Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Muharrem ERGÜL
Muharrem ERGÜL

Siyasi partilerimiz

Hatırlarsanız, ilkokul kitaplarımızda bile yazardı o klişe cümle.

"Siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır" diye.

Bu cümleyi çocuk belleğimize adeta nakşetmiştik.

Öyle ki, çocukluğumdan beri dinlediğim her siyasi lider de aynı klişe cümleyle konuşmasına başlardı.

"Siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır" ve sonra devam ederlerdi.

"Siyasi partiler toplumun sesi, demokrasi kültürümüzün birlik ve beraberliğimizin temelidir" diye.

Peki gerçekten öyle mi?

Öyleyse bugünkü siyasi partilerin yaklaşımını nasıl anlayacağız?

Bu düşmanlık ve ötekileştirmeyi nereye koyacağız?

Toplumunun yarısının, diğer yarısını şeytanlaştırmasını nasıl tanımlayacağız?

Peki nasıl olda da, hısım olan siyasi kompartmanlar ve o kompartmanın sakinleri birbirlerine hasım oldular?

Niye bir partili, diğer partiliyi düşman olarak görüyor?

Niye seçimi bir demokrasi şöleni gibi değil de bir cephe savaşı olarak görüyoruz?

Sahi bize ne oldu?

Oysa, siyaset bilimi ve siyasi partiler toplumdaki kamplaşma ve kutuplaşmanın aracı değil, toplumu kaynaştırmanın harcı olmak için vardırlar.

Siyasete biraz da bu gözle bakmamız gerekir.

Renklerimiz farklı ama aynı toprağın çocuklarıyız.

Aynı geleneğin ve coğrafyanın adı, adımızdır.

Siyasi rekabet ve üstünlük yarışını kirletmeden sürdürmenin mutlaka bir yolunu bulmalıyız.

Başta siyasi partilerimizin liderleri ve siyaset yapan her kademedeki dostlarımızın siyasi savaşa dönüştürmeden sürdürmeleri gelecek nesillerimize örneklik teşkil edecektir.

Yoksa, o bana bir dedi, ben ona beş diyeyim üstüne üstlük bir de hakaret edeyim anlayışı kimseye fayda sağlamaz.

Geçici siyasi başarıları kalıcı hale getirmenin yolu birlik ve beraberliğimizi sağlayacak bir dil ve üslupla kazanılacaktır.

Yoksa, siyaset benim partime oy verenler dost, vermeyenler düşman demek değildir.

Eni konu seçim olur, biter. Hayat devam eder.

Aynı ailenin fertleri farklı siyasi partilere oy verirler ama aile hukuku aynen devam eder.

Ülkemizi de bir aile olarak düşünün ve ona göre davranışlarınızı şekillendirin.

Biz büyük Türkiye ailesiyiz diyin. Siyaseti ve seçimi öyle görün. Partilerinizin farklı olması kardeşliğine zarar vermesin.

Çünkü ne diyorduk?

"Siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır"

Demek ki, siyasi parti ve partililer olmadan demokrasi olamıyor.

"O yüzden öteki siyasi parti niye var?" sorusu yerine "iyi ki öteki siyasi partiler var" demeli ve bunu yaygınlaştırmalıyız.

Hatta, usta şair Necip Fazıl Kısakürek bırakın siyasi partilerin varlığını, düşmanının varlığından bile ders çıkarılması gerektiğini dizelerinde nasıl anlatıyor:

"Ey düşmanım,
Sen benim ifadem ve hızımsın.
Gündüz geceye muhtaç,
Bana da sen lazımsın."

Oysa biz ne yapıyoruz?

Sırf farklı bir siyasi anlayışta diye düşman belliyoruz. Şairin düşman diye nitelediği farklı düşüneni ise dipsiz kuyulara atıyoruz.

Hepimizin "batsın böyle siyaset" demeden siyaseti bir hizmet yarışı olarak görüp parti sevgimizi vatan sevgimizin üzerinde görmemeliyiz.

Siyaset partiler aracılığıyla ülkeye hizmet etme yarışıdır.

Yoksa siyaset ne savaş, ne de beka sorunudur.

Seçimler yoluyla kim kazanırsa kazansın, yeter ki ülkemiz kaybetmesin.

Ne diyorduk?

"Siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır."

Kalın sağlıcakla…

Muharrem ERGÜL
Muharrem ERGÜL HAKKINDA

Aslen Kuzey Kafkas göçmeni. Aile Trabzon ve Ordu kökenli. Beykoz doğumlu. İlk, orta ve lise öğrenimini Beykoz’da yaptı. Yüksek öğrenimini Marmara Üniversitesinde tamamladı. Beykoz Paşabahçe Ortaokulu’nda Türkçe Öğretmenliği yaptı. (1980-1982) Ardından aynı okulda Müdür Yardımcılığı yaptı. (1983) Daha sonra müdürlük sınavlarını kazanarak; Beykoz Anadoluhisarı Ortaokulu Müdürü oldu. (1984) 1987 yılında kamu görevinden ayrılarak özel sektöre geçti. Birleşik Yayın Dağıtım Şirketi Genel Müdürü oldu. İki yıl bu görevi sürdürdü. Aynı görevine paralel olarak, Türkiye’nin ilk ve saygın kitap dergilerinden biri olan “KİTAP DERGİSİ’NİN” editörlüğünü yaptı. 1989 yılında dönemin Milli Eğitim Bakanı Avni Akyol’un davetiyle yeniden Kamu görevine döndü. Milli Eğitim Bakanlığı Müşavirliği yaptı. (1989-1991) Bakan değişiminden sonra Milli Eğitim Bakanlığı Devlet Kitapları Genel Müdür Yardımcılığına atandı. (1990-1993) 1993 yılında Beykoz Milli Eğitim Müdürü oldu. 1994 yerel seçimlerinden sonra İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Özel Kalem Müdürü oldu. (1999) Ardından 2004 yılındaki yerel seçimlerde Ak Parti’den Beykoz Belediye Başkanlığı’na aday oldu. Yüksek oranda bir oy alarak “AK PARTİ’NİN” ilk Beykoz Belediye Başkanı seçildi. 2009 yerel seçimlerinde aday olamadı. 2010 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı Müşavirliğine atandı. 2012 yılından itibaren İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlık Danışmanlığı görevini sürdürmüştür. Eğitimcilik ve yöneticilik dışında Uzun yıllar Kanlıca, Beykoz ve Anadoluhisarı kulüplerinde amatör ve profesyonel olarak futbol oynadı. Yine Beykoz’da birçok sivil toplum kuruluşunda kurucu olarak görev aldı. Yayınlanmış dört kitabı ve yüzlerce makalesi bulunmaktadır. Türkiye’de birçok belediyede yöneticilik dersleri verdi. Yurtiçi ve yurtdışında birçok seminer konferans ve panele katıldı. Halen Beykoz Üniversitesi Mütevelli Heyet Üyeliği yapmaktadır. Evli ve üç çocuğu bulunan Muharrem Ergül orta derecede İngilizce bilmektedir. Yaşadığı yer olan Beykoz’dan ve sokağından hiç ayrılmamış olup, Beykoz ve Beykozluluğu İstanbul ve İstanbulluluğuyla özdeşleştirmiş bir Beykoz çocuğudur.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER