Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK

Şu Haykırışlara, Lütfen Kulak veriniz!…

Şu Haykırışlara, Lütfen Kulak veriniz!...

Madem ölüm öldürülmüyor ve kabir kapısı kapanmıyor. Elbette bu ecel cellâdının elinden ve kabir haps-i münferidinden (her birimizin gireceği Kabir hapsinden) kurtulmak çaresi varsa,insanın en büyük ve her şeyin fevkinde (üstünde) bir endişesi, bir meselesidir. (Her şeyden önce çözmesi gereken, endişeli bir problemidir.)

  • Evet, çaresi var ve Risale-i Nur Kur’ân’ın sırrıyla o çareyi, iki kere iki dört eder derecesinde kat’î (kesinlikle) ispat etmiş. [Mesnevî-i Nuriye’den.] 

İşte bu nedenlerledir ki Risale-i Nurlar 45 lisana çevrilerek, dünyanın birçok ülkelerinde milyonlarca bahtiyar insan, bu hârika eserleri okumaya ve anlamaya seferber oldular. Daha dün denecek kadar kısa bir zaman önce (22.09.2013), 50’ye yakın ülkelerden, 400 küsur bilim adamı İstanbul’a akın ettiler. Bu eserleri ciddiyetle incelediklerini, bu iki kere iki dört eder derecesinde ispat edişine hayran olduklarını haykırdılar. Ülkemizde yaşamış ve bu eserlerin müellifi olan Bediüzzaman Hz’ne minnettarlıklarını ve şükranlarını 20 000 küsur kişinin huzurunda (Sinan Erdem Spor Kompleksindeki uluslararası sempozyumda) ve onlarca canlı yayın TV ekranlarında arz ettiler. Bediüzzaman Hz.’nin ayak bastıkları beldeleri bile tâzim ile ziyaret ettiler. Allaha c.c. binlerce şükürler olsun…

 

İçimden asla çıkmayan bir uhde ve ukdeyi, defalarca arz etmişimdir. Önemi nedeniyle, yine ve de defalarca arz edeceğim:

 

1960 Yılına kadar, içimizde yaşamış olan bu olağanüstü ilim, zekâ ve fotoğrafik hafızaya sahip olan bu mübarek zâtı, acaba ülkemiz insanı niçin gerektiği gibi tanımıyor?

  • Acaba niçin bu zâtın adı anılınca bile, birçok kişi tedirgin oluyor?

  • Acaba böylesine muazzam bir HAZÎNE olan Risale-i Nur eserleri, yabancı ülke üniversitelerinde ders kitabı olarak okunduğu halde, ülkemizde hâlâ niçin milli eğitim müktesebatına alınmıyor?

  • Güzel ülkemin mümtaz insanları, kendi ülkesinin en büyük İslâm âlimini ve acaba bu hazineyi, niçin yabancı bilim adamlarından öğreniyorlar?

  • “Her şeyden önce çözülmesi gereken, endişeli bir problem”imizi, 2×2=4 eder derecesinde ispat ederek çözen bu hârika eserlerden bu halk, niçin yıllarca MAHRÛM edildi? Bu sorulara mutlaka cevap bulunmalıdır… 

SEVGİLİ GENÇ KARDEŞLERİM, SİZLERE SESLENİYORUM:

 

Sizler mâsumsunuz. Çünkü halkımızı dinsizleştirmeye azmetmiş bir zihniyet tarafından, tek parti diktasıyla, o lâdîni ideallerini yerleştirebilmek için,satılmış veya korkak medya ve kalemşorlar marifetiyle, İslâmofobik hayâlî İRTİCA yaygaralarıyla halkın sindirildiğini biliniz. Araştırarak öğreniniz…

 

Bir 163. Madde garîbesi çıkararak, Kur’ân ve Risale-i Nur okuyanları zindanlarda çürüttüler. Hattâ binlercesini fâili meçhullere kattılar. Binlerce İslâm âlimi eften-püften bahanelerle (meselâ; sadece şapka giymedikleri veya tasvip etmedikleri için, Kur’ân öğrettikleri için) cami avlularında idam ederek, günlerce sallandırdılar. Şu masum halkı çok korkuttular. Diğer yandan evlerinde bile Risale-i Nur okuyanlar, polis ve Jandarma güçleriyle toplatılarak, hapis ve işkencelere maruz bırakıldılar.

 

Evet, genç kardeşlerim, bu zulümlere inanmaya çok zorlanacağınızı tahmin ettiğim için, size kendimden bizzat yaşadığım bir örnek vereceğim. Bendeniz bir din görevlisinin oğluyum. Rahmetli babam 1945 ile 1985 yılları arasında cami imamıydı. Biz erkek oğulları olarak, 1968 yılında risale-i nurları tanıdıktan sonra okumaya başlamıştık. Bu eserleri eve getirdiğimizde, Rahmetli babamız bizlere isyan etmişti. Bizlere:

 

-“Bu kitapları bu evde istemiyorum. Duyan olursa polis veya jandarma evimizi basar. Sizi de hapsederler, size de işkence ederler. Bunun için çok endişe ediyorum. Bu kitapları bir daha bu evde görürsem, (o gün revaçta olan kömür sobasını göstererek) işte bu sobada yakarım!” diyerek bizlere rest çekmişti.

