Sinan KAVRAKOĞLU
  • 01/01/1970 Son günceleme: 08/11/2010 23:11
  • 12.676

Oldukça sancılı bir süreçten sonra Prof. Dr. Numan Kurtulmuş’un Genel Başkanlığı’nda kurulan Halkın Sesi Partisi (HAS Parti) iki yüz otuz altı kurucusuyla araziye çıktı. Partide programından sonra en çok hoşuma giden şey yaş ortalaması oldu.

Programda, ''Siyaset, bir zenginleşme aracı olarak kullanılamayacağı gibi başkaları üzerinde tahakküm kurma ya da kamusal süreçler aracılığıyla topluma şekil verme uğraşısı da olmayacaktır. Toplumsal mühendislik yapmayacağız ve yaptırmayacağız. Ulusal çıkar adı altında adalet, vicdan ve insan hakları ile bağdaşmayan veya bürokratik oligarşinin ideolojik tercihlerini ya da küresel güçlerin çıkarlarını yansıtan dış politikalar, partimizin siyaset felsefesine tamamen aykırıdır ve kabul edilemez'' denilirken dış politikayla ilgili de önemli açılımlar var.

Savaşları önleme amacıyla kurulduğu iddia edilen Birleşmiş Milletler gibi organların ''Savaşları önleme yerine güçlülerin savaş ve işgallerine gerekçe ve mazeret uydurma amaçlı kullanıldığı'' vurgulanan programda, yeryüzünde açlığı ve yoksulluğu ortadan kaldırma ve refahı arttırma iddiaları ile kurulan IMF, Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Örgütü gibi kuruluşların, ''Zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul kılmaktan başka işe yaramadığı'' kaydedildi.

Evet HAS Parti’nin 236 kurucusundan 155’i 50 yaş altında, 81’i 50 yaş üstünde. Beş kurucu ise30 yaşın altında. En genç kurucu ise sadece 24 yaşında.  Son derece umut verici. Kurtulmuş’un“Bu parti ne sağcı, ne solcu, ne liberal ne de başka bir şeydir. Bu parti halkın partisi, halkın meclisteki yansımasıdır.” cümleleri ve tüzüğünün ana fikri siyaset arenasında kısa vadede oldukça önemli gelişmeler yaşanacağının sinyallerini veriyor.

HAS PArti'nin Beykoz ayağına baktığımzda da oldukça hummalı bir çalışma göze çarpıyor. Değişik kesimlerden son derece düzgün, kaliteli ve liyakat sahibi insanlarla birebir yapılan görüşmelerle partinin ilçe teşkilatı yavaş yavaş şekilleniyor. Görünen o ki geçen seçimlerde yaşanan ve SP'nin sandıktan çıkmasının önüne set çeken "oylar bölünmesin" kaygısı önümüzdeki üç yıl içerisinde yapılacak seçimlerde yaşanmasın diye Salih Birinci Başkanlığı'ndaki ilçe teşkilatı işi çok sıkı tutuyor. Sonuç itibarıyla AK Parti'nin yakaladığı inanılmaz trendin zirvedeki yerini koruması artık muhalefetin hatalarına değil, teşkilatlarının olumlu ve akılcı siyaset üretebilmesine kalmıştır.

Kaldı ki CHP’de Önder Sav’la birlikte politbüronun tasfiye edilmesi sonucunda başlayan (bence) tarihi değişim 2011 seçimleri ve ardından gelecek 2014 yerel seçimlerinin iktidar partisi açısından hiç de kolay olmayacağının sinyallerini veriyor. Hele Kılıçdaroğlu’nun kurduğu ve çoğunluğu akademisyenlerden oluşan ekip bence CHP tarihinin en kaliteli ekiplerinden biri. Politbüronuntasfiyesi bile tek başına çok önemli bir gelişme. Hele bir de siyaset arenasını film setiyle karıştıran İstanbul İl Başkanı Berhan Şimşek de tasfiye edilirse...

Gözlemleyebildiğimiz kadarıyla Kılıçdaroğlu CHP’nin halkçı imajını yıllardır yerlerde süründüren,“sahil partisi”, “burjuva partisi”, “elitlerin partisi” yaftalarının takılmasına yol açan her şeyi birer birer tasfiye edecek. Diğer yandan bu gün CHP’de yaşananlar bizim yıllardır dile getirdiğimiz veCHP’li dostlarımızla zaman zaman aramızın açılmasına yol açan konular…

Aslında bu gün CHP’de yaşananlar Cumhuriyet tarihinin en büyük ve en önemli siyasi değişimi. Elbette böyle bir değişimin sancılı olması son derece doğal. Elbette politbüronun bu kadar kolay teslim olması beklenmemeli. Ancak şu bir gerçek ki bu değişimin sonucu siyasette çok önemli gelişmelere gebe. Bence henüz hiç kimse CHP’de yaşanan bu değişimi doğru okuyamıyor.“Birbirlerine düştüler”, “CHP’de büyük kavga!”, “işte her zamanki CHP , yine kavga ediyorlar” şeklindeki yorumlar akılcılıktan ve öngörüden son derece uzak…

Sonuç itibariyle Cumhuriyet tarihinin en inanılmaz trendini yakalamış olan AK Parti’ye karşı ciddi bir rakip olabilmenin tek yolu bu tür bir değişim olabilirdi. Zira gerek ordu, gerek Anayasa Mahkemesi ve gerekse Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı merkezli yürütülen hiçbir deneme bu güne kadar başarıya ulaşamamış, tam tersi etki yapmıştı… Zaten politbüronun sonunu da bu hatalar getirdi. Yani birileri düğmeye bastı…

CHP’de yaşanan bu tarihi değişim zirveye giden yolda “ordu göreve” ya da “laiklik elden gidiyor” dogmalarının da artık tarih olduğunu gösteriyor. Yani ufukta ciddi bir üslup ve strateji değişikliği görünüyor. CHP siyaset ürettiği zemini tamamen değiştirip, devletçilikten halkçılığa kaymaya başladı. Bunun en önemli yansımalarını CHP Beykoz teşkilatında da gözlemliyoruz. İsmet Konca başkanlığındaki teşkilat hummalı bir şekilde 2011 ve 2014 seçimleri için startı vermiş durumda. Şimdiden kapı kapı gezmeye başladılar.

Evet Numan Kurtulmuş ve HAS Parti’yle başladığımız konumuza CHP ile ilgili de bir iki paragraf açmamız gerekliydi zira önümüzdeki üç yıl içerisinde biri genel diğeri mahalli genel seçim olmak üzere iki tane seçim var. Tabi bir de Cumhurbaşkanlığı seçimi… Bu süreçte siyasette yaşanacak gelişmelerin merkezinde bu üç parti olacak. Yani AK Parti , CHP ve HAS Parti… Ve üç yıl siyaset için çok kısa bir süre. Baksanıza yerel seçimlerin üzerinden iki yıl geçti bile.

Vesselam…

Yazarın Yazıları