Talip ERCAN
  • 01/01/1970 Son günceleme: 12/08/2011 00:11
  • 12.286

Ramazan ayının yaz günlerine denk gelmesi ile akşam vakitlerinde sahillerde başlayan gece yarılarında bile aynen devam etmekte idi.

Bizim de gençliğimize denk gelen günlerde yaşamıştık yaz Ramazan’ını… o zamanlar insanların yoğunlaştığı yer tarihi Beykoz Çayırımız idi. Orada çeşitli etkinlikler olurken biz gençler olarak birçok uğraş bulurduk kendimize, hoş sohbetlerin tadı hala damağımda. Bu seneki Ramazan ayında bir değişiklik yapıp gençlik günlerime geri döndüm ve o günlerde yaptığım gibi Teravih namazlarımı değişik Camilerde kılma düşüncesi ile hareket ettim. Ortaçeşme, Kavacık, Yalıköy, Paşabahçe, Beykoz Merkez gibi yerlerde eda ettik namazlarımızı.

 
Allaha Şükür ki gittiğimiz her Camide tanıdık simalara rastladık, hasret giderdik, sohbetlerde bulunduk. Paşabahçe’deki evimizden Ramazan süresince iftarımızın ardından Beykoz’a yürüyüşler yaptık, kimi zaman bu yürüyüşlerimiz Ortaçeşme’ye kadar devam etti. Anladım ki Beykoz ilçesinde müthiş bir genç nüfus var. Hani aklımızdan Beykoz deyince geçen şey Emekliler beldesi idi ancak şimdi bu son gözlemlerimin ardından diyebilirim ki büyük bir genç nüfus var. Bu kadar genç insanımız varken iş imkânlarının olmaması ise gelecek adına endişelerimi daha da arttırdı. Biz de bir erkek çocuk babası olarak en başta kendi çocuğumuz için endişelendik. Artık 2 Üniversite de bitirseniz iş konusunda şansınız yaver gitmez ise çok sıkıntı çekersiniz. Allah bu güzel belde insanlarının geleceklerini hayırlı kılsın İnşallah. Burada Ramazan mevzuuna noktayı koyup çoktandır kafama takılan bir konuya geçmek istiyorum.
 
SİZCE BEYKOZ NASIL TANINIYOR?
 
İstanbul’un içinde ancak tanıtım yönünden bir o kadar da dışında bir ilçe Beykoz... Adeta medyada, kamuoyunda mafyavari asayiş olayları, kaçak yapıları, polis operasyonları ile adı özdeşleşmiş bir ilçeyiz. Yıl boyunca sıradan birkaç etkinlik o da bir iki tanınmış sanatçının getirisi olan peşinde koşan menajerlerinin davet ettiği medya organlarınca takip edilme dışında temiz bir haberin çıkmadığı bir Beykoz… Oysa onlarca dizinin, sinema filminin, reklam, moda ve klip çekimlerinin gerçekleştiği hatta Türkiye geneline bakıldığında en yoğun hissedildiği mekana ev sahipliği yapan bir Beykoz… Ancak özellikle dizilerde aman ha Beykoz’un da ismi çıksın diye beklerken, işin ucunun kaçtığı polisiye dizilerde mafyanın, sapıkların, hırsızların, insan tüccarlarının, beyaz et! Tüccarlarının, uyuşturucu satıcılarının mekânı olarak anılan bir Beykoz…

İlçemizi tanıtamıyoruz, tanıttıramıyoruz. Oysa her bir köşesinde öylesine yoğun bir etkinlik yapılacak merkezler var ki… Ancak yerel medya organları, belli yörelerin ağırlığında yayın yapan TV kanalları dışında etkinliklere ne gelen var ne de giden. Gazetelerin İstanbul Haber sayfalarında Yerel Yönetimin, Belediyenin haber amaçlı gönderdiği faaliyetlerin yayınlandığı kısa haberler dışında ne Beykoz var ortada ne de İstanbul’da bir Beykoz olduğu.


