Beykoz sportif faaliyetler açısından fazlası ile dikkatleri çekmeye başladı… Bisiklet yarışları, koşular, triatlon, okçuluk, atletizm alanında başarılı bir performans çiziliyor.
Tabii ki her güzelliğin bir çilesi de maalesef oluyor. Özellikle bu sene üst üste yapılan ve hafta sonları yolların kapanmasına neden olan etkinlikler ilçe tanıtımı için katkılar sunsa da insanları için çile anlamı taşımaya başladı.
Önümüzdeki yıl da yarış takviminde olan bu etkinlikler için mutlak surette yeni güzergahlar bulunmalı… Ana yolun kapanması insanları çıldırtacak noktaya getirdi. Kilometrelerce yürüyen insanlar, işe geç kalanlar, randevularına yetişemeyenler… Sayacak o kadar çok isyan tablosu var ki… Dediğim gibi bu tür yarışlar, etkinlikler spor ormanında, ilçenin dış kesimlerinde acaba yapılamaz mı?
Ha ben işin sportif bölümünde, medya kısmında olduğum için her bir etkinlik bana haber zenginliği katar mı katar, ancak ben de Beykoz’da oturan biriyim.
Mesela son yapılan ve her sene de yapılmakta olan MarmaRun Koşusu Spor Ormanındaki parkurda yapılabilir. Triatlon için Riva Sahili kullanılabilir. Turkcell Sponsorluğunda yapılan Granfonda Yarışına artık başka ilçe ev sahipliği yapsın, bu kadarı bize yeter.
Şimdi diyeceksiniz ki Talip kardeşim sen futboldan haber ver, isyan eden birkaç gün sonra nasılsa unutuyor… Değerli dostlar bu konuda en büyük baskı, talep bana iletilmekte. Hatta bazıları seneye de olursa kendimi yarışanların önüne atacağım, geçerlerken ezerlerse ezsinler demekte.
Tamam, Beykoz bir spor ilçesi olsun olmasına da zaten kıt kanaat geçinen, işyerinde amirinden, memurundan azar yiyen insanlar da unutulmasın.
Bu arada haber olarak, yorum olarak da geçtiğimiz günlerde Beykoz sınırlarını da içeren 58. Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turunda Beykoz’un güzelliklerini hava çekimleri ile izlemek gerçekten güzeldi. Bu arada bu yarış nedeni ile aynı sıkıntıları yaşayanlar tepkili o başka konu.
Benim takıldığım konu Beykoz sınırlarında o kadar canlı çekim yapılırken TRT’den canlı anlatım yapan spikerlerin Beykoz’a ait güzellikleri es geçmesi sinir katsayımı arttırdı. Ne Kanlıca’nın yoğurdu, ne Paşabahçe’nin camı, Ne Hidiv Kasrı, Ne Cam Müzesi, Ne Beykoz Kasrı anlatılmadı. Oysa Ege’den İstanbul’a gelirken öylesine ince detaylı anlatımları duyduk ki…
Acaba diyorum spikerler Karagümrüklü müydü? Malum Beykoz ile Gümrük arasında o kadar fazla ve yıllardır süren ara bozukluğu var ki, bu arada Karagümrük Süper Ligde bizim Beykoz Süper Amatör’de. İki süper arasında 4 liglik bir fark var… Beykoz’dan mı bahsetmedim mi? Aman sinirimi zıplatmayın…
