Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK

SOMA Kazasından İBRETLİK Tablolar…

Soma Maden ocağında 13.05.2014 Salı günü yaşanan o elîm kaza, ülkemizin yüzde 90’dan (!) fazlasının ciğerlerini dağladı.

Sadece ülkemizin değil, dünyanın birçok ülkelerinin insanlarının dahi yüreklerini dağladıklarını, haberlerdeki taziyelerinden, hayırlı dualarından ve yardım tekliflerinden anlıyoruz. Ancak, böylesine elîm acılara bile sinsi bir siyaset tarafgirliği ile bakarak istismar edenleri, hattâ sevinenlerin olduğunu görmek, tüm akl-ı selimi kahretmiştir. İşte bu nedenle ilk cümlemdeki dağlanan vicdanları, yüzde 90 olarak vurgulamak zorunda kaldım. Bu kahredici ve “menfi anlamda ibretlik” rezalet olayı, belki duymayanlar olabilir düşüncesiyle, bu yazımın sonunda teessüfle arz edeceğim.

YARDIMLAŞMA SEFERBERLİKLERİ: İzinli oldukları halde, faciayı duyar duymaz iş kıyafetlerini giyerek, ölüm tehlikelerine rağmen arkadaşlarını kurtarmaya gidenleri ve her birinin birçok arkadaşını, kahramanca kurtardıklarını takdirle izledik. Nitekim bunlardan bazılarının, arkadaşlarını kurtarırken şehit oldukları da haberler arasındaydı.  Görevli olmadığı halde, ilgili levazımatını alarak ocağa giren ve birçok yaralıya yardımcı olan ve kendisi şehit olan sağlık görevlisini ibretle izledik. Sağ kurtulanların; “..nefes alan ve kıpırdamaya çalışanları gördükçe, ölen arkadaşlarımızın cesetleri üzerinden sürüne sürüne ulaşıp, onları da kurtardık” dediklerini, gözyaşlarıyla seyrettik. Âdeta bir sahabe yardımlaşması gibiydi…

HAYATA VEDÂ DUALARI: Sağ olarak kurtulan Mehmet Ali Dinçer o korku dolu anları şöyle anlattı. "Herkeste 'Biz burada öleceğiz' yönünde feryatlar başladı. Kimi anne babasına, kimi de çocuklarına kavuşmak için dualar ediyordu. Bu arada çamurla karışık ufak bir su birikintisi gördük. Oraya ulaşabilen arkadaşlarım ve ben ölüme hazırlık amacıyla, o suyla abdest aldık. Bazı arkadaşlarımız ise topraktan teyemmüm ile abdest aldılar ve artık,‘Allahım biz sana temiz gelmek istiyoruz’ diye dualar etmeye başlamıştık. Sonrasını hatırlamıyoruz.”…

6.5 saat Soma'daki kömür ocağında mahsur kalan ve faciada kurtarılan Salih Erkan ise yaşadıklarını ağlayarak anlattı. “Ölen arkadaşlarımızın arasında 4-5 kişi sağ kalmıştık. Beni de kurtarmaya gelen arkadaşıma ‘..benim takatim kalmadı, sen kendini kurtarmaya çalış’ dedim, gönderdim. Kurtarılmayı beklerken, en çok 4 yaşındaki kızımın en son istediği şeyi parasızlık yüzünden yapamam aklıma geldi, üzüldüm ve ağladım. Aslında kızım çok anlayışlıydı, ısrar da etmemişti. Başka çocuklar babalarına BABA derlerken, bundan sonra benim evlatlarım BABA diyemeyecek diye düşündüm, ağladım. Kurtulmamız için seferber olan devletimize ve yardım sever Türk halkına ve minnettarız. Beni baygınken çıkarmışlar.”…

BAKAN YILDIZ’I AĞLATAN KAHRAMANLIK: Soma'daki kazadan sağ kurtulan, ancak ailesine haber bile vermeden, mahsur kalan arkadaşlarını çıkarmak için 20 saat koşuşturduktan sonra,ailesiyle kısacık bir görüşme yapan İsmail Adalı’yı yakından izleyen Enerji Bakanı Taner Yıldız,böyle bir yardımlaşma karşısında gözyaşlarına hâkim olamadı…

AZERBAYCAN’DAN BİR HABER: Azerbaycan parlamentosundan bazı milletvekilleri, Soma'ya ulaştırılmak üzere maaşlarından önemli bir bölümünü bağışladıklarını açıkladılar. MilletvekiliGanire Paşayeva öncülüğünde gerçekleştirilen bu kampanyaya, bütün milletvekillerinin katılmasının beklendiği bildirildi…

MUCİZE KURTULUŞ: Ceyhan Bağdatlı, 22 yaşında ve 9 aylık evliydi. Askerden döndükten sonra babasına yük olmamak ve düğün borçlarını ödemek için, yeniden madende iş başı yapmıştı. Daha bir haftasını doldurmamıştı ki, o gün de madende mesaideydi. Bir vesileyle çavuşuyla tartıştı ve işi bırakarak ayrıldı. Aynı anda izin alan diğer üç arkadaşı da yerin üstüne banttan çıkıyorlardı, o ise tehlikeli olduğunu düşünerek, onlara katılmadı. Km.lerce uzun olan yaya yolunu tercih etti. Banttan gelmeye çalışan diğer üç arkadaşları da bu patlamada öldüler. Tartışma sonrasında verdiği bu gereksiz (!) karar, genç madencinin hayatta kalmasına vesile olmuştu. Pek tabiidir ki bu ilginç tevafuk, kaderin bir cilvesiydi.

Diğer yandan Murat Avcı ise 44 yaşında bir maden işçisiydi. Bu maden ocağından emekli olmuştu. Ancak emekliliğin tadını sadece iki ay çıkarabildi. Aldığı emekli maaşı, bankadan çektiği kredi borcunu ödemeye yetmeyince, tekrar aynı madende ek işe başlamıştı. Ecel onu da bu ikinci kısa iş hayatında yakalamıştı…

KOMŞU OCAK YARDIMI: Facianın yaşandığı madenin yakınında bulunan İmbat Madencilik'te bulunan Genel Koordinatör Gökalp Büyükyıldız, olayın ilk saatlerinde Bakan Yıldız'ın özel ricasıyla kendi madenindeki tüm faaliyetleri durdurdu. Mühendis ve işçileriyle birlikte, facianın yaşandığı ocağa gelerek teknik kurtarma çalışmalarına başladı. En önemli başarısı; madendeki yangının etkisiyle zehirlenmeleri önlemek için, içerideki havalandırmayı tersine döndürerek, doğru hava sirkülasyonunu sağladı ve 80 işçiyi canlı olarak kurtardı…

Evet saygıdeğer dostlarım. Yukarıda arz ettiğim yüzde 90’ın dışında kalan bir zihniyetten de bahsetme zamanı geldi: Bu malum zihniyetin sesi olan HALK TV.’de konuşan Hürriyet yazarı Yılmaz Özdil’in, ..“Bu ölen işçiler, AKP mitingine katıldıkları ve AKP’ye oy verdikleri için, bu belâya müstahaktılar” anlamındaki densiz sözleri, hem milyonların vicdanlarını dağladı, hem de o zihniyetin ahlaktan ve vicdandan yoksun olduğunu, bir kez daha ispatlamış oldu. Acaba; geride kalan ve “babacığım” diye çığlıklar atan binden fazla yetim çocukların, dul kalan yüzlerce genç eşlerin ve yürekleri parçalanan ana-babaların feryatları ayyuka çıkarken, böyle açıklamalar yapmak hangi akla, hangi mantığa, hangi insanlığa ve hangi vicdana sığar?… Ayrıca meydanlarda, medyada, TW. Ve facebook’da aynı zihniyetten birçok çirkin girişimlere, akıl almaz iftiralara, istismarlara ve salvolara da şahit olduk. Tamamen mantıksız olduğu halde, bu yalan haberlere atlayan zavallı muhalif kafaları da üzülerek izledik. Fakat biz bunları, şeytanlarıyla baş başa bırakacağız… Bir de böylesine acılar ve feryatlar arasında kurtarma ekiplerinin soyunma odalarındaki dolapları kırarak, para, saat, cep telefonu hırsızlıklarının yapıldığını duymak, yaraların üzerine tuz ve kezzap oldu…

