yani bir şey istemek noktasından bizi alıp, "Aman aman gölge etme başka ihsan istemez" noktasına taşıdılar.

Yaşadım her şeye rağmen dimdik ayakta mıyım? Ayaktayım... Baba yadigarı, dede yadigarı; ata yadigarı bu cam işini Beykoz'da sürdürmeye kararlı mıyım? Kararlıyım... Allah'ın da yardımıyla sorunları aşacak mıyım? Aşacağım... Bu işi kadın olmama rağmen "adam gibi" yapacak mıyım? Yapacağım...

O halde?

O halde, gidonunuz da sizin olsun, zinciriniz de seleniz de pedalınız da...

Tekerinizi de alın, gidin

Yazarın Yazıları
Yorumlar (0 Yorum)

Bu içeriğe yorum yapılmadı, yorum yapmak ister misin?

Yorum Yaz