Güliz Köksal GÜRPINAR
  • 05/05/2015 Son günceleme: 05/05/2015 21:28
  • 9.651

26 Ağustos 1071 yılında Malazgirt Meydan Muharebesi’nin kazanılmasıyla Anadolu'nun kapıları Türklere açıldı.

Bu cümleyi eğitim hayatımız boyunca kim bilir kaç kez duymuş ve belleklerimize kazımışızdır. Bizanslıların en bilindik, şanlı İmparatoru IV. Romen Diyojen'i, ağır bir yenilgiye uğratan ulu Selçuklu Sultanı Alparslan, Anadolu'nun yurdumuz olmasını garantileyen son zafere imzasını atmıştır. Malazgirt Meydan Muharebesi’nde bu denli büyük bir başarı sağlamış olan Sultan Alparslan, Çağrı Bey'in oğlu, Tuğrul Bey’inde yeğenidir. Selçuklu Devleti'nin ikinci büyük sultanı Alparslan, siyasi döneminde fetihçi bir politika izlemiştir. Malazgirt Meydan Muharebesi’ni yaparken bu denli tarihe katkıda bulunacağını tahmin ettiğini düşünmesem de, başarısının tesadüf olduğunu söylemek de büyük bir yanılgı olur diye düşünüyorum.  Fakat bir tv programında Sayın İlber Ortaylı hocamızın da belirttiği gibi Sultan Alparslan'ın hiç bir zaman batıya doğru bir fetih politikası olmamış, her zaman Ortadoğu'ya yöneldiğini söyleyebiliriz. Anadolu'nun Türklere yeni  yurt olmasını sağlayan ve varlığımızın bu topraklarda sürdürebilmesinin temellerini atan bu meydan savaşının kahramanı sultanımız Alparslan, başarılı bir komutan olmasının yanı sıra mağlubiyet sonrası Romen Diyojen'i daha fazla rezil olmaması için huzurunda bağışlamasıyla da,  ne kadar yüce gönüllü bir insan olduğunu kanıtlamıştır. Mekânı cennet olsun, yattığı yerde rahat uyusun demek isterdim lakin büyük Selçuklu Devleti hükümdarı Sultan Alparslan'ın mezarı yaklaşık 937 yıldır kayıp.

Malazgirt Zaferi’nden sonra 1072 yılındaki Buhara seferinde esir alınan bir komutan tarafından,  hain bir komplo ile şehit edilen Alparslan'ın mezarı, vasiyeti üzerine babası Çağrı Bey'in mezarının yanına Merv bölgesine defnedildiği tahmin ediliyor. 1221 yılında Moğol istilası sırasında mezarın kaybolduğu biliniyor. Ölümü kadar mezarı konusunda da talihsiz bir olay söz konusudur. Türkmenistan Merv bölgesinde olduğu tahmin edilen mezar yerinin bulunması için, Türkiye ile Türkmenistan ortak bir projede buluşmuş ve bir protokol imzalamışlardır.

Eski Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül ve meslektaşı Gurbanguli Berdimuhamedov tarafından  imzalanan protokol çerçevesinde,  arama çalışmaları  TİKA (Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı) tarafından yürütülmektedir. Her iki ülkeden arkeolog, tarihçi ve mimarlardan oluşan ekipler tarafından yürütülen bu proje 5 etaptan oluşmaktadır.

Türkiye'den de 28 araştırmacının katıldığı bu projede yer altını 12,5 metreye kadar görüntüleyebilen radarlar ve insansız hava aracıyla sürdürülen çalışmalar bazı belli noktalarda yoğunlaştı. Bilim adamlarının öncelikle yer belirlemesinin ardından Mayıs ayında ilk dönem çalışmalar başlayacak. İlk etabı Haziran ayı ortasında tamamlamayı düşünen bilim adamları, bu projenin kısa zamanda sonuçlanamayacağının da altını çiziyor.

Kayıp mezar bulunduğu takdirde buraya bir anıt mezar inşa edilecek. İklim şartlarına göre planlanan çalışmaların olabildiğince hızlı ilerlediğini söyleyebiliriz. Projenin ortak bir şekilde başarıyla tamamlanmasını ve Sultan Alparslan'ın mezarının bulunmasını temenni ediyoruz.

Türk tarihinde ayrı bir yeri olan bu büyük kahramanın mezarının bulunması, Türk tarihi açısından da önemli bir aşamadır. Türkiye ve Türkmenistan'ı ortak bir paydada buluşturan bu proje ile iki ülkenin mevcut bağlarının daha da kuvvetleneceğinden eminim. Alparslan'ın mezarının bulunmasını vefa borcu olarak hissetmek gerektiğini düşünüyorum.  Ayrıca bu çalışmalar sırasında gün yüzüne çıkmamış başka bulgulara ulaşılacağından da eminim.

Mezarın kısa zamanda bulunup, türbenin inşa edilmesini temenni ediyorum ve sizi yakın geleceğe götürmek istiyorum.

Türkmenistan gezilerimizde görülecek yerlerin en başına alacağımız yapıtın Alparslan türbesi olacağından şüphem yok. Türkmenistan'a yolumuzun düşmesi için yakın zamanda büyük bir sebebimiz olacak. Umarım güzel haberler alırız...

Yazarın Yazıları