Bilgehan Murat MİNİÇ
  • 19/10/2015 Son günceleme: 19/10/2015 12:18
  • 8.595

Devletimizin son yılları, maalesef zaaflarla geçti. Siyasi hesaplar uğruna verilen tavizler, yanlış uygulamalar; neredeyse devlet mekanizmasının bütün çivilerini söktü, vidalarını gevşetti.

İsterseniz bir sağlama yapalım:

Geçmiş yıllara oranla askere, polise olan güvenimiz toplum olarak azaldı mı? Evet, azaldı... Bürokrasiye, kurumlara itimadımız var mı? Hayır, yok! Siyasete, siyasetçiye, kendilerine oy verdiklerimiz de dâhil; güveniyor muyuz? Hayır, güvenmiyoruz... En önemli ve hayati olan kurumumuz, yargıya, adalet mekanizmasına güvenimiz azaldı mı? Maalesef evet... Maalesef...

Ülkemizde siyasetçi ile devlet adamı arasındaki uçurum yazık ki, bu güvensizliğin daha da artmasına sebep oluyor. 'Siyaset adamı bir sonraki seçimi; devlet adamı bir sonraki nesli düşünür!' demiş, bir fikir adamı... Ne kadar doğru bir söz, değil mi? Bugün ülkemizde siyasi arenaya bakıldığında, günü-birlik siyasi hesaplar, hepimizi öyle bir sarıp sarmalamış ki, neredeyse bir sonraki nesli 'telaffuz eden' dahi yok! Maalesef siyaseti ve toplumu iyiye ve güzele yönlendirmekle mükellef olduklarını düşündüğümüz aydınlarımız; Sus-Pus olmuşlar... Reis-i Cumhurun bir zamanlar sözünü ettiği ulema ise iktidarın yanlışlarını tevil edecek fetvaları varsa, ara sıra arz-ı endam ediyorlar; yoksa onlar da lâl oluyorlar.

Buna bir de bir sonraki seçimde 'Hangi partide olursam bir yerlere gelirim?'... 'Kimi desteklersem, ihaleler, mevkiiler önüme serilir?' hesapları yapan; 'Her devrin adamı, eyyamcılar' da eklenince 'siyasi ahlaksızlık' ortaya çıkıyor. Ne acıdır ki, ülkemizin bu 'yeni' ve 'kabul gören' siyasi ahlakı (yani ahlaksızlığı) olarak da yerini alıyor. İşin daha da vahimi; yıllarını bu ahlaksızlıkla mücadele ederek geçirdiğine inandığımız, büyük(?) isimleri, büyük(?) mevkileri, büyük(?) konuşmaları olan büyük(?) adamların; bugün artık mücadelelerini, sözlerini unutarak, 'bu bozuk sistemin Yılmaz Savunucuları!' haline gelmiş olmalarıdır…

Bir diğer gurup ise geçmişte bulunduğu siyasi hareket üzerinden bir yerlere gelmeye çalışan, iktidarın nimetlerinden faydalanmaya çalışanlar... Aslında siyasette bu geçişler, parti değiştirmeler, transferler ilk kez bu dönemde olmadığı gibi; 'son' olacak da değil... Bunu biliyoruz. Herkesin siyasi fikri ve tercihleri, zaman içinde gelişip değişebilir; buna da saygı duyarız... Geçmişteki görüşlerinizden feragat edip, yeni bir siyasi hayata adım atabilirsiniz pek tabi; buna da bir sözümüz yok...

Ancak...

Bugün içine girmeye çalıştığı iktidarda kâh kendince büyük organizasyonlarda yerini sağlamlaştırmak için… Kâh günlük siyasi manevralarla gündem olmak için… Geçmişe sövmek, geldiği yapıyı eleştirmek; ucuz katılım törenlerinde boynuna yakışmayan kravatlarla, bir ismi, bir siyasi hareketi pazarlamaya çalışmak; işte bu 'Siyasi Ahlaksızlığın' dik âlâsıdır...

Kendinize olan güveniniz yerindeyse, kişiliğiniz ve yaptığınız işlerle toplum için bir değer ifade ediyorsanız; zaten hangi partide olduğunuzun bir önemi yoktur... Elbet insanlar zamanı gelince size gerekli değeri vereceklerdir. Ama başkalarını karalamak; geldiği yapıyı pazarlamak; 'ucuz adamların' işidir. Geçmişte böyle adamları çok gördük... Bakın, bugün hiçbirinin adını dahi hatırlamıyoruz...

Önemli olan 'gök kubbede hoş bir seda' bırakmak ise eğer… Siz, bulunduğunuz yerlerde iyiye ve güzele dair işler yapın... Yaratılanlar görmese de 'Yaradan' şüphesiz, takdir edecektir... Siyasi hesaplar yapıp, partizanlık yapıp; yapılan iyi işlere 'iyi' ve sırf kendi tarafından olduğu için kötü yapılan işlere de 'kötü' demeyenler; elbette 'Siyasi ahlaksızların' ta kendisidir…

Vesselam…

Yazarın Yazıları