Özge ŞİMŞEK
  • 27/02/2016 Son günceleme: 27/02/2016 13:20
  • 6.489

Cinsiyet ayrımı yaptığımızdan beri toplumumuzun gelişim alanlarını baltaladığımızın farkında mıyız? Yinelenen bir tecavüz veya kadın cinayeti haberi ile ötelenen erkeklik, gücünü bulamayan kadınlık adına bitmeyen öfke ve çözümlenemeyen adalet sistemi birbirine karışıyor... Üzülmek yetmiyor. Kadınlarımızı koruyamadığımız gibi eğitimlerine de gereken önemi göstermiyoruz. Korku ile büyütülen çocuklar kötü not almamak ve sınıfta kalmamak için babalarıyla korkutululuyor. Öğrenmenin tadını çıkaramayan ama akıllarında kalan bilgileriyle yeterlilik gösteren bir nesil yetişince ülkemizin eğitim seviyesinin orta okul seviyesini geçmemesi sizce de normal değil mi? Eğitimin kalitesi paraya endekslenince bilgi pahalı bir gıda oluyor. Eğitimi desteklemek istiyorsak önce anne babalar, ağabeyler ve ablalar olarak kitap okuma alışkanlığını çocuklara geçirmemiz gerekir. Bunu yine 'Kızım kitap oku' demekle değil, onlara kitap okuyarak, televizyonu kapatıp sakin bir alan yaratarak olacaktır. “Lütfen, yalvarıyorum gidin televizyonunuzu çöpe atın ve boşalan yere güzel bir kütüphane kurun” demiş Roald Dahl. Hem sadece bilgi vermez kitaplar aynı zamanda dinlendirir ve keskinleştirir insanın görüsünü. Son yıllarda zaten sayısı az olan kütüphanelerin bir de kapanmaya başladığını duyunca şehit haberi almış gibi oluyorum. Üzülmek için nedenimiz bol bir ülkeyiz.

Cinsiyet ayrımı yapmadan çocuklarınızın sorumluluk almalarını, saygı ve sevgiyi öğrenmeleri için kutsal aile yuvalarında korkuyla değil, şımarıklıkla değil örnek davranışlarla desteklenmeleri gerekmektedir. Aile içinde edinilemeyen davranışlar eğitim hayatlarında saygısızlık, bencillik ve başarısızlık gibi türlü problemler olarak ortaya çıkar. Kendine güvenemeyen ve ses verilmeyen gençler bastırılmış duygular içinde patlak veren olumsuz ve sorumsuz tavırlar sergileyerek bilinçsiz bir halde hem kendilerine hem etraflarına zarar verirler. Bunun erili dişisi yoktur. Bakınız Atatürk ne demiş benzer bir şekilde: "Zaman ilerledikçe, ilim geliştikçe, medeniyet dev adımlarıyla yürüdükçe; hayatın, asrın bugünkü gereklerine göre evlat yetiştirmenin güçlüklerini biliyoruz. Anaların bugünkü evlatlarına vereceği terbiye, eski devirlerdeki gibi basit değildir. Gerekli özellikleri taşıyan evlat yetiştirmek, pek çok özelliği şahıslarında taşımalarına bağlıdır. Bu sebeple kadınlarımız, hatta erkeklerden daha çok aydın, daha çok feyizli, daha fazla bilgin olmaya mecburdurlar!"

Kadını sadece 'çocuk büyüten' veya 'börek açan' bir figür olarak görmek ona haksızlıktır. Kadın, eğitim aldığında ailesini destekleyen bir bireye dönüşür. İster maddi yetersizlikler ister kapalı zihniyetten dolayı okutulamayan pek çok kadın ve kızımız bu durumdan yüksünmektedir. Börek açmak onun kabullendiği bir durum haline gelir, demek istediğim kadın sadece mutfakla ilişkilendirilmemelidir. İçindeki cevherin ve yeteneklerinin farkına varamayan kadının sesi de pek çıkmaz bu yüzden. Erkeğe verilen yüksek değer yine kendi üzerlerinde yersiz bir baskı oluşturur. Değerlerimizin paradan önce sevgi ve saygı olmasını ve bunun için toplumca elele mücadele vermeyi, birbirimizi destekleyerek ilerlemeyi temenni ediyorum. Çünkü Einstein'ın da dediği gibi “Bir ülkenin geleceği o ülke insanlarının göreceği eğitime bağlıdır.”

Sevgili dostlar, değişimi gerçekleştirecek olan yine bizleriz. Hiç bir durum için sihirli değnek yoktur. Yalnız masallarda yer alan büyülü işler, anlatılamayan gerçeklikleri anlatmak için kullanılır. Elimde sihirli bir değnek olsaydı, kendi cehaletimi yok edecek denli öğrenmeyi dilerdim. Peki ya siz?

 

Yazarın Yazıları