Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Muharrem ERGÜL
Muharrem ERGÜL

Söylesem tesiri yok… Sussam gönlüm razı değil

Eline kalemi kâğıdı alan, cep telefonunu alan, bilgisayarı alan, oradan buradan aşırdığı yalan yanlış bilgilerle kendini allame sanıyor.

Bilgi ve birikimi kıt, "tufeyli taifesi" misali tipler mantar gibi çoğalıyor.

Gerçekten, bilgisi, birikimi, ehliyeti, liyakati olan insanlarsa kirlenmiş ortamlarda üzerlerine kir sıçramasın diye daha ölçülü ve dikkatli davranıyor.

Her konuda ahkâm kesen insanlar bizim asıl gündemimizi işgal ederek, bize suni gündemler dayatıyorlar.

Bunlara dur demenin en güzel yolu, bu tip insanlara itibar etmemek ve onları dikkate almamaktır.

Canımızın çokça yandığı bu günlerde saçma sapan konularla bizleri meşgul eden bu "tufeyli taifesine" hepimizin dur demesi gerekmektedir.

Kimleri mi kastettim?
Onu da siz anlayın.

Neyse, gelelim asıl konumuza.

Hani vardır ya sirkteki gösteriyi izleyenlere "maymuna bak maymuna" deyip dikkatleri maymunun üzerine yoğunlaştıran yankesinin gösteriyi izleyenlerin ceplerini boşaltması misali.

Bize suni gündem dayatan küresel güçler ne yazık ki zihnimizi meşgul ederek bizleri adeta robotlaştırıyor.

Böylece asıl günlerimiz kayboluyor. Yapay gündemin esiri oluyoruz.

Evde, işte, sokakta, kahvede konuşulan konulara bakarsanız ne demek istediğim daha kolay anlaşılır.

Futbol, siyasi parti kongreleri, maaş artışları, televizyon dizileri, magazin, komşu dedikoduları ana gündemimiz haline getirildi.

Gündem bu olunca, din-vicdan, bilim ve akıl tutsak edildi.

Sonuçta, küresel güçler tarafından yaşayan ölüler haline getiriliyoruz, farkında değiliz.

Mutluluk hormonu salgıladığımızı zannederken sağlığımızı kaybediyoruz.

Yalan, yanlış, hırs ve tamah bizi asıl gündemimizden uzaklaştırıyor.

"Olmaya devlet, cihanda bir nefes sıhhat" diyen büyük devlet adamımız Kanuni Sultan Süleyman'ın sözü bir kulağımızdan girip diğer kulağımızdan çıkar hale geldi.

Oysa milletimizin bekası, neslimizin devamı için ilk şart olan sağlığımız gündemimizi ne kadar ilgilendiriyor? Bence "zurnanın son deliği" kadar ilgilendiriyordur.

Varsa da yoksa da günlük mikro politik didişmeler. Bu didişmeler bize ne kazandırıyor, ne kaybettiriyor orası meçhul!

Kendimize çeki düzen verme zamanı çoktan geldi, geçiyor.

Hadi silkinelim, biraz farklı bir gündem oluşturalım.

"Balıklarımızın genleriyle oynanıyor, balıklar pis sularda yetiştiriliyor."

Bizde balıkçıdan taze balık alıyoruz zannediyoruz.

"Kurbanlıklar memleketten geliyor, kasapta kesilen etler de çiftlikten geliyor" diyoruz

İyi de acaba o hayvanlar nasıl besleniyor, onlara neler enjekte ediliyor?

Küresel güçler
Gıdaya hakim oldular.
Buğdayımızla oynadılar.
Pirinç, soya zaten tanınmaz halde.
Tavuk, tavuktan başka her şey…

Neredeyse tüm yiyecek içeceğimiz katkı maddeleriyle doldurulmuş.

Köyde köylü durmuyor. Köyün efendisi ne gariptir ki, kentte ırgatlığa talip.
Köylü şehre göçtükçe, insanoğlu endüstriyel gıdaya mahkum.

Tohuma böylece İsrail hâkim olmuş.
Gübre ve ilaca Amerika.
Kimyasallara Alman ve Hollanda.

Dayadılar bize şekeri ve kimyasalları.
Bizi önce hasta ettiler.
Kısır ettiler.
Kanser ettiler.
Obez yaptılar.
Sonra da…
Sonrası şu:
Sağlığınız çok bozuldu.
Alın size tıbbi cihazlar.
Alın size ilaçlar.

Dünyaya kim satıyor bu tıbbi cihazları ve ilaçları?

Dünyanın en büyük küresel ilaç firmalarının yıllık satış tutarlarını görün de kararı siz verin.

1- Novartis (İsviçre) 51. 307 milyar dolar
2- Pfizor (ABD) 44.929 milyar dolar
3- Sanofi (Fransa) 39.143 milyar dolar
4- Roche (İsviçre) 37.607 milyar dolar
5- Merck – Co (ABD) 36.550 milyar dolar
6- Johnson and Johnson (ABD) 36.422 milyar dolar
7- Astra Zeneca (İngiltere) 33.313 milyar dolar
8- Glaxo Smith Kline (İngiltere) 31.470 milyar dolar
9- Teva (İsrail) 26.001 milyar dolar
10- Gilead Scienses (ABD) 23. 673 milyar dolar

İşin en ilginç yanı, bu ilaç firmalarının en büyük pazarı halkı Müslüman olan, Türkiye, Nijerya, Mısır, Cezayir, Hindistan, Endonezya, Pakistan, Suudi Arabistan ile gelişmekte olan Arjantin, Brezilya, Polonya, Ukrayna ve Vietnamdır.

Şimdi, başınızı ellerinizin arasına alarak bir kez daha düşünün.

Yediğinizle, içtiklerinizle, satın aldıklarınızla kimlere alet olduğunuzu-olduğumuzu- bir kez daha gözden geçirin.

Ne kadar çok düşmanımız varmış meğer. Yazdıklarım şer cephesinin çok küçük bir yüzü. Saklanan ve maskelenen gerçekleri hepimizin görmesi gerekir.
Vatan tek.
Millet tek.
Bayrak tek.
Bizim bizden başka dostumuz yok.

Suriye ve Irak sınırında enerjimizi harcatan dost görünümlü düşmanlar.
Amerika, Rusya, İsrail, İngiltere, Almanya, Hollanda kanımızı emmeye doymayacaklar.
Dört yanımız dağ, deniz.
Aklımızı başımıza alalım.
Cehalete prim vermeyelim.
Yalancı gündemlere teslim olmayalım.
Bilgiyle,
Ahlakla,
Vicdanla,
İmanla,
Üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir güç yoktur.

Kalın sağlıcakla.
Ama gerçekten sağlıcakla…

Muharrem ERGÜL
Muharrem ERGÜL HAKKINDA

Aslen Kuzey Kafkas göçmeni. Aile Trabzon ve Ordu kökenli. Beykoz doğumlu. İlk, orta ve lise öğrenimini Beykoz’da yaptı. Yüksek öğrenimini Marmara Üniversitesinde tamamladı. Beykoz Paşabahçe Ortaokulu’nda Türkçe Öğretmenliği yaptı. (1980-1982) Ardından aynı okulda Müdür Yardımcılığı yaptı. (1983) Daha sonra müdürlük sınavlarını kazanarak; Beykoz Anadoluhisarı Ortaokulu Müdürü oldu. (1984) 1987 yılında kamu görevinden ayrılarak özel sektöre geçti. Birleşik Yayın Dağıtım Şirketi Genel Müdürü oldu. İki yıl bu görevi sürdürdü. Aynı görevine paralel olarak, Türkiye’nin ilk ve saygın kitap dergilerinden biri olan “KİTAP DERGİSİ’NİN” editörlüğünü yaptı. 1989 yılında dönemin Milli Eğitim Bakanı Avni Akyol’un davetiyle yeniden Kamu görevine döndü. Milli Eğitim Bakanlığı Müşavirliği yaptı. (1989-1991) Bakan değişiminden sonra Milli Eğitim Bakanlığı Devlet Kitapları Genel Müdür Yardımcılığına atandı. (1990-1993) 1993 yılında Beykoz Milli Eğitim Müdürü oldu. 1994 yerel seçimlerinden sonra İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Özel Kalem Müdürü oldu. (1999) Ardından 2004 yılındaki yerel seçimlerde Ak Parti’den Beykoz Belediye Başkanlığı’na aday oldu. Yüksek oranda bir oy alarak “AK PARTİ’NİN” ilk Beykoz Belediye Başkanı seçildi. 2009 yerel seçimlerinde aday olamadı. 2010 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı Müşavirliğine atandı. 2012 yılından itibaren İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlık Danışmanlığı görevini sürdürmüştür. Eğitimcilik ve yöneticilik dışında Uzun yıllar Kanlıca, Beykoz ve Anadoluhisarı kulüplerinde amatör ve profesyonel olarak futbol oynadı. Yine Beykoz’da birçok sivil toplum kuruluşunda kurucu olarak görev aldı. Yayınlanmış dört kitabı ve yüzlerce makalesi bulunmaktadır. Türkiye’de birçok belediyede yöneticilik dersleri verdi. Yurtiçi ve yurtdışında birçok seminer konferans ve panele katıldı. Halen Beykoz Üniversitesi Mütevelli Heyet Üyeliği yapmaktadır. Evli ve üç çocuğu bulunan Muharrem Ergül orta derecede İngilizce bilmektedir. Yaşadığı yer olan Beykoz’dan ve sokağından hiç ayrılmamış olup, Beykoz ve Beykozluluğu İstanbul ve İstanbulluluğuyla özdeşleştirmiş bir Beykoz çocuğudur.

YORUMLAR

Bir adet yorum var

  1. En büyük düşmanımız nefsimizdir inancıyla kişiliğini oluşturan insanları gördük bu dönemde..Psikolojilerini nasıl dengeliyorlar çok merak ediyorum.Allah kimseyi bu duruma düşürmesin bence.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER