Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Prof. Dr. İsmail KOCAÇALIŞKAN
Prof. Dr. İsmail KOCAÇALIŞKAN

Siyonizm ve Gazze

Her olayın bir görünen bir de görünmeyen yüzü yani hikmet tarafı vardır. Mesela, tarihin ilk küresel savaşı olan birinci dünya savaşının sebeplerine baktığımızda bunun görünen yüzü Avusturya veliahdının Saraybosna’da bir Sırplı tarafından vurularak öldürülmesidir.

Başka birçok sebebi vardır esasında. Ama bu olay bardağı taşıran son damla olmuştur. Savaş sonucu Osmanlı Devleti, Hasburglar ve Rus Çarlığı gibi üç imparatorluk yıkılmıştır. Bediüzzaman, birinci dünya savaşının Müslümanlar açısından hikmetini yani görünmeyen sebebini şöyle izah eder. Cenab-ı Hak bizden günde beş vakit namaz kılmamızı istedi. Biz tembellik edip eda etmedik bizi dört sene cepheden cepheye koşturarak namaz kıldırdı. Yılda bir ay oruç tutmamızı istedi, biz tutmadık. Kıtlık ve açlık belasıyla bizi imtihan etti. Malımızın kırkta birini ihtiyaç sahiplerine vermemizi istedi. Biz cimrilik edip vermedik. Savaş sebebiyle daha fazlasını vermek zorunda kaldık.

Birinci dünya savaşının ve hatta ikincisinin görünmeyen sebeplerinden birisi siyonizmdir. Siyonizm 1897 yılında İsviçre’de kuruldu. Fakat siyonizmin kökleri çok daha eski tarihlere kadar gider. Siyonizm niçin var? demek şeytan niçin yaratıldı? demek gibi bir şeydir. Şeytan görünmez ama vardır. Şeytanın zahiri bir etkisi ve yaptırım gücü yoktur. Bir şeyi zorla yaptırmaz. Sadece vesvese vererek iş yapar. Şeytanın yaratılış hikmetine baktığımızda şeytan olmasaydı dünyada imtihan olmayacaktı. Bütün insanlar melek gibi makamları sabit olacaktı. İmtihan niçin yapılır. Talebeler arasındaki farkı ortaya koymak için. Okul varsa imtihan olur. Bu dünyayı Rabbimiz bir imtihan yeri olarak var etmiştir. Şeytanın yaratılması iyi midir kötü müdür? Zahiren kötüdür. Çünkü onun vesveseleriyle çoğu insanlar kötü yola sapıyorlar. Esfel-i safiline düşüyorlar. Ama hakikatte insanın manen terakki etmesine ve melekten de yukarı mertebelere çıkmasına sebep oluyor. Şeytanın vesveselerine kanmayanlar insan-ı kamil mertebesine çıkıyor. Şeytan olmasaydı, bütün insanlar manen aynı seviyede kalacaktı. İyi ve kötü ayrımı olmayacaktı. Siyonizmin varlığı da bunun gibi bir şey.

Siyonist teşkilatın gayesi, yakın planda dünyada dağınık olarak yaşayan Yahudiler için Filistin’de bir İsrail devleti kurup onları tek çatı altında toplamaktı. Orta vadeli plan Orta doğuda Büyük İsrail devletini kurmak. Uzun vadeli plan ise bütün dünyayı buradan idare etmekti.

Zamanın ileri gelen devletleri siyonistlere Etiyopya’da, Arjantin’de ve Moğolistan’da yer gösterip buraların birinde devlet kurabilirsiniz dediler. Fakat onlar ille de Filistinde olacak diye tutturdular. Filistin ise o zaman Osmanlı toprağıydı. Padişah Abdülhamid Han ile görüştüler. Olmaz dedi.

Osmanlı devleti yıkılmalıydı ki siyonistler hedefine ulaşabilsin. Bunun üzerine bir dünya savaşı çıkarmak için faaliyetlerde bulundular. Bu faaliyetler şeytanın vesvesesi gibi şeylerdir. Elle tutulmaz gözle görülmez. Çok sinsicedir. Saman altından su yürümeye benzer yani. Devletlerarasında yanlış haber taşımak, gazetelerde yalan haberler yaymak, ajanlık gibi faaliyetler sonucunda Siyonistler büyük devletleri birbirine düşürmeyi başardılar.

Birinci dünya savaşı dört yıl sürdü. 1918 yılında savaş bitip Osmanlı devleti yıkıldığında Filistin ve çevresini İngilizler işgal etmişti. Siyonistler hem Çanakkale’de hem de Filistin cephesinde katırcı birlikleriyle cepheye silah ve mühimmat taşıyarak İngilizlere yardım ettikleri için buna mükâfaten İngilizler bir grup Siyonist ve terörist Yahudi’yi Filistin’e yerleştirdiler. Bunlar da zamanla dünyadaki Yahudileri davet ederek Yahudi nüfusunu artırdılar ve sürekli etraftaki köy ve kasabalara saldırarak oranın yerli halkı olan Filistinlileri katledip evlerine ve topraklarına yerleştiler. Sonra ABD desteğiyle Mısır, Suriye, Ürdün ve Lübnan’a saldırdılar. Nihayet İngilizler Filistin’den çekilince 1948 yılında İsrail devletini kurdular. Böylece yakın vadeli plan gerçekleşmişti. Sıra orta vadeli plandaydı. Yani, kendilerine Tanrıları tarafından vadedildiğine inandıkları Nil ile Fırat nehirleri arasındaki toprakları kapsayan büyük İsrail’i kurmak.

İsrail o günden beri sürekli parçala yut taktiğiyle Filistin’i adeta yuttu. Fakat Gazze, boğazına takıldı. Şu anda parçalanmış bir Batı Şeria ile küçücük bir Gazze mıntıkası kaldı Filistinlilerin elinde. Gazze yıllardır abluka altında bir esir kampı gibiydi. İki sene önce kendini savunmak için bir huruç hareketi yapan Gazze’nin silahlı gücü Hamas’a karşı güya intikam almak için, İsrail sürekli bombardımanla ev, hastane, mabet ve okul ayırımı gözetmeksizin Gazze’yi yerle bir etti. Bununla da yetinmedi savaş hukukuna ve insan haklarına aykırı olarak kadın, çocuk, yaşlı, hasta, doktor ve basın mensubu demeden on binlerce sivil insanı katletti. Şimdi de Gazze’yi kuşatarak yardım girişini engelliyor ve açlıkla öldürmeye çalışıyor. Onların bu hadsizliği, şimdiye kadar yaptıkları sahte propaganda ile dünyaya şirin ve mağdur görünme oyunlarını bozdu. Siyonizmin maskesi düştü ve gerçek yüzü göründü. Dünyada müthiş bir nefret uyandırdılar. Kendi sonlarını hazırladıklarının farkında değiller. Bizim zahiren kötü gördüğümüz şeylerde bazen hayırlar saklıdır. Belki de istenmeyen bu olaylar çok hayırlı ve müjdeli neticelere gebedir.

İsrail’in zalimliği kendi gücünden değil, ona göbekten bağlı olan ABD’nin ve diğer bazı devletlerin verdiği destekten geliyor. Onlar, böyle zulmedersek Gazze’yi teslim alırız zannediyorlar. Ama sert çekirdeğe çarptılar. Gazze direniyor. Gazze halkı, onlara Allah’ın vermiş olduğu metanet, sabır ve iman gücü sayesinde dünya insanlarını çok etkiliyor. Bunca zulme, mağduriyete ve her şeylerini kaybetmelerine rağmen Allah’a şükretmeleri yok mu? İşte bu kalpleri derinden etkiliyor. Olan biteni izleyen insanlar biz olsak böyle davranabilir miydik diye empati yapıyorlar. Bu manevi gücün kaynağını merak edip İslam’ı araştırıyorlar. Bilhassa batı ülkelerinde Müslüman olanların sayısı hızla artıyor. İsrail’e tepkiler çığ gibi büyüyor. Böyle devam ederse bir gün patlayacak. Bardak doluyor. Bakalım bardağı taşıracak son damla ne zaman düşecek? Çok da uzak değil gibi. Biz bize düşeni yapalım ve gerçek manada Gazze’nin tarafında olalım.

 

Prof. Dr. İsmail KOCAÇALIŞKAN
Prof. Dr. İsmail KOCAÇALIŞKAN HAKKINDA

İsmail Kocaçalışkan, Akademik, Bilim, Doğa Bilimleri kategorilerinde eserler yazmış bir yazardır. Başlıca kitapları alfabetik sırayla; Bitkiler Bize Neler Söyler?, Biyoistatistik, Doku ve Hücre Kültürü Teknikleri olarak sayılabilir. İsmail Kocaçalışkan kitapları; LP Akademi Yayınları, Nobel Akademik Yayıncılık aracılığıyla kitapseverlerle buluşmuştur. İsmail Kocaçalışkan tarafından yazılan son kitap "Biyoistatistik", Nobel Akademik Yayıncılık tarafından okurların beğenisine sunulmuştur. E-posta: [email protected] Eğitim Bilgileri Doktora, Yıldız Teknik Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi / Fen Bilimleri Enstitüsü, Moleküler Biyoloji Ve Genetik, Türkiye 2010 - Devam Ediyor Araştırma Alanları Yaşam Bilimleri, Bitki Biyolojisi, Bitki Fizyolojisi, Temel Bilimler Yönetilen Tezler Bursa Uludağ'ın Arabis drabiformis Boiss., Aubrieta olympica ve Erodium sibthorpianum Boiss. subsp.sibthorpianum endemik bitki türlerinin doku kültürü yöntemleriyle çoğaltılması, Ceviz yaprak özütleri ve juglon’un bazı mikroorganizmalar üzerine etkileri, Juglon’un kavun ve hıyarda bazı fizyolojik, biyokimyasal ve anatomik parametreler üzerine etkisi, Dormansi kırıcı yöntemlerin yabancı ot tohumları üzerine etkileri, Çam fidelerinin büyümesi üzerinde bazı süs bitkilerinin allelopatik etkileri, Çeşitli şiddetteki gök gürültüsü seslerinin tohum çimlenmesi üzerine etkileri, Juglon’un hıyar fidelerinde protein ve enzim parametreleri üzerine etkisi, Ceviz yapraklarından mevsimsel olarak elde edilen özütlerin tohum çimlenmesine etkileri, Juglon’un kavun fidelerinde protein ve enzim parametreleri üzerine etkisi, Kozalaklı bitkilerde amonyum ve nitrat beslenmesinin kozalaklı bitkilerde büyüme üzerine etkilerinin karşılaştırılması, Kütahya kaplıca sularının tohum çimlenmesi üzerine etkileri, Saponin’in buğday tohumlarının çimlenmesi üzerine olan etkilerinin polifenol oksidaz ve amilaz aktiviteleriyle ilişkisi, Çeşitli çözücülerde hazırlanmış ceviz yaprak özütlerinin tohum çimlenmesi ve fide büyümesi üzerine etkileri, Bazı allelokimyasal maddelerin Kütahya yöresinde yaygın yabancı otlar üzerine herbisit etkileri, YTÜ Davutpaşa Kampüsü Fen Edebiyat Fakültesi avlusundaki çamların kurumasında çimlerin allelopatik rolünün araştırılması, Ceviz yapraklarında Juglon ve toplam fenolik madde miktarlarındaki mevsimsel değişimin belirlenmesi, Düşük sıcaklık stresinin kışlık buğday ve karalahana yapraklarında çözünebilir ve apoplastik proteinler ile prolin ve klorofil üzerine etkileri, Fenolik allelokimyasalların mikroorganizmalar üzerine etkileri, Ceviz yaprak özütlerinin bazı tohumların çimlenmesi üzerine allelopatik etkileri, Yonca özütlerinin çimlenme üzerine allelopatik etkileri, Bitkilerin tuz stresine toleransında prolin'in fizyolojik rolü ve öneminin doku kültürü şartlarında araştırılması, Büyümeyi düzenleyici maddelerin bazı bitkilerde soğuğa dayanıklılık üzerine etkileri, Bazı tohumların çimlenmesi sırasında polifenol oksidaz enzim aktivitesindeki değişmeler,

YORUMLAR

2 adet yorum var

  1. Hârikasınız Muhterem hocam. Gazze konusunda İhmal edilen çok önemli konuların HİKMET yönlerini gâyet güzel açıklamışsınız.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER