Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Prof. Dr. İsmail KOCAÇALIŞKAN
Prof. Dr. İsmail KOCAÇALIŞKAN

İstanbul’daki sel afeti ve düşündürdükleri

Dün akşam İstanbul’umuzun Arnavutköy, Başakşehir ve Küçükçekmece ilçelerinde sel afeti yaşandı. 2 kişi vefat etti.

10 kişi yaralandı. Benzer bir sel afeti 2009 yılı Ekim ayında yine İstanbul’da yaşanmış ve 10’dan fazla kişi vefat etmişti. Demek ki pek ders almamışız.

Yumuşacık su damlacıkları bir araya gelince eğimli bir arazide kükremiş aslan gibi oluyor ve önüne çıkan her şeyi sürükleyip denize döküyor. Koca kamyonları bile saman çöpü gibi sürükleyen sel suları İstanbul’da 10’dan fazla insanımızın ölümüne sebep oldu. Ölenlerin manevi şehit hükmünde olduklarına ve zayi olan mallarının da sadaka hükmüne geçtiğine inancımız tek tesellimizdir. Ancak geride kalanlar için sabretmek kolay değil. Meydana gelen maddi zarar ise milyarlarla ifade ediliyor.

Bu felaketlerden ders almamız gerekiyor. Öncelikle, “sel neden ortaya çıkar? Buna karşı hangi tedbirler alınmalı?” sorularına cevap aramamız gerekir. Sel, su damlacıklarının birikmesi ve eğimli bir arazide kendine bir yatak bulmasıyla ortaya çıkar. Eğimli arazilerde suyu emip tutacak bitki örtüsü yoksa sel felaketi kaçınılmaz olacaktır. Biz ilk bakışta selin aktığı dereleri ve yolları görüyoruz. Oysa sele zemin hazırlayan yer, daha yukarılarda bitki örtüsünden mahrum, suyun toplandığı havzadır.

Onun için acil çözüm, dere yataklarının ıslahı ve buralara iskanın önlenmesi olmakla birlikte köklü ve kalıcı çözüm ise suyun toplandığı ve kendine bir yatak aradığı üst kesimlerin hızla ağaçlandırılmasıdır. Çünkü ağaçlar yağmurun hızını keser ve yağmur sularının toprağa sızmasını sağlar. Böylece sular toprak yüzeyinde birikmez ve sel oluşumu engellenir. Ağaçların gövdeleri de suyun yamaçtan aşağıya hızlı akışını frenler. Peygamberimizin; “Kıyamet koparken sizden birinizin elinde bir hurma dalı bulunur da bunu kıyamet kopmadan dikmeye gücü yeterse, muhakkak onu diksin, bırakmasın” 1 ve “Yarın kıyamet kopacağını bilseniz bile elinizde bir fidan varsa onu dikin”2 sözleri ağaçlandırmanın önemini göstermektedir.

Bize düşen, bu tip felaketlere karşı elbette gereken tedbirleri almaktır. Ancak bütün tedbirleri alsak da bu tedbirleri yetersiz kılacak bir felaketin gelmesi de her zaman mümkündür. ‘Allah beterinden korusun’ deriz. Olayların sadece görünen yüzüne bakarak hüküm vermek bir eksikliktir. Tedbirsiz ve hikmetsiz iş yapmanın cezası olarak veya sebebini tam bilemediğimiz birçok hikmete binaen bu felaketler başımıza geliyor olabilir. Bizim için olumsuz gibi görünen olayların başka cihetlerden faydalı yönleri olabilir. Mesela, sel suları taşıdığı toprağın bünyesindeki besin maddeleriyle deniz ve göllerdeki canlılara ve balıklara besin taşıyor olabilir. Bize düşen bunlardan dersler çıkarmak ve ona göre davranmaktır. 

İnsanoğlu nazik bir varlık olduğundan ancak mutedil şartlarda yaşayabiliyor. Ne çok soğuk ne çok sıcak, ne yağmursuzluk ne de aşırı yağmur gibi. Onun için insan gereken tedbirleri aldıktan sonra dua ile mükelleftir. Yağmursuzluk nasıl dua gerektiriyorsa yağmurun yağması da dua gerektirir. Zira yağmurun aşırısı sel felaketini getirir. Peygamberimiz, yağmur bulutları toplandığında “Allah’ım bunun şerrinden sana sığınırım” ve yağmur başladığında ise “Allah’ım faydalı bol yağmur ver” diye dua edermiş 3.

Su, rüzgâr, ışık gibi külli unsurlar görünüşte başıboş hareket ediyor gibi görünseler de esasında onların dizginleri sahibinin kudret elindedir. Bu unsurlar çoğunlukla insanın menfaatine iş görmekle beraber, bazen de gaflete dalan insanları uyarmak için bir ikazcı görevi yaparlar. Bununla ilgili olarak nur külliyatında şu cümleler geçer: “…Su tulumbası hükmünde olan bulutları ateşlendirmek gibi hikmetli ve garabetli vaziyetlerle baş aşağı gafil insanın başına tokmak gibi vuruyor; başını kaldır, kendini tanıttırmak isteyen faal ve kudretli bir zatın harika işlerine bak. Sen başıboş olmadığın gibi, bu hadiseler de başıboş olamazlar. Her birisi çok hikmetli vazifeler peşinde koşturuluyorlar. Bir Müdebbir-i Hakim tarafından istihdam olunuyorlar” 4.

Başımıza gelen sel ve benzeri olaylarda sebepler noktasında olduğu gibi, verilen ilahi mesajı da dikkate alarak, maddi ve manevi ne gibi eksiklerimiz olduğunu ve bunlara karşı neler yapmamız gerektiğini düşünsek daha iyi olmaz mı? Bu tip olaylar bizi düşündürmek ve ders almak için başımıza geliyor olmasın!

Prof. Dr. İsmail KOCAÇALIŞKAN
Prof. Dr. İsmail KOCAÇALIŞKAN HAKKINDA

İsmail Kocaçalışkan, Akademik, Bilim, Doğa Bilimleri kategorilerinde eserler yazmış bir yazardır. Başlıca kitapları alfabetik sırayla; Bitkiler Bize Neler Söyler?, Biyoistatistik, Doku ve Hücre Kültürü Teknikleri olarak sayılabilir. İsmail Kocaçalışkan kitapları; LP Akademi Yayınları, Nobel Akademik Yayıncılık aracılığıyla kitapseverlerle buluşmuştur. İsmail Kocaçalışkan tarafından yazılan son kitap "Biyoistatistik", Nobel Akademik Yayıncılık tarafından okurların beğenisine sunulmuştur. E-posta: [email protected] Eğitim Bilgileri Doktora, Yıldız Teknik Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi / Fen Bilimleri Enstitüsü, Moleküler Biyoloji Ve Genetik, Türkiye 2010 - Devam Ediyor Araştırma Alanları Yaşam Bilimleri, Bitki Biyolojisi, Bitki Fizyolojisi, Temel Bilimler Yönetilen Tezler Bursa Uludağ'ın Arabis drabiformis Boiss., Aubrieta olympica ve Erodium sibthorpianum Boiss. subsp.sibthorpianum endemik bitki türlerinin doku kültürü yöntemleriyle çoğaltılması, Ceviz yaprak özütleri ve juglon’un bazı mikroorganizmalar üzerine etkileri, Juglon’un kavun ve hıyarda bazı fizyolojik, biyokimyasal ve anatomik parametreler üzerine etkisi, Dormansi kırıcı yöntemlerin yabancı ot tohumları üzerine etkileri, Çam fidelerinin büyümesi üzerinde bazı süs bitkilerinin allelopatik etkileri, Çeşitli şiddetteki gök gürültüsü seslerinin tohum çimlenmesi üzerine etkileri, Juglon’un hıyar fidelerinde protein ve enzim parametreleri üzerine etkisi, Ceviz yapraklarından mevsimsel olarak elde edilen özütlerin tohum çimlenmesine etkileri, Juglon’un kavun fidelerinde protein ve enzim parametreleri üzerine etkisi, Kozalaklı bitkilerde amonyum ve nitrat beslenmesinin kozalaklı bitkilerde büyüme üzerine etkilerinin karşılaştırılması, Kütahya kaplıca sularının tohum çimlenmesi üzerine etkileri, Saponin’in buğday tohumlarının çimlenmesi üzerine olan etkilerinin polifenol oksidaz ve amilaz aktiviteleriyle ilişkisi, Çeşitli çözücülerde hazırlanmış ceviz yaprak özütlerinin tohum çimlenmesi ve fide büyümesi üzerine etkileri, Bazı allelokimyasal maddelerin Kütahya yöresinde yaygın yabancı otlar üzerine herbisit etkileri, YTÜ Davutpaşa Kampüsü Fen Edebiyat Fakültesi avlusundaki çamların kurumasında çimlerin allelopatik rolünün araştırılması, Ceviz yapraklarında Juglon ve toplam fenolik madde miktarlarındaki mevsimsel değişimin belirlenmesi, Düşük sıcaklık stresinin kışlık buğday ve karalahana yapraklarında çözünebilir ve apoplastik proteinler ile prolin ve klorofil üzerine etkileri, Fenolik allelokimyasalların mikroorganizmalar üzerine etkileri, Ceviz yaprak özütlerinin bazı tohumların çimlenmesi üzerine allelopatik etkileri, Yonca özütlerinin çimlenme üzerine allelopatik etkileri, Bitkilerin tuz stresine toleransında prolin'in fizyolojik rolü ve öneminin doku kültürü şartlarında araştırılması, Büyümeyi düzenleyici maddelerin bazı bitkilerde soğuğa dayanıklılık üzerine etkileri, Bazı tohumların çimlenmesi sırasında polifenol oksidaz enzim aktivitesindeki değişmeler,

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER