Elif ÇELİK
  • 10/05/2018 Son günceleme: 15/05/2018 19:21
  • 13.359

Geceleri kızımla konuşmaya başladım.

Biliyorum, henüz doğmadı ancak yaşadığını bana her an hissetirdiğinden sanki doğmuş da çoktan okul çağına gelmiş gibi geliyor bana...

Evimi ay ışığının aydınlattığı bir sırada, pencereden dışarıya bakıyor ve mırıldanıyorum, "Güzel günler göreceğiz kızım... Korkunun değil, sevginin egemen olduğu bir gelecek bizi bekliyor. Göreceksin."

Karnımda çocuğumu hissettiğim kadar samimi ve gerçek bir şekilde bunu hissediyorum.

Partim, Cumhuriyet Halk Partisi'nin Cumhurbaşkanlığı için önerdiği adayımız Muharrem İnce, tıpkı adı gibi öyle 'ince' bir siyaset içerisine girdi ki umutlanmamak olanaksız. Muharrem İnce'nin Cumhurbaşkanı olduğu ve hemen ertesi günde, şu adına Başkanlık sistemi denilen, ne olduğunu AKP'lilerin bile bilemediği sistem kaldırılacak, biz de yeniden özlediğimiz demokrasiye kavuşmuş olacağız.

Ayrıştırıcı, kalp kırıcı ortam sona erecek ve memleketin dört bir yanında bir bayram havası esecek. Buna öyle kalpten inanıyorum ki size anlatamam.

Geçen yıllar boyu sizler de benim kadar artık yorulmadınız mı, a dostlar? Yok, öyle dolar 4 buçuk liraya koşuyor, bakın euro 5 lirayı aşmış falan diyerek, ucuz siyaset yapmak derdinde değilim. Samimi olarak söylüyorum. Şu yaşadığımız ortamı gözlemlerken, her şeyin sütliman olduğunu söyleyebilecek olanınız var mı? Yazık değil mi bizlere? Bu denli ayrışmak niye? Neden bu kadar ısrar ediliyor, ne olduğunu kimsenin bilmediği bir sistem için? Başkanlık sisteminin ne getireceği belirsiz ama neleri götüreceği bu kadar açık ve net iken hangi siyasi şuur bizi "bile bile lades" demeye ikna edebilir?

Şimdi Başkanlık sistemi geldikten sonra artık seçmen olarak bizim bir hükmümüz kalacak mı? Yani Başkanlık Sistemi "olsun" diyerek oy atacak vatandaşa da soruyorum. Bu sana sorulan son seçim olmayacak mı? Artık Başkanlık geldikten sonra kim sana-bana neyi soracak Allah aşkına?

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bundan 100 yıl önce padişahlığı kaldırıp, yerine Cumhuriyeti getirerek kötü mü yapmış oldu? Biz, Cumhuriyetimizin 100. yılını kutlarken, yeniden Başkanlık sistemini kaldırıp demokrasiyi geri getirmek için planlar mı yapacağız? Sizin gözünüz kesiyor mu bu kadar işi yapmayı? Bize de yazık değil mi? Her şeye 'sil-baştan' başlamak için o zaman kaç yıl daha kaybedeceğiz memleket olarak? OHAL'ler ile 50 yıl daha yaşamayacağımızı kim garanti edebilir, olası bir Başkanlık rejiminde?

Neyse, bu kadar siyaset yeterli... Azıcık da iç açan, ferahlatan bir konuya değinelim mi?

Önümüzdeki pazar günü Anneler Günü kutlanacak. Ben ikinci kez anne olmaya hazırlandığım şu günlerde bambaşka duygular içerisinde olacağım. Annem ve anneannem ile bir araya geleceğim. Bir yandan minik kız çocuğu Elif olup, Elmalı sokaklarında koşuşturduğum günleri anacak ve anneme sımsıkı sarılacak, diğer yandan da ağabeyiyle birlikte bana gelecekte kızım acaba ne sürprizler hazırlayacak Anneler Gününde diye, hayal kuracağım.

Sizler de annenizin elini öpüp, onu sevindireceksiniz, eminim. Yeri gelmişken şu son günlerin meşhur reklamıyla size bir "kadın sürücü" olarak sesleneyim. Ne olur artık o arabanızı, sanki yanınızda sanki anneniz oturuyormuş gibi sürün. Lütfen, sonradan pişman olacağınız hatalar yapmayın. Bazen Beykoz'da görüyorum. Sahil yolunda gencecik çocuklar motosikletler ile yarış yapıyorlar. Ne olur şu Anneler Günü'nde annenizi üzmeyin. Sonrasında da üzmeyin. Trafiğin kurallarına uymanız, yalnızca sizin değil, çevrenizdekilerin de hayatını etkiler.

Sözlerimi Nazım Hikmet'in o eşsiz dizeleriyle bitirmek ve oğlum Egemen'in adını verirken hissettiğim coşkuyu yeniden yaşamak istiyorum:

Güzel günler göreceğiz çocuklar,
Güneşli günler göreceğiz,
Güzel günler göreceğiz çocuklar,
Motorları maviliklere süreceğiz...

Yazarın Yazıları
Yorumlar (0 Yorum)

Bu içeriğe yorum yapılmadı, yorum yapmak ister misin?

Yorum Yaz