Ekrem TUNCER
  • 21/02/2018 Son günceleme: 21/02/2018 14:25
  • 14.711

Milattan sonra ilk yüzyıllardan beri her yıl şubat ayının 14’ünde kutlanan Sevgililer Günü'nün başlangıcı ile ilgili o günden günümüze kadar gelmiş çeşitli efsane ve hikâyeler var.

Bazı kaynaklara göre bu özel günün kutlanma sebebi Hıristiyanlığı seçtiği ve bu inancından vazgeçmediği için öldürülen Romalı Aziz Valentine. 14 Şubat 270 yılında ölen Valentine'nin ölüm günü o günden sonra “Sevgililer Günü” olarak kutlanmaya başlanmış.

Efsanenin başka bir yönü ise Aziz Valentine'nin İmparator Claudius hükümdarlığı ile aynı dönemde bir tapınakta papaz olarak hizmet vermesi ile ilgili. Claudius, Valentine'i emirlerine uymadığı ve kendisine başkaldırdığı için tutuklatıp öldürdü. Başka bir rivayete göre de; İmparator, Papaz Valentine’i yaşadığı ‘yasak aşk’ sebebiyle infaz ettirmiştir. Bu olaydan 226 yıl sonra 496'da Papa Gelasius, Papaz Valentine'i onurlandırmak için Şubat 14'ü Aziz Valentine Günü olarak belirlemiştir. 

Yıllar geçtikçe yavaş yavaş Şubat 14 sevgililerin, âşıkların birbirlerine aşk mesajları yolladığı bir gün haline geldi. Bununla paralel olarak Papaz Valentine de bütün sevenlerin koruyucu azizi haline gelip böyle anılmaya başlandı. Sevgililer Günü, 1800 yıllardan sonra Amerika'da Esther Howland'ın ilk “Sevgililer Günü” kartını yollamasından bu yana günümüzde daha çok sayıda insanın kutladığı toplumsal bir olay haline geldi. 

Ülkemizde bu toplumsal harekete kayıtsız kalmamış ve yıllar içerisinde Hıristiyan adeti olan bu günü kendi kültürümüz ile özdeşleştirmiş duruma gelmişiz. Önceleri ‘dindar’ ve ‘muhafazakar’ denilen bizim cenahın hiçbir şekilde itibar etmediği bir gün olan Sevgililer gününü; ‘Çağdaş’ ve ‘laik’ kesim daha çok sahiplenmişti. Ama zamanla, özellikle AK Parti’nin iktidara gelmesiyle; siyasetçilerin başlatmış olduğu ‘toplumu kucaklama’ refleksiyle bu ve benzer ‘anlamsız’ günleri kutlama mesajları silsilesi bizi çok farklı bir noktaya getirdi. Toplumun yöneticileri olan siyasi iradenin bu yaklaşımı sonucu dindar kesimdeki yaklaşımlar akıl almaz noktalara vardı. 

Neymiş efendim; 

‘Sevgililer gününde, en sevgiliyi (Hz. Peygamber) anmak’

‘Sevgililer gününde, gerçek aşka (ALLAH AŞKI) ulaşmak’

Gibi saçma saçma söylemlerle; Sevgililer gününden, Kandil gecesi üretmeye çalışan bir sapkınlık türeyiverdi. Tamamen Hıristiyan adeti olan bir günden nasıl oluyor da böylesi manalar çıkartıyoruz anlamış değilim. Lağım suyuyla abdest alınır mı? 

İki ‘aşık’ genç, bu güne özel buluşup, türlü eğlenceler yapsa; hatta üstüne zina etse bizim cenahın yaptığı ‘14 Şubat kandil gecesi’ çılgınlığının önüne geçemez. Şuursuzca yaptığımız paylaşımların her geçen senede bizi nasıl bir noktaya getirdiğinin farkında değiliz. Bu günü kutlayanlara; sosyal mesaj vermek refleksiyle başlayan, daha sonraları şirin gözükme psikolojisiyle berbat bir hal alan bu durumdan bir an önce kendimizi kurtarmalıyız. 

Ya herkes gibi ‘sevgililer gününü’ kutlayıp; varsa eşinizi yoksa eşiniz olacak kişiyi yemeğe çıkartıp romantik bir gece geçirip rahatlayın ya da bu defteri komple kapatın. En azından kişisel bir günah işlemiş olursunuz. Hesabını bireysel verirsiniz. Bu türlü kireç suyunu süt zanneden bir toplum oluşturacaksınız. 

Abarttığımı düşünmeyin. Biz Kuran’dan pasta yapmış, Peygamber Efendimizin ismini Pastaya yazıp, üstüne mum dikip doğum günü kutlamış, Kur’an Ayı olan Ramazan-ı Şerif’i eğlence ayı yapmış, iftar yemeklerini, israf yemekleri haline getirmiş bir topluluk olduk. Bir papazın aşkından, ilahi aşk çıkarmaya çalışırken bu günü kandil gecesine çevirirsek şaşırmam! Uyanmak duasıyla.

Yazarın Yazıları