DUBALARA KADAR GİDERSEK BİZDEN İYİ YÜZÜCÜ YOK EVELALLAH!

Peki İlçemiz tanıtılmıyor, ya da tanıtılamıyor da neler yapılmalı da bu kötü durum, eksiklik, basiretsizlik ortadan kaldırılmalı? Yukarıda konusu geçti, Muharrem Ergün döneminde başlatılan Tarihi Nitelikte önemi olan Kürek Yarışları,( ki genel medya organlarınca da bu sporun bağlı olduğu Federasyonlarca daveti yapılan ve gelen TV Kanalları azımsanmayacak kadar çoktur) gibi etkinlikler devam ettirilip çoğaltılabilmeli. Göstermelik bir balık tutma yarışması ile yasak savılmamalı, balığın çok tutulduğu, yoğun olarak Beykoz sularında bulunduğu anlar belli. Bunun için öylesine saçma sapan bir kilo bile balık tutulamayan günlerde yarışma düzenlemek de ne derece doğru olabilirdi ki!. Peki, önümüzde çarşaf gibi dümdüz bir deniz durmakta iken bir yüzme yarışması neden düzenlenmez bu ilçede? Neden bu tür etkinliklerle yüzme sporuna profesyonel anlamda yeteneklerin çıkması için teşvik edici olunmaz? Kulübün oradan atla denize 20 metre açıl dön... Oh ne ala yüzücülerimiz, yüzmeyi bilenlerimiz çok, denizin kıymetini biliyoruz demekle olur mu iş.

TANITIMA KATKIMIZ SIFIR!

Yukarıda ifade etmeye çalıştığım yazımın satırlara dökülmesine sebep olan olay ise Kıtalararası Yüzme Yarışmaları oldu. Bu sene 23.düzenlenen etkinliklerin bitiş noktası Kuruçeşme iken ki bu mevkii Boğaz Akıntıları dikkate alındığında en elverişli yer niteliğindedir, başlangıç noktasında hiçbir faaliyetin etkinliğin olmaması idi. Tamam işin Beykoz’u ilgilendiren Uluslararası bir organizasyon ayağı var da Beykoz Belediyesi ya da Beykoz’dan çeşitli STK’lar hiç mi tanıtım anlamında pozitif bir etki edemez. Kanlıca Meydanına 2-3 tane aynı yazı bulunan pankart yerine dev boyutta bir pankart (Beykoz Belediyesi Sporculara başarılar diler niteliğinde olabilir) yazılıp deniz tarafına asılsa bu bile bir iştir diye düşünmekteyim. Etkinliği takip eden o kadar tekne varken, Beykoz İlçesi adına çeşitli STK’ların tutacağı teknelerde olsa renkli dikkat çekici süslemeleri ile medyanın ilgisi olsa kötü mü olur?

BEYKOZ’DAN YÜZÜCÜ ÇIKMAZ MI?

Gelelim tanıtımı, manıtımı geçelim asıl konuya… Boğazın en güzel yüzülecek koyları, açıkları Beykoz önleri değil mi? 103 yıllık asırlık çınarımız Beykoz Spor Kulübünün eski halini müzesini ve kupalarını bilenler iyi hatırlayacaktır, oradaki kupa ve madalyalardan birçoğu da su sporları ile gelenlerdir. Pek çok yüzücümüz, hem de milli takımın gediklisi olan yüzücülerimiz varken birçok başarıları da tarihe not düşülmüş iken, şahsen o kadar çaba sarf etsem de öğrenmeye çalışsam da Beykoz İlçesinden bir ismin Kıtalararası Yüzme Yarışlarına katıldığını ne duydum ne de işittim. Aradan geçen bunca zaman diliminde yüzme sporunda bu kadar başarısızlık hatta hiçbir sporcumuzun çıkmaması ne kadar da acı.

Yazarın Yazıları