BLANÇO: Olay anında ocakta bulunanlar, 787 kişi. Yaralı kurtulanların sayısı: 486 Kişi. Ölenlerin sayısı: 301 Kişi. Bu 301 şehit; aynı zamanda yüzlerce DUL, yüzlerce acılı ANA-BABA ve bine yakın YETİM demektir. Yüce Rabbim bu şehitlere gani-gani rahmet eylesin. Kalanlara da sabr-ı cemil nasip eylesin. Âmîn…

NOT: Bu haftaki yazımı Diyarbakır ve Aydın seyahatlerimden, ilginç anekdotlara ayırmıştım. Ancak, SOMA olayı nedeniyle erteleyerek, nasip ise bir haftalık Dubai seyahatimden sonraözetlemeyi düşünüyorum… Allah'a emanet olunuz.

A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK HAKKINDA

A. Raif ÖZTÜRK... 20 Nisan 1950 yılında Tekirdağ Çorlu’da doğan Raif Öztürk, ilkokulu Çatalca’da okudu. O dönemin şartlarına göre eğitimini ve iş yaşantısını birlikte sürdürmeyi hedefleyen A. Raif Öztürk, Meslekî Ortaokulu Paşabahçe’de sürdürerek, Sultanahmet Meslek Lisesi’nde özel olarak Makine Yüksek Teknik Ressamlığa devam etti. Türkiye Şişe ve Cam fabrikalarında 26 sene ‘Robotik ve Tam Otomatik Makineler Üretim Hattı Makine Teknisyenliği’ & Fabrika Vardiya amirliği yaptı. ‘Özel Araştırma, Geliştirme ve Eğitmen’ (ARGE) görevlisi olarak 1980’de İngiltere’ye, 1986 yılında da Japonya’ya giden yazarımız, dönüşünde de Meslek Lisesi mezunlarına, (Üretim makinaları, Kalite çemberleri ve beyin fırtınası teknikleri hakkında) iş programlamaları, eğitmenlik, rehberlik ve liderlik dersleri verdi. 1990 yılında Türkiye Şişe Cam Fabrikalarından kendi isteğiyle emekli olan A. Raif Öztürk, Öz Emek Spor Ltd. Şt. Mağazalarını açarak, hâlen işletmeye devam etmektedir. 1990’lı yıllarda bir yıl Diksiyon, bir yıl Osmanlıca, iki yıl da Arapça eğitim alan Öztürk, Halen (1962’den beri) Beykoz, Kavacık’ta ikamet etmektedir. Hiç Kur’ân bilmeyen 30-40 kişiye; aynı anda ve 10 Saatte Kur’ân öğretme uzmanı olan yazarımız, 2014 yılında Sakarya Üniversitesinden “Eğitimciye Eğitim” adıyla eğitim aldıktan sonra, “DEĞERLER EĞİTİMİ UZMANI” sertifikası kazanarak, Beykoz Milli Eğitim Müdürlüğünde ve ülkenin çeşitli illerinde 6 yıldan beri konferanslar ve görsel seminerler vermektedir. Yazarımızın, 2002 yılından bu yana; ‘Fikir Bahçesinden BİR DEMET’, “Derdim bana DERMAN imiş”, ‘Biyoenerji ve Kozmik Bilimin ışığında ŞİFA OLAYI’ adlı Belgesel, tevhid ve tefekkür içerikli kitapları yayınlandı. Sn. Öztürk Ulusal ve Uluslararası Sempozyumlarda, 2015’te Kastamonu Üniversitesinde ve 2018’de Ukrayna Üniversitesindeki sunumlarda kürsü almış olup, hâlen köşe yazılarına ve Kitap çalışmalarına devam etmektedir. 2006 Yılından beri “Dost Beykoz Ailesi” mensubudur…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER