Özge ŞİMŞEK
  • 08/08/2018 Son günceleme: 08/08/2018 20:19
  • 11.087

2017 senesinde yeni bir keşif alanı olarak Tayland’da İngilizce öğretmenliği yapmaya karar verdim.

Her şey yolunda gitti ve Tayland’ın Laos sınırında ‘Mukdahan’ adında küçük bir şehirde devlete bağlı bir ilkokulda bir sene boyunca görev aldım. Neler mi öğrendim? İşte sizlere bu güzel kültürün ve insanların bana öğrettiklerini paylaşmak istiyorum.

Taylantlıların her zaman gülümsemeye özen gösteren, kızmadan sinirlenmeden ruhlarıyla iletişim kurabilen insanlar olduklarını gördüm. Okuldaki ilk beyaz tenli, onlara göre Avrupalı kadın bir öğretmen olduğumu duyunca heyecan duydum. Elbette bu sıfatlar benim için önemli değildi ama onlar için bu farklılık gözlerinin içinin gülmesine sebep oldu. Çocukların o eşsiz ve naif enerjileri inanın sizi de sarıp sarmalıyor ve birlik içinde çalışmak için büyük bir motivasyon oluyor. Tropik bir iklim olduğundan okul dönemi Mayıs ayında başlayıp Nisan ayına kadar devam ediyor. İlk aylarım zorlu bir alışma sürecinden geçti. Yılmayıp devam etmem için bana güç veren okul müdürüm ve öğretmen arkadaşlarıma teşekkürü borç bilirim. Elimizden ne gelebilir, neyi daha iyi hale getirebilirizi konuştuk. Birbirlerimizin kültürüne saygı duyarak fakat bunu birbirimize empoze etmeye çalışmadan işbirliği nasıl yapılırmış gördüm. Budizm’in insan bilincine olan etkilerini gözlemledim. Meditasyon yapmanın yararlarını ve sınıflarda bile uygulanmasının yararlarını gördüm. Odağı kaybolan öğrenciyi tekrar merkezine getirmek için yararlı bir araç olarak kullanıyorlar. Veyahut ders sonralarında sıkılmaya başlamış veya yerinde duramayan öğrencilerin beş dakikalık bir meditasyon ile nasıl sakinleştiklerini fark ettim. Elbette yanımda Tay bir yardımcı öğretmen ile derslere girdim. Ben onları, onlarsa beni gözlemlerken birbirimizden öğrenmeye gayret ettik. Budizm’in ve Asya kültürünün Batı kültürleri gibi önceden planlama ve programlama becerileri daha düşük bunun sebebi de o kültürdeki insanların anda kalmaya özen göstermeleri olarak düşündüm. Yani her yeni gün gelecek ve geçmişten daha önemli. Ne geçmiş ne de gelecek değil önemli olan şu nefes alıp verdiğimiz andır. Batı da ise gelecek planlanır, daha katı kurallar içinde geçmişten örneklerle şekillendirilmek için çabalanır. Oysa Türkiye’ye bakarsak bu iki kültürün arasında eriyen bir potadır zaman algımız. Belki de en güzeli iyiyi ve güzeli benimseyip kötüyü ve yanlışı bırakmaktan geçiyordur. Bunun içinde önyargılarımızı kırmayı öğrenmek ve ziyadesiyle önce bunların farkında olmak gerekir, öyle değil mi? Farklı fikirleri kucaklayabilmek, gelişime açık olmak, negatif duygu ve düşüncelere batmadan ilerleyebilmek bana öğrettiklerinden sadece bir kaçı. O güzel çocukların saf gülüşleri hepimize ilham olsun…

 Anılarımı sizlerle paylaşmaya devam edeceğim.

Asya kültürünün bir diğer güzel yanı ise kibarlıkları.

Evet, insanlar birbirlerini kırmadan iletişim kurabiliyorlar. Neden biz de yapamayalım?

Asya yemyeşil…

Doğayı kutsal sayıyor ve onu korumayı borç biliyorlar.

Neden bizlerde bu farkındalığa varmayalım? Bir fidan dikmek ne güzel bir hediye olmaz mı? Üstünde yaşadığımız topraklar bizi beslerken bizler dört duvarlar arasında kendi doğamızı unutup kendimize küsüyoruz, dolayısıyla birbirimize. Ne güzel parklarımız var, şu güzel havalarda nefes aldığımız bu güzel yeşillikleri ne olur çekirdek kabukları ve ürettiğimiz çöplerle kirletmemeye özen gösterelim. Çocuklarımıza doğayı ve hayvanları sevdirelim ki insana değer vermeyi de öğretebilelim. Bir öğretmen olarak bu konulara değer veriyor bir nebze şu satırları okurken sizlerin de içinizde bir filiz yeşermesini dilerim. Geçmiş olumsuzlukları ancak şu anda olumluya çevirebilirsek geleceğimiz için güzel adımlar atmış oluruz. Çocuklarımız bu açıdan en değerli mirasımızsa atamızın yolunda onları aydınlatarak daha güvenli ve sağlıklı ortamlar yaratabileceğimize inanıyorum. Ve şu iki kelimeyi düşünmenizi rica ediyorum: ‘İnanç’ ve ‘istek’… Neye inanıyor, neyi istiyoruz? Zorlu dönemlerden geçerken hiç olmadığı kadar birlik olmanın önemini hissediyoruz. Bu aile denilen küçük yuvadan başlayıp okullara oradan topluma yansıyan bir bakış açısıdır. Hepimizin en iyisini istediğini duyar gibi oluyorum. O halde el ele, kol kola, yürek yüreğe daha iyisi ve güzeli için niyet ve hareket edelim. Muasır medeniyetlere uzanan bu yolda her birimizin önemi ve görevi var. Hissedelim, duygu ve düşüncelerimizi bulandırmadan inanç ve istekle devam edelim mi?

Var mısınız?

Yazarın Yazıları