 

Bu dehşetli korku, Rahmetli Özal dönemine kadar sürdü. Serbestlik başlayınca, rahmetli babamız bile, bizden çok okumaya (hatta satır altlarını çizerek okumaya) başladı.Makamları Cennet olsun…

 

İşte bu 163. Maddenin kaldırmasıyla da hukuki bir endişe kalmamasına rağmen, satılmış veya korkutulmuş kalemşorların ve tek parti vârislerinin halkta bıraktığı nefretin, halâ etkisi altında olanlar var. Bu nedenlerle sizin de babalarınız ve büyükleriniz, sizlere bu gerçekleri anlatmaktan çekindiler. (Rahmetli babacığım gibi.) İşte bu sebeplerle “sizler masumsunuz” diyorum, fakat bundan sonra hiçbir mazeretiniz yok!…

 

Bu kadar gecikmeli olarak olsa da, bu güzide şâheserleri tanıdıktan sonra, halâ okuyup istifade etmeye nazlanırsanız, işte o zaman sorumlu olursunuz. Vebal altında olursunuz. Heyecanımı mâzur görünüz. Bu haykırışlarımda hiçbir siyasi maksat yoktur. "Haksızlık karşısında susan (gerçekleri söylemeyen) dilsiz şeytandır." Hadîsi Şerîfi gereği, bunları dosdoğru anlatmaya mecburdum. Aslında hepimiz mecburuz. Hiç olmazsa bu doğruları sevdiklerinizle paylaşınız.

  • Bir de bu konulardaki yanlışları yazarak halkı aldatanların ve bu haksızlıkları dayatanların zulümlerini ve veballerini siz düşünün!…

 

KONUMUZA TAC MESABESİNDE BİR ÂYET:

 

“…Ve, o zulüm yapanlara sempati duymayın, yakınlık göstermeyin ki, size de ateş(Cehennem) dokunmasın. Allah'dan başka yardımcılarınız da yoktur. Sonra yardım da göremezsiniz… (Hûd Suresi, 113 Âyet.)

  • İşte bu âyet ışığında, o zihniyete sempati duymanın vebalini çok iyi düşünmek ve her adımımızı buna göre atmak zorundayız… Vesselâm.

A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK HAKKINDA

A. Raif ÖZTÜRK... 20 Nisan 1950 yılında Tekirdağ Çorlu’da doğan Raif Öztürk, ilkokulu Çatalca’da okudu. O dönemin şartlarına göre eğitimini ve iş yaşantısını birlikte sürdürmeyi hedefleyen A. Raif Öztürk, Meslekî Ortaokulu Paşabahçe’de sürdürerek, Sultanahmet Meslek Lisesi’nde özel olarak Makine Yüksek Teknik Ressamlığa devam etti. Türkiye Şişe ve Cam fabrikalarında 26 sene ‘Robotik ve Tam Otomatik Makineler Üretim Hattı Makine Teknisyenliği’ & Fabrika Vardiya amirliği yaptı. ‘Özel Araştırma, Geliştirme ve Eğitmen’ (ARGE) görevlisi olarak 1980’de İngiltere’ye, 1986 yılında da Japonya’ya giden yazarımız, dönüşünde de Meslek Lisesi mezunlarına, (Üretim makinaları, Kalite çemberleri ve beyin fırtınası teknikleri hakkında) iş programlamaları, eğitmenlik, rehberlik ve liderlik dersleri verdi. 1990 yılında Türkiye Şişe Cam Fabrikalarından kendi isteğiyle emekli olan A. Raif Öztürk, Öz Emek Spor Ltd. Şt. Mağazalarını açarak, hâlen işletmeye devam etmektedir. 1990’lı yıllarda bir yıl Diksiyon, bir yıl Osmanlıca, iki yıl da Arapça eğitim alan Öztürk, Halen (1962’den beri) Beykoz, Kavacık’ta ikamet etmektedir. Hiç Kur’ân bilmeyen 30-40 kişiye; aynı anda ve 10 Saatte Kur’ân öğretme uzmanı olan yazarımız, 2014 yılında Sakarya Üniversitesinden “Eğitimciye Eğitim” adıyla eğitim aldıktan sonra, “DEĞERLER EĞİTİMİ UZMANI” sertifikası kazanarak, Beykoz Milli Eğitim Müdürlüğünde ve ülkenin çeşitli illerinde 6 yıldan beri konferanslar ve görsel seminerler vermektedir. Yazarımızın, 2002 yılından bu yana; ‘Fikir Bahçesinden BİR DEMET’, “Derdim bana DERMAN imiş”, ‘Biyoenerji ve Kozmik Bilimin ışığında ŞİFA OLAYI’ adlı Belgesel, tevhid ve tefekkür içerikli kitapları yayınlandı. Sn. Öztürk Ulusal ve Uluslararası Sempozyumlarda, 2015’te Kastamonu Üniversitesinde ve 2018’de Ukrayna Üniversitesindeki sunumlarda kürsü almış olup, hâlen köşe yazılarına ve Kitap çalışmalarına devam etmektedir. 2006 Yılından beri “Dost Beykoz Ailesi” mensubudur…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER