Asım ÖZDEMİR
  • 01/01/1970 Son günceleme: 11/06/2011 00:11
  • 17.043

Çocuklarımızı, okul eğitimi ile birlikte sosyal ve bedensel gelişmelerini de tamamlamaları amacıyla spor yaptırmak için spor kulüplerimizin öncelikle futbol ya da diğer spor branşlarına gönderiyoruz.

Spor kulübü yöneticileri, genç sporcuların öncelikle okul eğitiminde başarılı olmasını ve bununla birlikte boş vakitlerinde fazla enerjilerini okul dışında spor eğitiminde harcamalarını sağlamaya çalışmaktadırlar.

Burada ki amaç; çocukların sosyal ve kültürel açısından daha sağlıklı yaşamasını sağlamaya çalışmaktır. Hiçbir spor kulübü yöneticisi bu çocuklara “Bu sporu yapmaya devam edersen kendi geleceğin için çok iyi bir meslek sahibi olursun” demez. Buna yetkileri de yoktur.

Maalesef son yıllarda spor da futbol branşı dünya ticaretinde ilk onlara girmiş durumdadır. Dünyaca Ünlü sporcuların transfer ücretleri de her gün görsel ve yazılı basında yer aldığından; buna imrenen sporcu velileri çocuklarının veya torunlarının ellerinden tutarak öncelikle futbolcu olmaları için spor kulüplerine getiriyorlar; antrenman ve maçlarını izliyorlar ve sonrasında da birer “fanatik taraftar” haline gelerek, hem spor kulübüne hem de çocuklarına bilmeden zarar verenlerde çoğunlukta oluyor.

Değerli Beykozlular; sağlıklı tüm çocuklarımız her sporu yapmakta becerilidirler ya da çok yeteneklidirler. Bu yaş grupları ortalama olarak her branş için 6 ile 15 yaş arasıdır. Eğitmenler bu yaşlardaki sporcularına çeşitli testlerle antrenmanları yaptırarak, çocuğun yaptığı sporda gelişmesini sağlar. Çocuklar Okul eğitimiyle beraber , “öğrenci -  sporcu” olur. Okulda almış olduğu eğitimle de cebine mesleğini koymuş olur! Eğer ki okul eğitimini yarım bıraktıysa mesleği yok demektir!

Evet, bir insan için bir meslek çok önemlidir. Padişahlarımız bile normal eğitim dışında meslek eğitimleri alırlardı (resim, takı, demirci, marangoz vb.) ama öncelikle biz veliler olarak bunları çocuklarımızı geleceği açısından yaşam kültürümüzle birlikle anlatmalıyız. Ülkemizde ki sporcularımız faal oldukları sporları ortalama olarak 30 lu yaşlarda bırakıyorlar ve meslekleri yok ise, bakın yakın çevrenizdeki eski sporcularımıza, ne durumdalar?.  İskandinav ülkelerindeki sporcuların kendi öz meslekleri kesinlikle vardır. Ama dünyanın diğer ülkelerinde, biz de dahil, yüzdeye vurursak bu rakam çok az çıkar. Size burada iki örnek de vermek istiyorum. Çünkü ikisine de ben vesile olmuştum:

1- 1980li yılların başlarında Çubuklu Spor’da yöneticilik yaparken Çubuklu ’da bir mahalle arasında top oynayan çocuklardan birini futbol oynaması için kulübe davet etmişim. O çocuk da gelmiş; futbola başlamış ve futbol oynayarak, okul eğitimini de aksatmadan A.Hisarı Spor Akademisine girmiş ve bu arada da kürek sporunu yapmaya başlamış; milli olmuş; kürek sporu milli takım antrenörü olmuş. Fenerbahçe ve Galatasaray spor kulüplerinde kürek antrenörlüğü yapmış; okulunu bitirince Beden Eğitimi Öretmeni olarak mesleğini de eline almış. Bu arada Türkiye de kürek branşında bir ilki başararak kürekte ilk defa Dünya Şampiyonu yetiştirmiş ve bu çocuğa düzenlenen ödül törenine beni de davet etmişlerdi. Ben de törene gittim ve o güne kadar bu yazdıklarımdan ben bile bihaberdim. O çocuk törende beni tanıyarak yanıma gelip "eğer ben bugün burada isem bunun sebebi sensin” dedi ve yukarıda yazdıklarımı anlattı. Ben bu törene bu çocuğu tanıdığım için de gitmemiştim. Denizcilik İşletmeleri Spor Kulübü’nün kürek branşı olduğu için spor kulübü olarak bu ödül törenine ortak arkadaşlar vasıtası ile gitmiştim. Burada duyduğum gurur anlatılamaz; sadece yaşanır.

2- Yine bir başka sporcum olan ve 1994 ila 1995li yıllarda Denizcilik İşletmeleri Spor Kulübü’nde futbol oynayan ve sonradan profesyonel olarak bir başka takıma transfer olan bir öğrencim vardı. Bu takımda da milli oldu ama sporcumuz hem futbol oynuyor hem de üniversite de eğitimine devam ediyordu. Bu nedenle bazı günlerde antrenmanlara gelemiyordu. Hocası ona “ya okul ya da spor” dediğinde bana ve ailesine sordu. “Önce eğitim” dedik ve sporu bıraktırdık ve yıllar sonra onunla İstanbul Teknik Üniversitesinde yapılan bir konferansta karşılaştım. Üniversitede doçent olduğunu yakında da profesör olacağını söylediğinde tabii ki bende yine aynı duygular canlandı.

Değerli okurlarım; eğer ki çocuklarımıza iyi kılavuz olursak onlar bizleri üzmez.

Değerli çocuklar; eğitim süreçlerinizi daha olumlu ve de iyi kullanır da ne istediğinizi bilerek hayata atılırsanız mutlaka başarılı olursunuz.

Değerli çocuklar; konumunuz ne olursa olsun olduğunuz konuma daha çok değer verin o değer sizleri layık olduğunuz yerlere taşıyacaktır. Yeter ki sizler yapabileceklerinizi isteyin.

Yazarın Yazıları