Talip Ercan’dan Avrasya izlenimleri

  • 0
  • 7441
Talip Ercan’dan Avrasya izlenimleri
Talip Ercan’dan Avrasya izlenimleri
Talip Ercan’dan Avrasya izlenimleri
Talip Ercan’dan Avrasya izlenimleri
Talip Ercan’dan Avrasya izlenimleri
Talip Ercan’dan Avrasya izlenimleri
Talip Ercan’dan Avrasya izlenimleri
Talip Ercan’dan Avrasya izlenimleri

Dost Beykoz Spor Müdürü Talip Ercan, son gerçekleşen ve 35. Vodofon İstanbul Maratonu olarak adlandırılan kıtalararası etkinliği sizler için not alıp yansıttı.

Son yıllarda görülmedik derecede güzel bir İstanbul sabahında denk düşen etkinliklere tüm kategorilerde 90-100  bin dolayında hatta üzerinde bir katılım söz konusu olduğu söylenmekte.

Tabii ki biz işin Beykoz’dan kaç kişi katıldığı noktasındayız. Koşu Sabahı Paşabahçe İETT durağına vardığımızda önce 3 kişi dahil oldu, ardından 3-5 kişi daha ve de bir grup halinde gelenler oldu. Grup lideri ile 15F Hattında ayaküstü yaptığımız kısa sohbette Soğuksu Ortaokulundan katıldıklarını öğrendik. Daha sonraki sohbetlerine kulak kabarttığımızda tahminimizin aksine lider konumundaki öğretmen hanımın Beden Eğitimi Öğretmeni değil, Matematik öğretmeni olduğunu işittik. Otobüsten hep birlikte indiğimizde katılımcıları bir güzel fotoğrafladık.

Daha sonra güzergaha doğru aktığımızda Maraton ve diğer mesafe koşucularını viyadük üzerinden izledik. Geçiş noktasını basın kartımızın açması ile başlangıç noktasına vardık. Oysa gerimizde 100 metre kadar gerimizde bekleşmekte idi diğer katılımcılar. Bu sebepledir ki her zaman arka bölümden gelip ön bölüme geçen biri olarak bu esnada bazı Beykozlularla itiş kakış anında el, kol, göz yardımı ile selamlaşma hadisemiz yaşayamadık. Ancak sonradan öğrenmeye çalıştığımızda bu sene en çok Beykoz katılımlı bir etkinlik olduğu kanısına varabildik.

Etkinliğin Maraton ve diğer mesafeleri içeren başlangıç anlarının ardından heyecanla beklenen Halk Yürüyüşüne geçildi. Her sene olduğu üzere protokol bazı konuşmalarda bulunup katılımcılara ve televizyon ekranlarından milyonlara aktardı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın verdiği mesajın özeti şu cümlelerde gizli idi. “Onbinlerce kişinin birlikte bir hedefe doğru yürümesi geleceğe yürüyüşümüzün bir nişanesidir.” Başkan Topbaş’ın mesajı duyanlarda aynı duyguları yaşatır mı bilinmez ancak biran önce yürüyüşe geçmek için sabırsızlanan vatandaşlar önlerinde set olan Büyükşehir Belediyesi Zabıtalarını ite ite birkaç metre ileri ileriye uzattı!

Kadir Topbaş’ın başlangıç anını simgeleyen tabancayı ateşlemeye çalışması ilk etapta başarılı olmasa da ikinci denemede patlayan silah ile birlikte katılımcılar yaydan fırlayan ok misali hızla köprü inişine akmaya başladı. Nedense adı Halk Yürüyüşü’ de olsa sanki iddialı bir mesafe yarışına katılan atletler gibi hızla akan ön saftakiler, köprü üzerine gelince duraksayıp adet olduğu üzere en güzel kareyi yakalama düşüncesi ile kendilerine göre en uygun köşeleri seçmeye başladı. Bu arada Köprü korkulukları ile araç trafiğine açık alan arasında kurunla metal barikatlar birçok noktada aşıldı. Görevliler köprünün intihar olayları ile hatırlanan en uc noktasına kadar gidip fotoğraf çektirebilmek için kimi zaman görevliler ile tartışmalar da yaşamadı değil.

