Sinan KAVRAKOĞLU
  • 01/01/1970 Son günceleme: 25/08/2008 00:11
  • 36.886

Bir avuç Beykoz sevdalısı olarak yıllar önce çıktığımız bu yayın yolculuğunda onlarca köşe yazısı, yüzlerce haberle gerek görsel, gerekse basılı olarak neredeyse 5 yıldır sizlerle buluşuyoruz.

Önceliğimiz hep Beykoz olurken, tarafı olduğumuz zannedilen kurumlar en sert eleştirileri bizlerden aldı çoğu zaman. Karşısında olduğumuz düşünülen kurumlar da en çok yeri yine bu sayfalarda buldu ve bulmaya devam ediyor. Birileri bizleri mütemadiyen bir yörüngeye hapsetmeye çalışırken, kendi daracık fanuslarının izin verdiği kadar var olduklarını elbette ayrımsayamıyorlar. Zira onların dünyası ancak içinde bulundukları fanus kadar…

Dolayısıyla, çıtanın ne kadar yükseldiğini, Dost Beykoz’un gerek kurucularının gerekse sütun yazarlarının vizyonunun ne kadar geniş olduğunu anlamalarını elbette beklemiyoruz. Ancak, herkesi haddini bilmeye davet ediyoruz…

Elbette yanlış giden şeyleri haber olarak sizlere servis ederken içeriğine, doğruluğuna ve belgelenmiş, ispatlanmış olmasına dikkat ediyoruz. Zira hiçbir kişi veya kuruma iftira, karalama veya yalan haberle baskı yapıp para peşinde koşanlardan olmadık, olamayız.

Bu konularda Dost Beykoz’u kullanmak isteyen birçok kişi ve kurumla zaman zaman ciddi sıkıntılar yaşadık, tehdit edildik, mahkemelerde değerli vakitlerimizi öldürdük ama asla ödün vermedik.

Kamuoyuyla bilgilerini paylaşmak isteyene kapılarımızı ardına kadar açtık, ancak hiç kimsenin Dost Beykoz’u kullanarak birilerine şantaj yapmasına izin vermedik.

Bu çerçeveden bakınca geçtiğimiz günlerde bazı yayın organlarının kirli sayfalarında gündeme gelen şantaj haberlerinin neye karşılık yayından kaldırıldığını elbette biliyoruz ve yayın kurulumuz bu konuda gerekeni en kısa zamanda yapacaktır.  

İmar sorununun çözümsüzlüğü kimin suçu?

Yayın hayatımız boyunca Beykoz’un gelişimine nasıl katkı sunabileceğimizi her zaman tartıştık. Yetkililere yardımcı olmaya çalıştık. Ancak Beykoz’un sorunlarının merkezi hükümet kanalıyla çözülebileceği konusunda da hep realist olduk.

Beykoz’un dünya harikası güzellikleri, geniş yüzölçümü ve depreme karşı güvenli olması arazi yağmasını tetiklerken belediye başkanlarının soruna çözüm üretmek yerine bu yağmalara göz yumması, ortak olması ve bazılarının bundan rant elde etmesi bu gün yaşanan krizin derinleşmesine ve çözümsüzlüğünün artmasına yol açtı maalesef.

Sahi yeri gelmişken, 3-4 ay önce Tokatköy komple yıkılıp yerle bir ediliyordu. Vatandaş adeta ayağa kalkmış, Belediye Başkanı bir bilgilendirme toplantısında neredeyse ölümle tehdit edilmiş, hakarete uğramıştı. Ne oldu da bir anda sular duruldu (emin olun seçimlere kadar birkaç defa daha Tokatköy’ü yıkarlar).

İşte sevgili okurlarım anlatmaya çalıştığım tam olarak bu. Birileri kişisel hedeflerine ulaşmak için vatandaşı kullanıyor ve sorunun çözümsüzlüğü uzadıkça uzuyor. Çünkü o kişiler çözümsüzlükle besleniyor. Ve bu çözümsüzlük arazi rantının devam etmesini sağlıyor.

