Doç. Dr. Mehmet YORULMAZLAR
  • 01/01/2019 Son günceleme: 01/01/2019 19:14
  • 17.395

Taraftarlık ve takım tutmak ne demek?

Futbol günümüzde insanları bir araya getiren en büyük kitle aracıdır. Günümüzde insanlar futbolla yatıp kalkmakta ve günlük hayatlarında futbolu her ortamda kullanmaktadırlar. Tanıştığımız bir kişiye bile ilk sorulan sorulardan “ Hangi takımı tutuyorsun”  birisidir. Yapılan birçok bilimsel çalışmada da Futbolu takip eden basketbol, voleybol gibi takım sporları da, bu sınıflandırmaya dahil edilebilir. Birbirinden bağımsız insan topluluklarını bir araya getiren bu sporlar, aynı zamanda farklı renklere gönül veren toplulukları kitleler halinde karşı karşıya da getirebilmektedir. Bunun en basit örneği ise, ülkemizde de çok rahat şekilde gözlemlenebilen, taraftar olgusundaki aşırı benimseme ve renkleri aşırı sahiplenme durumudur.

Çocuk yaşlarda, gerek aile, gerek örnek alınan büyükler, gerekse çeşitli çevresel faktörler sebebiyle, bireyler belli spor takımlarına gönül vermeye başlarlar. Takım tutma şeklinde adlandırılan taraftarlık olgusunun en kritik aşaması, çocukluk aşamasıdır. Çünkü çocuk inadı ve ezilmeme içgüdüsü, birbirinden farklı düşünen ve farklı takımları destekleyen çocuklar arasında, takım tutma olgusu büyük bir yarışmaya dönüşmektedir. Bir çocuk, diğerine, kendi takımının rakip takıma nasıl fark attığını, hangi kategorilerde üstünlük kurduğunu ispatlamaya ve karşısındakini inandırmaya çabalarken işte tam bu sırada, içindeki büyüyen taraftara da sağlam bir zemin oluşturmaktadır. Yine çocukları etkilemeye yönelik alınan kulüp ürünleri, armalı formalar, forma arkasına isim yazdırmalar, futbol ayakkabıları ve çorapları, çeşitli kulüp amblemini taşıyan logolu çıkartmalar, yer yer ter silmek için kulüp armalı bileklikler de, çocukları takımlarına bağlayan psikolojik faktörlerin bazıları olarak karşımıza çıkmaktadırlar.

Gençlik dönemine yaklaşan ve büyümeye devam eden çocuklarımız kendi yöresinin ve semtinin takımını desteklemeye ve takip etmeye başlar. Aslında amaç o yöreye aidiyet duygusudur. Bu aidiyet duygusu gençlerin biraraya gelmesini ve yerel ve semt takımlarını desteklemesini sağlar. Ancak asıl taraftarlık, ülkenin büyük takımlarını destekleme konusunda göze çarpmaktadır. Genç birey, biraz daha yaşı ilerledikçe, bir takım ilkelere de önem vererek, aynı zamanda geçmişinden gelen duygusallığı da kalbinde barındırarak, takımına daha çok bağlanmaktadır. Aslında günümüzde de halen, geleneksel takım tutma alışkanlığından vazgeçmek o kadar kolay gözükmemektedir.

Eğitimli bireylerin, yukarıda sayılan bir takım konulara kafa yormasıyla birlikte, yine de takımlarından ve bu tutkudan vazgeçmemesi, daha eğitimsiz bireylerin sırf takımları için şiddete başvurması ve yer yer de adam öldürmeye kadar giden holiganizm duygusunun esiri olmasını bir nebze olsun açıklamaktadır. Birey ister çok eğitimli olsun, isterse ileri derecede cahil olsun, kalplerdeki sevgi ve öfke aynıdır. Fark ise, birinde vicdan ve mantığın caniliği ve ilkelliği bastırması; diğerinde ise bastıramaması halidir.

Bir gruba ait olma dürtüsü, en çok futbol endüstrisinde kendisini gösterir. Sosyal hayatında bir takım konularda görece bastırılmış ya da bir topluma kendini ait hissedememiş insanların, bir takım taraftar grupları altında ruhlarını bulabilmiş olması, aslında bu durumun özetidir. Hiç tanımadığı insanlarla, aynı saflarda ve omuz omuza bağırmak, psikolojik açıdan kişinin kendini yalnız hissetmemesini de açıklamaktadır. Ancak bu durum, “gruplara üye olan her kişi, sosyal yalnızlık çekiyor” şeklinde bir genelleme yapılmasını da haklı kılmaz. Önemli olan, bu tutkunun kişiye mutluluk verip vermediğidir. Yani, kişi eğer o taraftar grubuyla mutluluğu yakalayabiliyorsa, gerisi onun için teferruattır.

Toplumun gözden kaçırdığı nokta şudur; futbol, basketbol ya da voleybol sadece bir oyundur. Bu uğurda maçlara gitmek, takımları takip etmek, kombine biletler almak, deplasman otobüsleri oluşturmak gibi eylemler, tutkudur. Karşılaşmaları izlemek, keyiftir. Tüm bunlar dışında olumsuz olaylara sebebiyet vermek tamamen mantık dışıdır. Spor, takım tutma, taraftar olma kavramları, ayrıştırıcı değil; aksine birleştirici olmak zorundadır. Gelin artık semt ve takım aşkını tribünlerde yaşayalım müsabaka öncesi sırası ve sonrasında vahim olaylara sebebiyet vermeyelim. Aslında hepimiz birbirimiz için varız. Artık Muhammedler ölmesin sevgili sporseverler.

Yazarın Yazıları
Yorumlar (1 Yorum)

Mustafa babuz (6 yıl önce)

Mehmet hocam konu guzel ve akademik bakış kutlarim

Yorum Yaz