Yıllardı bu etkinliğe katılan biri olarak ilk kez ön saflardan yürüyüşümüze oğlum Erdem Ercan ile başladık. Yani ilk 500 ya da 1000 kişilik grup ile köprüye ne zaman akıp geldik anlayamadık. Her sene olduğu gibi televizyon ekranlarında etkinlik haberi görüntülerinde sıkça rastlanan köprü üzerinde kahvaltı hadisesi bu senekinde oldukça erken başlamıştı. Sanki Piknik alanlarına erken gidip en iyi köşeyi kapmak isteyenler misali bir yer kapmaca yaşanmıştı! Biz ağır ve de fotoğraf çeke,çeke köprüyü geçmeye başlayalım bir birinden ilginç, medyada haber olacağından emin görünen birçok sıra dışı insan önümüzden akıp geçti. Son birkaç senede dev boyutlu bayrakları ile köprünün bir ucundan diğer ucuna değin görünen bayrakları ile Trabzonsporlu taraftarlar ile hasbıhal ettik. Teknoloji çağının gereği olan son model ve yüksek çözünürlüğü olan fotoğraf makineleri, cep telefonları ile bir birlerinin resimlerini çeken katılımcılar kimi yerlerde ise bir birlerinden destek almayı ihmal etmiyordu. Doğrusu bizde oğlum Erdem ile sıklıkla bu yola başvurmadık değil.

Köprünün çıkışında yine adet olduğu üzere Avrupa Yakasına geçiş tabelası önünde resim çekilmek üzere sıralanmış insanlar arasında buluverdik kendimizi . Birkaç dakikalık beklemenin ardından fotoğraf makinemizi birine verip bizde tabelanın önünde pozumuzu verdik. Avrasya etkinliğinde bir araştırma yapılsa insanların en zorlandıkları bölüme yani Beşiktaş-Levent yol ayrımına değin sürecek tırmanış başladığında yavaşlamalarda arttı. Köprüyü geri planda gelenleri görüntüleyecek yerlerde bariyer üstüne çıkanlar yine kameralarına sarılmaya başladı. Ve günün olmazsa olmazlarından seyyar satıcıdan su ve simit alanların arasına katılıp hem yerim hem koşarım moduna giriverdik. Tırmanma anlarının bitimi ile birlikte Beşiktaş’a inişe başladığımızda o hafif rampada bile zorlanarak yürüyen insanları koşar halde bulmak ilginçti. Boş yere dememişler, her çıkışın bir inişi varmış diye.

Beşiktaş ile bitiş noktası arasındaki bölgede yolun çift taraflı etkinliğe ayrılması ile ferah halde, itiş kakış olmadan yürüyen insanların son resimleme noktalarından birisi olan Dolmabahçe Sarayı giriş kapısı önündeki muhafız askerlerini arka plana alacak şekilde fotoğraflama yarışına girmeleri dikkatlerden kaçmadı. Ve Halk Yürüyüşünün bitim noktasına varıldığında zafer kazanmış komutan edası ile, sanki 42 kilometrelik parkur u tamamlamış edası ile zafer pozu veren katılımcıları görünce içimizden gülmeden edemedik. Siz bakmayın İstanbul Maratonu için gösterime giren tanıtım filmine, o anlık koşturmacalar kaç metrelik mesafe içindir ki! Kimisi yorgunluktan kimisi tembellikten olsa gerek 2 durak sonra ineceği yere otobüs ve minibüslere binen insanlar kenti İstanbul. Ancak bu güzel anı İstanbul’da yaşayıp ta, hatta bilmem kaç kuşaktır İstanbullu olmakla övünen kişilerin dahi ömrü hayatında yaşamamaları ne kadar da düşündürücü.

Bu arada Halk Yürüyüşü sonrasında madalya ve tişortlarını almak için bir gün sonra Vodofon Bayilerine gidenler ve telefon açanlar için kötü bir sürpriz de vardı. “Madalya ve tişortlar daha gelmedi” Eee biz illaki işimizde bir hata olmadan duramıyoruz. Yıllardır katılırız, yıllardır yazıp dururuz şu bitim noktalarında numaralarına kaşe vurduranlara neden oracıkta verilmez hediyeleri? Ben duyduklarımın işittiklerimin yalancısıyım katılımcılar Vodofon Bayiilerinden aldıkları her cevabın ardından  ağızlarına kilit vuramadılar! Velhasıl bir Avrasya Maceramız daha yıllardır olduğu gibi su gibi akıp gitti, hem de 8 kilometrelik mesafede!!!

Spor Servisi

Beykoz Amatörleri malzemelerine kavuştu
Önceki Beykoz Amatörleri malzemelerine kavuştu
Tiyatrocular sorunlarını Beykoz'da masaya yatırdı
Sonraki Tiyatrocular sorunlarını Beykoz'da masaya yatırdı
Yorumlar (0 Yorum)

Bu içeriğe yorum yapılmadı, yorum yapmak ister misin?

Yorum Yaz