Bu perspektiften baktığımızda Beykoz için politika üretme yeteneğini göstermekten uzak olanların yine aynı argümanlarla vatandaşın karşısına çıkacağı tartışılmaz. Kaldı ki kaçak yapılaşma konusunda literatüre giren isimlerin önümüzdeki süreçte kaldığı yerden devam edeceğini de rahatlıkla söyleyebiliriz.

Önümüzde oldukça zorlu bir seçim maratonu var.

Bu maratona her ne kadar demokrasinin gereği birçok parti katılacak olsa da yarışın AK Parti ve CHP arasında geçeceği su götürmez.

CHP Genel Başkanı belediye adaylarını açıklamak konusunda oldukça acele davranırken, birçok yerde olduğu gibi Beykoz’da da çalışmalarına çoktan başladı.

Bire bir adam markajı uygulayarak seçim startını haftalar önce veren CHP Beykoz İlçe Teşkilatı’nda okların altısı da Alaattin Köseler’i işaret ederken cami avlularında üretilmeye çalışılan politikalar her halde Önder Sav’ın partide yarattığı travmayı yumuşatmak için olsa gerek. Öte yandan; gerek meclis üyeleri, gerekse yönetim kurulu üyeleri ile Köseler arasındaki buzların eridiğini hatta buhar olduğunu da gözlemliyoruz. Ancak, Köseler’in kendisini aklamayan meclis üyelerini de bir kenara yazdığından eminim. Diğer yandan Köseler’in azmini de takdir etmek gerek. Daha şimdiden birçok mahallede girip çıkmadığı ev kalmamış gibi.

AK Parti kanadında da işler biraz karışacak gibi gözüküyor. Birçok bölgede kongreler başlarken, Beykoz Anayasa Mahkemesi’nin kararını bekliyor. Bildiğiniz gibi Anayasa Mahkemesi’ni ağlama duvarına çeviren CHP, belde belediyelerinin kapatılmasını öngören yasayı da diğer onlarca yasa gibi iptal ettirmek için dava açmış durumda. Anayasa Mahkemesi’nin yasayla ilgili iptal kararını dört gözle bekleyen CHP yasa iptal edilirse Beykoz’da umutlanacak. Ancak aksi durumda AK Parti Çavuşbaşılı Beykoz’da tulum çıkarır.

Fakat ben yine de Beykoz’da seçim kazanmak isteyenlere şunu tavsiye ediyorum: Ne olursa olsun inanılır projelerle meydanlara çıksınlar. Asla imar sorununu biz çözeceğiz demesinler (çünkü koca bir yalan) ve partiler meclis üyelerini çok dikkatli belirlesinler.

Emin olun Beykoz kazanır.

Beykoz’a atılan en büyük üçüncü kazık

Bu kazıklardan birinci ve ikincisi Şişecam ve Deri Kundura Fabrikaları’nın kapatılması olmuştu. Sonucu malum, hepimiz yaşıyoruz.

Beykoz’un en büyük meselesi işsizlik olarak karşımızda duruyor. İşsizlik sorununun en önemli etkeni ise yetişmiş, kalifiye eleman.

Bu sorunun kesin çözümü ise mesleki eğitim.

Dost Beykoz olarak sık sık gündeme taşıdığımız bu konunun çözümü yolunda çok önemli bir adım atılıyordu ki Aras Holding kişisel bir takım ilişkilerle Beykoz için hayati önem taşıyan bu eğitim kurumunu, Motor Meslek Lisesi’ni birkaç araba park edebilmek için kurulmadan yok etti.

Hâlbuki yok ettiği Beykoz’un yarınları. Ama umurlarında değil!

Bu olayda Aras Holding’e kimlerin yardımcı olduğunu ve bu işi nasıl kıvırdıklarını da çok iyi biliyoruz. Sırası gelince elbette sizlerle de paylaşacağız.

Benim hazmedemediğim konu şu: Bu kadar duyarlı olduğunu iddia eden Beykozlular, STK’lar, yöre dernekleri neredesiniz? Aras Holding Kavacık’ta bayrağını dalgalandırırken, çocuklarınızın mesleki eğitim almasının önünde takoz gibi dururken sizler neredesiniz? Hani demokratik tepki, hani?

Sesimi duyan var mı?

Yazarın Yazıları